11.08.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:
Evet efendim, kaldığımız yerden Marmaris'e devam. Ama ben sizleri öyle sıkboğaz da etmek istemiyorum. Yani biraz Bodrum, biraz Çeşme, Marmaris ve biraz da İstanbul iyi olur değil mi? Neyse gelelim sadede. Yakın bir akrabamın düğün yemeği için bir günlüğüne Çeşme'ye uçtum. Tabii DHA'nın yıldızı, manevi oğlum Cesur Sert yanımdaydı. Cuma namazının ardından Cesur Sert ile birlikte kendimi Çeşme sokaklarına attım. Tıklım tıklımdı. Ama daha çok yerli turist vardı. Cesur "Anne, üçüncü gelişiniz. Hemen her yere gittik. Bu kez sizi bu yılın favori yerlerinden olan ve Sezen Aksu'dan Cem Yılmaz'a, Hande Yener'den Serdar Ortaç'a kadar pek çok ünlünün gelip güneşlendiği Kum Beach'e götüreyim" dedi. İlk durak, Çiftlikköy'deki Kum Beach oldu. Plaj acayip hareketliydi ve aileler çoğunluktaydı. Buranın patronu Haldun Demirhisar ile sohbet ettik. İzmir aşığı genç bir adam. Keyifli bir yer yapmış. Ben biraz Mikonos Adası'ndaki Paradise Beach'e benzettim. İçinde Destina Akgün ve Ayşe Mıhçı'nın sahibi olduğu Alaçat Cafe var ama burada Ayşe'nin yakışıklı oğlu Kerem duruyor. Bir de Ferdi Baba Balık Restoranı var. 120 dönüm arazi üzerine kurulu mekanda su sporları, ATV parkuru, paintball, yoga etkinlikleri mevcut. Ferdi Baba Restoran'a baktım, fiyatlar fena değil. Üstelik her çeşit deniz mahsulü taze olarak bulunuyor. Okyanus böreği, kalamar ve deniz mahsulleri güveç, kağıt kebabı özel yemekler arasında. Bir de 'Baba Mönü' var. Kişi başı 30 YTL. İçinde karides, kalamar, yengeç, ahtapot, okyanus böreği ve patates olan 'Deniz Sepeti' ise 25 YTL. Cesur, Kum Beach Tursite'nin pizzalarını çok methetti. Memo (Şamdan'ın patronu Mehmet Tuna) ise pidelerini ve makarnalarını anlata anlata bitiremedi. Çikolatalı ve tahinli pideden de mutlaka tadın, fiyatı 8 YTL. Kısacası keyifli bir gün için Kum Beach aklınızda olsun. Düğün sonrası da eğlence yaşamında İstanbullular'ın çok yakından tanıdığı, işletmesini mavi gözlü prensim Ergun Yıldız'ın yaptığı, Çeşme'nin yıldız mekanlarından Granada Beach içindeki Alla Turca'ya uğradım. İki sevdiğim isim çalışıyor. Zeynep Mansur ve Cihan Doğan. Zeynep her zaman saygılı ve hanımefendi haliyle dikkatimi çekmiştir. Cihan da efendidir. Tabii tok gittiğim için Ergun bozuldu. Çünkü en sevdiğim mezeler orada. Günlük Ayvalık zeytinyağı ile yapılmış deniz börülcesi, barbunya pilaki, Ege patlıcan oturtma, mücver, otlu börek, ciğer, ana yemekte ise tavuk tandır ve meyhane pilavı. Bir daha kesin yemeğe gideceğim. Zeynep ile Cihan sahnede yeni bir ikili olmuşlar. Valla İstanbul'da kim kaparsa kazanır, bilginize. Bu arada kişi başı hafta sonları Alla Turca'da sabaha kadar eğlence ve yemek 60 YTL. Perşembe geceleri de kadınlar matinesi var, İzmirli hemşerilerime duyrulur. Evet Çeşme'den havadisler şimdilik bu kadar. Bu arada Alla Turca telefon: (0232) 712 15 06. Yazımı yazarken Bodrum'da tatil yapan bir arkadaşım aradı. Bir gece önce benim yazılarımdan okuyup çok merak ettiği Bodrum'daki People'a ailesini alıp gitmiş. Kocası bonkör biri ama öyle de para savurmaz. Dört kişi 750 milyon lira ödemişler. Tabii çok bozulmuşlar. Kraliçe Rose Kar yokmuş işin başında. Vallahi can dostum İzzet Çapa, oradaki hesaplara bir "Dur" de. Yoksa işin ucu sana kışın dokunacak bilesin. Efendim, Marmaris'e devam etmeden, Çeşme dönüşü ayağımın tozu ile sevgili Stelyo Pipis ve Can Koç ile birlikte Emirgan'da Konak Balık'a gittik. Aslında buranın mezeleri, balıkları taze, servis mükemmel ama hesapları onlar da bir türlü oturtamıyorlar. Bu arada bahçeyi açmışlar, çok da keyifli olmuş. Yalnız bir karışık salata, üç kalamar ve iki ızgara çingene palamutu ile üç duble rakıya 160 milyon hesap bana göre biraz pahalı. Neyse kendileri bilirler. İşletmeci Adem Aydın, şefler Dursun Kaya Aydın ve Ziver Aydın, garsonlar Urfan Aydın, Alihan Kemer, Ayhan Koca bu işin ustaları gerçekten, keza mutfak şefi Mustafa Soysal da öyle. Telefon: (0212) 323 65 00. İzom hesaplara dikkat, Konak Balık Marmaris'te bir öğle yine DHA Marmaris büro temsilcisi sevgili Mustafa ve başarılı muhabiri Kaan Kaya ile birlikte bu kez yerli, yabancı kısacası Marmaris'e gelen pek çok kişinin hatta Rahmi Koç'un bile göz bebeği yerlerinden olan Liman Restaurant'ta konakladık. Patron Ömer Yüce çok sempatik biri. 1988'de geldiği Marmaris'te 1997'de ağabeyi ile birlikte Liman'ı almışlar. 1970 yılından beri hizmet veren Liman'ın kurucusu Karadeniz Lokantası'nın sahibi Ali Işık. Kısacası Marmaris'in en eski restoranlarından. Sabah 08:00'de açılıyor. Öğle yemeği kişi başı ortalama 10 YTL, akşam yemeği ise 20-25 YTL. Yani herkesin kesesine uygun. Özellikle ev yemekleri nedeniyle en çok yabancıların ilgisini çekiyor. Mönülerinde zeytinyağlılar, ızgaralar, günlük taze balıklar, mezeler var. Yerli halk ve esnafın da çok tercih ettiği lokanta. Yaz-kış açık. Özellikle de Rahmi Koç'un keyifle içtiği balık çorbası çok meşhur. Liman Restaurant telefon: (0252) 412 63 36. Liman sonrası meşhur Çeşme Meydanı'na doğru yürüdük. Eski Camii'nin önünde bir gurup Marmarisli oturuyordu. Aralarından, doğma, büyüme Marmarisli olan Yaşar Şener ile sohbet ettik. Çocukluğundaki Marmaris'i özlediğini söyledi. "Yerleşim daha iyiydi. Çarşıdan bir yabancı geçse fark edilirdi. Şimdi kalabalıklaştık. İnsanlar bu güzel yeri gördükten sonra vazgeçemiyorlar ama medya çok ilgisiz" diye dert yandı. Belki de haklı Yaşar Şener. Herkesin kesesine uygun Samimi söylüyorum kafamızda yumurta pişecek kadar yüksek bir sıcaklık vardı. Mustafa ve Kaan biraz soluklanmak için beni Çeşme Meydanı'nda çok şık bir yere getirdi. Bedesten Cafe. İlk bakışta tarihi bir bina. Ama değil. 1996 yılında aslına uygun şekilde yapılmış. Gelen turistler burayı tarihi bir yer zannediyorlarmış. Sahibi Adnan Geylan adlı bir iş adamı. Geylan şöyle anlattı: "Bize sorduklarında doğruyu söylüyoruz. Kale'den sonra tek tarihi yer diye burayı geziyorlar. Yukarıda 4 ofis var. Bir tane lokal, dernek var. Butikler, çiniciler, halıcılar, baharatçılar. İç kısmını da Osmanlı kahvesi yaptık. Sabah 08:30, gece 03:00 arası açık. Sabahları kahvaltı, sandviç çeşitleri veriyoruz. Ağırlıklı olarak Türk kahvesi, nargile, çay bizim kültürümüzü anlatan içecekleri sunuyoruz. Bugüne kadar 7 tane dünya televizyonu burayı çekti. Dünya müziği çalıyoruz. Çünkü buraya bütün dünya insanları geliyor." Çok kültürlü biri Adnan Geylan ama çok da dertli. Altı yıl önce çöplük olarak almış burasını ve adam etmiş. İnsan pisliğinden geçilmiyormuş. Şarapçılarla mücadele etmiş. 6 yıl önceki paralı turistlerin yerini şimdilerde bir nargileyi dört ağızlıkla paylaşan yabancılar almış. En ucuz turist buraya geliyor. İnternete girin, en ucuz konaklama yeri olarak karşınıza çıkan yer Marmaris" diyor. Bir de fuhuşun, uyuşturucunun had safhaya çıktığına değiniyor tüm Marmarisliler gibi. Adnan Geylan "Marmaris'te sokaklarda, arabalarda çok kötü şeyler görüyoruz. Burada bir de çocukların, gençliğin yetiştiğini düşünün. Sokakta uyuşturucu satılıyor. Türkiye'de, Marmaris'in iyi bir pazar olduğunu bilen uyuşturucu satıcıları artık buraya geliyor. Bunun üstüne hırsızlık, cinayet ve fuhuş zaten var. Her gün birileri bıçaklanıyor. Çoğu insan çocuklarını alıp İzmir'e, İstanbul'a okutmaya gidiyor" diye konuşuyor. Evet tabii ki Marmaris bu kadarla bitmiyor. Bir eğlence yaşamı var. Esra ile gezdiğimiz çok şık lokanta ve barları var. Az sonra, pardon cumartesi. Tabii İstanbul dedikodularıyla birlikte sizlere anlatacağım... Sevinçleriniz okyanuslar, üzüntüleriniz ise kum tanesi kadar olsun. Bedesten'de ruhunuz dinlenir... İstanbul semalarına yıldız yağmaya devam ediyor. Bu akşam yani 10 Ağustos Çarşamba Rumeli Hisarı'nda Türkiye'de ve Avrupa'da en çok ses getiren iki dev sanatçı Arif Sağ ile Sabahat Akkiraz var. Efendim, geleneksel bir meyhanenin 3'üncü kuşak temsilcilerinden Yalova Liman Restaurant'ın patronlarından Ertuğrul Sürgit Türkiye kıyılarında çoğunun türleri artık kaybolmaya yüz tutmuş balık ve deniz ürünlerini tanıtmak için çok şık bir kitapçık yapmış. Kendisini kutluyorum. Yıldız yağmuru devam Aslında Marmaris'e gönül vermiş doğma-büyüme Marmarisli olan halk, iş adamı, otel sahipleri, esnaf gerçekten çok dertli. Birileri çıkıp Marmaris'e destek vermeli. Bedesten'den gerçek bir Marmarisli iş adamı, iki otel sahibi, Ticaret Odası Başkanı ve turizmci olan Mustafa Karacan ile randevumuza giderken Mustafa beni bilgilendirdi: "Marmaris'te hiç su sıkıntısı yok. Barajın açılışında Belediye Başkanı arıtılmış suyu içti. Yani kanalizasyondaki su içimlik su haline geldi. Baraj bittiği için müthiş bir su bolluğu var. Bodrum'a, Rodos'a su satar hale geldi Marmaris. Bu kadar alt yapı ve güzelliklere sahipken kıymeti bilinmiyor" dedi. Marmaris'teki iki özel hastanede yapılmayan ameliyat yokmuş bu arada. Tüm aletler modern ve mükemmelmiş. Yine atladım. Neyse sonunda Mustafa Karacan ile buluştuk. "Nüfusu 25 bin olan Marmaris'in yazın nüfusu 400 bini buluyor" diye söze başlayan Karacan "Otellerdeki yatak kapasitesi ise 60 bin. Marmaris'e yatırım yapan bir turizmci olarak çok dertliyiz" diyor ve konuşmasını şöyle sürdürüyor: "Marmaris'in sıkıntıları aslında yeni değil. Zamanında yapılması gerekenler yapılmadığı için biriken sorunlar daha büyüyerek size geri geliyor. Bir kar topu misali. Marmaris'te şimdiye kadar hiçbir şey yapılmadı diye de bakmamak lazım. Sorunu çözerken sorunun kaynağını bulmamız lazım ki sorun çözülsün. Marmaris alt yapı olarak Türkiye'nin ilk ve tek, hiç sorunu olmayan yeri. Atık suyu, içme suyu gibi. Bunların hepsi çok büyük yatırımlar. Her şey dahil sistem sadece Marmaris'in değil tüm Türkiye'nin sorunu. Özellikle Antalya yöresinden başlamak üzere korkunç derecede yayılan bu sistem turizmi olumsuz etkiliyor. Bu yüzden her şey dahil sistemden vazgeçip Marmarisimizi tanıtmamız gerekir. Doğru yatırımlar yapmamız gerekir. Bir de yerel yönetimin bize destek olması şart. Birlikten kuvvet doğar." Ticaret Odası Başkanı da dertli Benim başımın iki tatlı belası. Biri sevgili "Cücüm, DOLCE Dergisi'nin genç ve başarılı Yayın Yönetmeni Müge Dağıstanlı, diğeri magazin dünyasının zirvedeki isimlerinden, tabir-i caiz ise tam bir fırlama olan Esin Övet. Bana göre ikisi de POSTA'nın iki değeri. Art arda nişanlandılar. Müge, Marmara Üniversitesi Acil Tıp Anabilim Dalı'ndan Doç. Dr. Erol Ünlüer ile aile arasında Ortaköy'deki Yüzme İhtisas'da, Esin ise Tekirdağ'daki yazlıklarında o da aile arasında tekstilci Sedat Doğan ile nişanlandı. İkisi de pırıl pırıllar. Erol ve Sedat da öyle. Dilerim mutlulukları bir ömür boyu devam eder. Buradan sizleri kutluyorum çocuklar. Sevgiyle kalın hep... sdudek@posta.com.tr İki tatlı haber...