Orkun Bulut

Orkun Bulut

orkunbulut@gmail.com

Tüm Yazıları

Turizm altın çağını yaşıyor diyebiliriz. Eskisi gibi mevsimsel değil, 12 ay boyunca kültür ve gastronomi odağında özellikle de İstanbul’da olmadığı kadar ‘nitelikli’ turist görebilirsiniz.

Tabii onları Zorlu, Bebek hattında pek görmeniz mümkün değil. Avrupalı, Amerikalı hatta Uzak Doğulu o varlıklı turistler için her zaman İstanbul’u görmek demek, Tarihi Yarımada ve çevresinden ibaret.

Bu bölgedeki turizm deneyimlerinde bakanlık ve belediye iştiraklarıyla belli bir düzen oturtulsa da özel girişimlerdeki deneyimlerde iki ucu yaşıyorsunuz. Dünyada bulunamayacak baharatları, havyarı, safranı size binlerce dolar’a satan dükkanla sahte markalı mont satan dükkan sırt sırta plastik taburede oturarak, aynı müşteriye “Gel, gel” yapıyor. Yine de değişik bir özgüvenle “Oprah Winfrey de benden alıyor” diyebiliyor. Mekanlar, oteller deseniz harika uygulamalar olsa da bir tarafta da ‘yerel’ sözünün arkasına sığınmış en vasat Orta Doğu şehrinde bile görmeyeceğiniz bir düzen var. Sanmayın ki tüm zengin turistler Boğaz hattındaki yapılarda kalıyor. Şehir merkezindeki oteller de alışveriş odağında gelen milliyetteki turistlerin odağında. O yüzdendir ki Tarihi Yarımada ve çevresindeki her kaldırım, ülke turizminin bütünü için fazlasıyla önemli. 

Haberin Devamı

Tam anlamıyla hazır

Bu bölgenin tek beş yıldızlı oteli Four Seasons Sultanahmet de neredeyse 2.5 yıldır kapalı. Önceden planlansa da renovasyonun pandemiye denk gelmesi sebebiyle sessiz sedasız bu operasyonu yürütebildiler. Geçtiğimiz temmuz ayı itibarıyla bölüm bölüm tekrar hizmete açılan yapı tam anlamıyla hazır diyebiliriz.

Özüne bağımlı kalınarak, detaylarla hikâyesini kuvvetlendirerek dönmüş Four Seasons Sultanahmet. Geçmişte hapishane olan binada konumlanan otelin renöve operasyonunu İngiliz tasarım stüdyosu Goddard Littlefair üstlendi. Tasarım dilinde de bölgeye aidiyet duyacak harika detaylar kullanmışlar. Mesela yatak başlarındaki aydınlatmalar Ayasofya’dan, koltuklarda kullanılan yan kısımlar hapishane parmaklıklarından, Avlu’daki barın alt kısmı Osmanlı sepetlerinden, odalardaki lambaderlerin püsküllü detaylarındaki Semazen’den asansör girişleri Selçuklu motiflerinden izler taşıyor. Ve bu detayların göze sokulmadan mimari bütünlüğü tamamlayarak, dizayn edilmesi çok daha hoş olmuş.

Haberin Devamı

Takip edilmesi gereken şef

Otelin konaklama dışı misafirleri için en büyük sürprizi Avlu restoran. İki ay önce de deneyimleme fırsatı bulduğum restoranda şef Özgür Üstün, maharetlerini otelin genelindeki operasyonlara yaymış. Üstün, Avlu vasıtasıyla yeni nesil otel ‘Excecutive şef’liğini tanımlıyor adeta! Genel mutfak operasyonlarındaki ekip, hakimiyetinin dışında şef restoranı hissini verecek kadar masalarla ilgili. Her yemeğinin bir hikâyesinin olması ve uygulamalardaki başarısı onu en dikkatle takip edilmesi gereken şefler arasında kılıyor diyebilirim. 

BÜYÜK RENOVASYONUN ARDINDAN…

İyi ki varsın Neolokal!

Her yılın belki de en güzel şef kutlama etkinliğine dönüşmeye başladı Neolokal’in yaş günü! Michelin’in yanına sürdürülebilirliği temsilen verilen yeşil Michelin’i de alan mekan, sekizinci yıl kutlamasında bu kez mutfağı Neolokal’den geçen şeflerle harika bir yemek deneyimi hazırladı. Erim Leblebicioğlu ve Maksut Aşkar ikilisinin birbirini tamamlayan modelindeki rol dağılımı birçok yatırımcı/işletmeci, şef girişimine örnek olmalı. Umarım şehirde bu tip konseptlerin sayısı artar, hatta her semtte olur! İyi ki varsın Neolokal!

Haberin Devamı

BÜYÜK RENOVASYONUN ARDINDAN…