15.01.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:
Haber: Gökçe UygunFotoğraflar: Erhan Arık- Sinan Kurtuluş Bilgenoğlu
İstanbul’da yaşayıp Boğaz’ı görmemiş insanlardan bahsedilir ya, yarı acıma yarı şaşkınlıkla... Onlar sadece İstanbul’un değil, tüm büyük kentlerin ‘ötekileştirilmiş’ sakinleri. Alevi, Kürt ya da devrimci oldukları için, insanca yaşama koşulları istedikleri için, ‘metropollerin en güzel yerlerine kuruldukları’ için evlerinden
barklarından edilenlerin hikayesi. Gazeteci Gülşen İşeri’nin deyimiyle ‘metropol sürgünleri’nin hikayesi. İşeri, aynı adı taşıyan ilk kitabında, İstanbul, Ankara ve İzmir'de, kentsel dönüşüm mağduru olacak mahallelerde yaşayanların isyanlarını anlatıyor.
İki yılda 14 mahalle gezerek onlarca görüşme yapan İşeri, “Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kapitalizm uğruna insanları evsiz bırakıyorlar. Dünyanın her yerinde olduğu gibi ‘soylular merkeze, yoksullar kent dışına’ diyor kapitalizm. Ama gördüm ki gözyaşlarımızın rengi aynı. Barınma hakkı elinden alınan bir Türk’ün, Kürt’ün, Alevi’nin, Ermeni’nin, Rum’un, Çingene’nin düşleri aynı. Bu kitapta bir avuç gözyaşı bulacaksınız, bir avuç da mutluluk. Kederin yüz çizgilerini okuyacaksınız’’ diyor.
İşte, İşeri’nin halası Kiraz İşeri’nin dediği gibi ‘denize ekmek banıp yiyenlerin’ anlattıkları:
Sulukuleli Asım amca: "Devlet yoksulların yaşadığı yerlerdeki her şeyi abartarak, bizi kötü göstererek yıkımı meşrulaştırmaya çalışıyor. Kötülük varsa her yerde var. Tek derdimiz yaşam alanımız, barınma hakkımız."
Mardinli Hacer 19 yaşında, Tarlabaşı’nda yaşıyor: "Çocukluğum burada geçti, nasıl bırakırım bilmiyorum. Turistik alan yapılacakmış, bizler olmayacakmışız. Düşünsenize Rumlar yaşıyordu burada eskiden. Peki onların çocukları nerede? Bizi de yok edecekler, bizim anımız da kalmayacak.’’
Armutlu gençlerinden Gülay: "Armutlu’da genç olmak... Fazla kirlenmiyorsunuz, şehrin kirine bulaşmıyorsunuz. Ama dışarıdan algılanış farklı. Biz beş dakikalık haber bülteniyiz onlar için ve bunun üzerinden saldırıyorlar bize. Ama biz o beş dakikalık bültene konu olmak için bir ömür harcıyoruz."
Nişantaşılı Burcu: "Ailem iflas edince Armutlu’ya taşınmak zorunda kaldık. Burada hayatı keşfettim. Evet Nişantaşı’nda rahattım, farklı bir hayatım vardı. Burada önce insanlığı öğrendim. Düşünün buradakilerin maaşları, Nişantaşı’nda bir akşam yemeği parası."
Armutlu’dan Fidan hanım: "Suçumuz bir ev yapmaktı galiba. Manzaralı yer deyip duruyorlar. Bizim manzarayı görecek halimiz mi var? Geldikten üç yıl sonra fark ettim buradan deniz göründüğünü... Ben denizi görmüyorum, denize çoktan pere çektim. Siz görmek isterseniz gelin!"