Genelde sezonu konuşulsa da Alaçatı müdavimlerinin en sevdiği mevsimdir nisan. Hele ki bayram öncesine de denk gelmişse sezonda konforlu oturamayacakları eski klasikleri giderler. Köyün en yenisi Amavi bu ezberi bozmuşa benziyor. Tabii mekan yeni olsa da ortaklarından Mert Mert’in Ferdi Baba gibi ekol markalardaki kuruluş hikayelerindeki etkisiyle müdavim edinmesi hızlı olmuş.
Amavi’nin pandemi sonrası dinamiklere cevap verircesine hem iyi bir şef restoranı hissi verirken konforunda da vazgeçmemiş. Mutfağın başında Can Aras var. Bakü, Katar gibi bölgelerde İnşaat mühendisliği yaparken tutkusunun peşinden gidip şef olmaya karar veriyor. Önce Usla’da eğitim alıp sonrasında kendisini Londra Notting Hill’deki iki Michelin yıldızlı Ledbury’nin mutfağına atıyor. Pandemi öncesi JW Marriot İstanbul’da çalıştıktan sonra bir nevi Alaçatı’ya yerleşirken Mert Bey’le tanışıyor. Pandemi sürecinde belli bir restoran yatırımı yapan Mert Bey hayali olan Alaçatı’da iyi yemeğin iyi servisin olduğu kurgu için de vakti vardı. Bu sırada ismi Latincede sevgi aşk anlamına gelen Amavi için iki yıllık hazırlığı sırasında başlayan bu tanışma sürecinden benzersiz bir menü çıkmış.
Markanın harika tabaklarından bahsetmeden önce Türkiye’de ilk kez uyguladığı dry-aged yani kuru dinlendirilmiş balıklarının çok konuşulacağına eminim. Dip balığı olmayan Lagos, kofana, levrek gibi balıklar denizden çıkar çıkmaz tatlı su bile değdirilmeden dolapta dinlendiriliyor. Şefin deneyimsel yemeklerinde deniz mahsulleri gnocchi, vanilyalı zeytinyağıyla sosladığı domates salatası, humus gibi lezzetler var. En fotoğraflık tabaksa patatesi nişastayla kurutup ‘cam’ haline getirdiği ürünü denizin kirliliğinin simgesi midyeyle süslemiş. Denize dökülen plastik atık sorununa kendince harika bir yorum getirmiş.
Köy’de neler oluyor?
Herkes açılacak beach’leri konuşurken Alaçatı erken sezon klasiklerle başlıyor. Hem iyi yemek hem eğlence için Limon Köyiçi kapılarının bu hafta açtı. Bu yıl Yasin Becek bilinen lezzetlerine ek olarak masada direkt kesilerek servis edilen beef welington’ı da menüye eklemiş.
Hacı Memiş’e doğru yürüyünce klasikleşen Kapari Bahçe’nin ambiyansı, tencere yemeği sevenler için de Asma Yaprağı bu mevsim en risksiz tercihlerden.
Ortamlarda Michelin totosu!
Nihayet yıllardır konuşulan o ‘Michdelin Guide’, İstanbul’a geliyor. Eski havasında etkisinde olmamasına rağmen yine de gastronomi peşinde koşan nitelikli turist için hala önemli bir kriter diyebilirim. Kurulun sonbaharda listeyi açıkladığını duyurduktan sonra ortamlarda küçük sohbet lotolarında herkesin restoran listesi oluşturuldu. Çoğu meslektaşım hatta iyi restoran sahiplerinin dahi belirgin kriterleri daha kavrayamamasından dolayı birçok sürpriz olacaktır açıklanan. Hele ki tek yıldız alacak restoranları düşününce.
Liste ilk yılından İstanbul’da onlarca restorana bu yıldızları dağıtacağını sanmıyorum. Tabii ki şimdiden favoriler Maksut Aşkar, Fatih Tutak, Mehmet Gürs gibi uluslararası şefler arasında da saygı gören isimlerin restoranları ilk beklentiler arasında. 29 ve Sunset gibi şehrin kültürünü yansıtacak tarihte restoranların da listede olması sürpriz olmaz.
Maalesef ki hak ettiğini düşünmesine rağmen listeye giremeyecek çok iyi restoranlar da olacak. Şimdiden bunun en büyük sebebinin konseptlerindeki yıllanmışlıklarının eksikliğinin olacağını söyleyebilirim.