17.03.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:
SERCAN KISMET
‘Paramparça’da birlikte rol aldığınız Nurgül Yeşilçay sizin hakkınızda pek çok iddiada bulundu. Siz de sosyal medya üzerinden yanıt verdiniz. Eşiniz Didem Petekkaya bu iddiaları okuduğunda neler hissetti?
Hem çok şaşırdı, hem de bir kadın olarak bu iftiralara çok üzüldü. Neticede Nurgül Yeşilçay’la aynı sofraya oturmuş insanlar.
Siz bu konuda bir şeyler söylemek ister misiniz?
Aslında söylenecek çok şey var ama ülke yangın yeri olmuşken benim şimdi bu konuda konuşmam yakışık almaz. Setteyiz, işimizin başında çalışıyoruz. Bunu söyleyeyim yeter.
Peki son işinizle devam edelim... ‘Kolpaçino 3. Devre’ filmine nasıl dahil oldunuz?
Şafak Sezer’le, ‘Kolpaçino 2’ filmini çekerken komşuyduk. Bir gün Şafak, “Abi film bitti, gel sana izleteyim” dedi. Filmi izledikten sonra, “Filmin üçüncüsü çekilince, oynar mısın?” demişti. Ben de o zaman teklifini kabul ettim. Ama aradan beş sene geçti. Film çekileceği zaman, İsmail Filiz ve Sefa Tiryaki’yle oturup konuştuk. Komedi oynamayı da sevdiğim için kabul ettim.
‘Başkan’ lakaplı mafya babası rolüne nasıl hazırlandınız?
Çekimler öncesinde ailemle Güney Amerika’ya tatile gitmiştik. Son durağımız Meksika olmuştu. Meksika’da yeterince, ‘Baba’ görünce, role hazırlanmak kolay oldu. Her oyuncunun kendine göre çalışma yöntemi vardır. Bilinen bir mafya babası olmasın diye uğraştım.
Tatillerinizi yurt dışında geçiriyorsunuz. Oradaki performansları da izliyor musunuz?
Orlando’ya gittiğimde tekniklerini görünce inanamadım. Birçok konuda Amerika’ya yaklaştık ama teknoloji ve disiplinlerini bir
türlü yakalayamıyoruz.
Türkiye’de son yıllarda yerli komedi filmlerinin ilgi görmesini neye bağlıyorsunuz?
Ülke olarak, çok zor dönemden geçiyoruz. Her sabah yeni bir güne, “Neyle karşılaşacağım” duygusuyla uyanıyorum. Hayatımıza devam ediyoruz ama yaşadıklarımız bizi yürekten etkiliyor. Benim tahminim, insanlar bu yüzden parasını
vererek, gülmek istiyor.
Bu film kariyerinizde nerede yer alır?
Seyirci karar verir. Oyunculuk mesleğinde ölene kadar, “Oldum” diyemezsiniz. Bilim adamı olup, bir buluş yaparsınız ve olursunuz. Bu film de, merdiven taşlarından birisi olur. Dilerim iyi bir merdivendir, basınca ayağım kaymaz. (Gülüyor)
Bundan sonra Cem Yılmaz, Ata Demirer ve Şahan Gökbakar’ın filmlerinden teklif gelirse nasıl değerlendirirsiniz?
Cem Yılmaz’ı çok eski tanırım. Uluslararası bir komedyen. Sahne şovu dünya çapında... İlk yaptığı, ‘Her Şey Çok Güzel Olacak’ filmi muhteşemdir. Birine bir şey olur diye yedeklemek için, 4 tane DVD’sini almıştım. Şafak, Şahan ve Ata da farklı bakış açısıyla komediyi güzel şekilde görüyorlar. Eğer onlardan bir senaryo gelir de beğenirsem tabii ki oynarım.
Daha önce hep dram oynadınız. Bu kez komediyle beyaz perdede olmak nasıl bir duygu?
Aslında tanınmaya komediyle başladım. Yıllar önce çekilen ‘Serseri’ dizisinde, yüzlerce absürd sahnem var. Şimdi izlesiniz, o sahnelere inanamazsınız. Çünkü ben bile, halen inanamıyorum. Komedi, sevdiğim tarzdı ama yapımcılar bana hep drama
rolleriyle geldi.
Çok az sinema filminde yer alıyorsunuz. Sinema dünyası sizi çekmiyor mu?
Çekmez olur mu? Ama sinemada benim beğendiğim projelerde beni istemediler. Beni isteyenleri de ben beğenmedim.
Yeni sinema projeniz var mı?
İsmail Filiz, Sefa Tiryaki ve Ahmet Ümit’le bir projemiz var. Ahmet Ümit yazıyor. Temmuz ayından bu yana, film üzerinde çalışılıyor. O projeyi hayata geçirirsek, şahane olacak.
Dizi sektörü için neler düşünüyorsunuz?
Eskiden, diziler kalıcı olmuyordu. Şimdi 10 yıl önce oynadığımız dizileri bile internet üzerinden izleyebiliyoruz. En önemlisi, artık diziler sinema kalitesinde çekiliyor. Bence diziler de, sinema filmleri kadar değerli.
Diziyle sinema arasında ne gibi farklar var?
Sinemada para vererek, salona gidiyorsunuz. Televizyonda ise kumanda elinizde, o yüzden ekranda çok dikkatli olmanız gerekiyor. Çünkü diziyi izleyenler size rol model olarak alabilirler.
Oynadığınız her dizi tutuyor. Sizin reyting sihriniz nedir?
Şanslıyım. Çünkü bir dizi tutuyorsa bunda yapımcının, yönetmenin, sanat yönetmeninin, dizinin yayınlandığı kanalın, diğer oyuncuların ve pek tabii ışıkçısından kostümcüsüne kadar herkesin payı var. Hiç kimse tek başına iyi reyting alamaz. Türkiye’ye Al Pacino’yu getir ama kötü bir ekibin eline bırak, o da reyting almaz.
‘Arkadaşınızla çalışmak daha kolay’
Şafak Sezer’le nasıl bir kimyanız oluştu?
Yıllardır arkadaşız. Birbirimizin gözüne bakınca, ne istediğimizi anlıyoruz. Sette arkadaşınızla çalışmak daha kolay oluyor.
Filmde, eksi 24 derecede çekilen bir sahne var. O sahnede neler yaşadınız?
İki günde çekebildik. Etler bozulmasın diye biz içeride çalışırken bile buzhane soğutuluyordu ama sahneyi izledikten sonra, çekilmeye değer olduğunu anladım.
‘Dünya starlığı için 80 fırın ekmek yemeli’
Dizilerde olduğu gibi sinema sektöründe de Amerika’yı yakalabilir miyiz?
Amerika’da insanlar artık sinema- ya gitmek yerine evlerinde oturup dizi izliyor. Çünkü çok saçma sapan filmler çekiyorlar. Kevin Spacey, bile dizide oynuyor, düşünün...
‘Paramparça’ dünyanın pek çok ülkesinde yayınlanıyor. Yurt dışından da sizinle röportaj yapmak için geliyorlar. Dünyada tanınmak nasıl bir duygu?
Evet, yurt dışında tanınıyorum, en iyi erkek oyuncu ödülleri de alıyorum ama bunu dünya starlığıyla karıştırmayalım. Bizim oraya gelene kadar 40 değil, 80 fırın ekmek yememiz gerekiyor.
İzleyiciyi etkileme anlamında karakterlerinize dikkat ediyor musunuz?
20 yıldır insanların evlerinde, ailelerinden biri gibiyim. Rollerime de hep dikkat ettim. Kahramanları ve iyi karakterleri oynadım.
Yönetmenlik hayaliniz var mı?
Yapana saygı duyarım ama bana göre değil. Sabır isteyen bir iş. Ben o kadar sabırlı değilim. Kameranın önünde olmak istiyorum.