04.02.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
SENEM AYDIN
Ekranın aranan yüzlerinden Kaan Yıldırım, ‘Hekimoğlu’ dizisiyle farklı bir deneyim yaşadığını söylüyor. Sadece yakışıklılığıyla değil, yeteneğiyle de adından söz ettiren İngiltere Londra Brunel Üniversitesi Pazarlama Bölümü mezunu oyuncuyla, yeni projesini, mesleğe ve aşka bakışını konuştuk.
- ‘Hekimoğlu’nun çekimleri nasıl gidiyor?
Yoğun ve keyifli... Çok konsantre bir şekilde, teknik hata yapmadan çalışmak için elimizden geleni yapıyoruz. Pek çok hikayenin birbirine benzediği dönemde, farklı bir deneyim yaşadığım için kendimi şanslı hissediyorum. Dramatik yapısı ağır ama çok sağlam örülmüş bir iş.
- Dizi, sezonun iddialı yapımları arasında yerini aldı. Sevilmesinin sırrı ne?
Alışılagelmişin dışında bir senaryosu var. Aynı zamanda informatif anlamda seyirciye ve bizlere birçok yeni bilgi öğreten bir senaryo... Karakterleri, vakalar ve o vakaların kişi üzerindeki etkilerini görerek tanıyoruz. Roller ve ilişkileri birbirinden çok farklı oluşturulmuş. Telaşı olmayan bir dramatik yapısı var. Seyirci 30 bölüm sonra da şaşırarak ve yeni şeyler keşfederek izlemeyi sürdürebilecek. Onun dışında fiziksel ve psikolojik şiddet içeren içeriklerden, yorulan bir kitle vardı. Bu sene tutan işlere baktığımızda bunu görebiliyoruz. Bu sebeplerden sevildi diye düşünüyorum. Umarım böyle devam eder.
- Dizinin orijinalinde rol alan Hugh Laurie, Dr. Gregory House karakterine kendisini çok kaptırdığını söyledi. Aynı şey sizler için de geçerli mi?
House, çok zor bir rol. Adam bir deha, inanılmaz bir zekaya sahip. Bir oyuncunun gerçekten bu kadar bilgili ve zeki bir doktora hayat vermesi kolay bir şey değil. Bunu Timuçin Abi’ye sormak lazım. En zor sahnelere o hayat veriyor.
- Orijinalinin etkisi altında kalmamak için neler yaptınız? Özel bir çalışmanız oldu mu?
Orijinalini izleyip, karakterin ana özelliklerini anladıktan sonra, onu biraz bizim kültürümüze adapte etmeye çalıştım. Oradaki ikili ilişkiler, duygusal tepkiler bizim kültürümüzle çok farklı. ‘Hekimoğlu’na dahil olmadan önce ‘Dr. House’u izlememiştim. Teklif geldiğinde oturup seyrettim.
- Sete başlamadan önce nasıl bir hazırlık süreci geçirdiniz?
Hastaneleri gezerek başladık. Çapa Tıp Fakültesi ve Okan Üniversitesi Hastanesi’nde doktorlarla bir araya gelerek, hasta-doktor görüşmelerine dahil olduk. Ayrıca kitaplar karıştırarak, konuya biraz daha hakim olmaya çalıştım. Vakaları mutlaka araştırmaya ve öğrenmeye gayret ediyorum. Senaryoyu sadece ezberleyip sahnenin çekilmesinden daha fazlasını gerektiren bir iş olduğunun farkındalığıyla çalışmaya gayret ediyorum.
- Nöroloji uzmanı Mehmet Ali Çağlar rolüne hayat vermek nasıl?
Benim için çok keyifli bir yolculuk... Daha önce oynadığım hiçbir karaktere benzemeyen, farklı dili olan bir karaktere hayat veriyorum. Kıymetli bir tecrübe. Çok hırslı, inatçı ve çalışkan bir doktor. Çoğu zaman ciddi. Benden çok uzak özelliklere sahip, bazen sinir oluyorum kendisine ancak yaptığı şeylerin altında hep meslek aşkı ve başarma duygusu yatıyor. Bu sebepten kendisini seviyorum.
- Oyunculuktaki hedefleriniz neler?
Hedef ve hırslarla yapılacak bir meslek olduğunu düşünmüyorum. Keyif aldığım karakterlere hayat vermek, içinde bulunduğum projelerde mutlu olmak isterim. Onun dışında hayat ne getirirse...
‘Aşk dünyanın en güzel duygusu’
- İleride yönetmenlik ya da yeniden yapımcılık yapmayı düşünür müsünüz?
Evet, ikisi de planlarım arasında...
- Tiyatroyla ilgili bir planınız var mı?
Tiyatronun tekrar hak ettiği ilgiyi görmeye başlaması beni mutlu ediyor. Çok isterim, eğlenceli bir oyun olmasını tercih ederim.
- Çekimlerden kalan zamanlarda neler yapıyorsunuz?
Zamanım pek kalmıyor... Spor yapmaya özen gösteriyorum. Önümüzdeki hafta da yeni bir film için sete başlayacağım.
- Aşk sizin için ne ifade ediyor?
Karşılıklı olarak, ilişki doğru yönetildiğinde, dünyanın en güzel duygusu.
- Yeniden evliliğe sıcak bakıyor musunuz?
İleride mutlaka çocuk sahibi olmak istiyorum, o yüzden tabii ki bir gün olacak.