Cadde“iSTANBUL BANA HiÇ KÖTÜ DAVRANMADI”

“iSTANBUL BANA HiÇ KÖTÜ DAVRANMADI”

13.09.2011 - 20:52 | Son Güncellenme:

‘Sen de Gitme’ dizisinde başhekimi canlandıran Sezin Akbaşoğulları, Bilkent Tiyatro Bölümü’nden mezun olduktan sonra neler yapabileceğini merak edip, İstanbul’a taşınmış. Şehrin zaman zaman kendisini korkuttuğunu söyleyen oyuncu, Moda’daki bisiklet, çimen ve sokak sefalarının vazgeçilmezi olduğunu belirtiyor

“iSTANBUL BANA HiÇ KÖTÜ DAVRANMADI”


* ‘Sen de Gitme’nin çekimlerine başladınız. Yeni sezondaki değişiklikleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
‘Sen de Gitme’, hem teknik ekibi hem de oyuncu kadrosuyla çok severek çalıştığım bir iş. Yeni yayın dönemine seyirciyi yine sürükleyecek bir senaryo ve oyuncu kadromuza katılan sürpriz isimlerle başladık. Hani derler ya “Bu sene de bomba gibiyiz.”

* Yönetmen Türkan Derya’yla çalışmak nasıl? Nasıl gidiyor çekimler?
Türkan Derya hem kişiliği hem de çalışma tarzıyla çok sevdiğim ve saygı duyduğum bir yönetmen. Onun yaptığı işe gösterdiği özen bizim de konsantrasyonumuzu yükseltiyor. Konsantre çalışmak bana iyi geliyor, aksi halde yani işler biraz ezbere bindiyse sinirleniyorum ya da sıkılıyorum.

* Bilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümü mezunusunuz. Oyunculuk aşkı ne zaman başladı?
Oyunculuk benim çocukluk hayalim. Ortaokuldaki İngilizce dersi skeçlerinde rol alır, kendi kolajladığım şiirlerden, tiradlardan gösteriler hazırlardım. Kendimi bu şekilde ifade etmekten çok hoşlandığımı fark ettim. Mesleğimin oyunculuk olmasına o zamanlar karar verdim.Aradan vakit geçti, liseyi bitirdim ama hâlâ fikrim değişmemişti.

* İstanbul’a ilk gelişiniz ne zamandı?
Mezun olduktan sonra önümde üç seçenek vardı: Birincisi, devlet tiyatroları sınavlarına girip, bir bölgede memur sanatçı olarak çalışmak. İkincisi, İstanbul’a gidip sinemayla tanışmak ve neler yapabileceğimi görmek. Üçüncüsü de, yurt dışına master’a gitmek. Hayatım ikinci seçeneğe doğru aktı. İlk zamanlar kısa aralıklarla gelip gidiyordum, fotoğraflarımı ve CV’mi bırakıyordum çalışmak istediğim ajanslara. Bazen iyi geçiyordu, bazen kötü... Derken birkaç reklam ve televizyon filmi geldi. ‘Beyaz Gelincik’ dizisiyle de temelli yerleştim.

* Tek başına İstanbul gibi bir şehre taşınmak korkutmadı mı?
İstanbul bana hiç kötü davranmadı. Ama ondan korktuğum zamanlar oldu. Üniversite yaşamını ailemin yanında geçirdiğim için adapte olmam gereken çok şey vardı, ama bütün bunlar olmadan hayat olmazdı. Her zaman beni büyütecek, farkındalığımı genişletecek tecrübelere açık yaşama taraftarıyım. Hayatta en korkacağım şey; bana neşemi kaybettirecek durumlar olabilir. Ama herhalde bu herkes için çok korkutucu olur.

* Hangi semtte oturuyorsunuz? Oturduğunuz semtin nesi vazgeçilmez sizin için?
Moda’da oturuyorum. En vazgeçilmezle-rim; bisiklet, çimen ve sokak sefalarım. Bunların üçünü birden yaşayabileceğim başka bir muhit bilmiyorum.

Haberin Devamı
“iSTANBUL BANA HiÇ KÖTÜ DAVRANMADI”

“Tanınmış olmak seçme özgürlüğü veriyor”

* Oyunculuğa başladığınız dönemde “Kendimi tanıtmak için çalışıyorum” demişsiniz. Bahsettiğiniz tanınırlığı sağladığınızı düşünüyor musunuz?

Televizyon için yaptığım ya da yapacağım popüler olmuş bir iş benim oyuncu olarak tanınmamı sağlıyor. Oyuncu olarak tanınmış olmak da bana seçme özgürlüğü şansını veriyor. Seçme özgürlüğü benim elimde olunca kendi yolumu çizebiliyorum. Çok basit bir denklem bu. Ve tabii ki her basit denklem gibi gerçek hayata formalize edildiğinde bir sürü çıkmaza girebilir. Aslında hiçbir zaman tanınmış olmak gibi bir motivasyonum olmadı. Bunu ne şekilde söylediğimi bilmiyorum.

* Oyunculukla ilgili bir derdiniz var mı?
Eskiden iyi oyuncu olmakla ilgili derdim vardı. Çok iyi olmam lazım, çok iyi oynamam lazım. Ama kime ve neye göre çok iyi? Der-ken bu çok bir oyuncu olmak isteği sadece beni ilgilendiren, başka hiç kimseye faydası dokunmayacak saçma bir hırs gibi görünme-ye başladı gözüme. Artık yapabildiğim işe -o her neyse- ne katabileceğimi düşünmek, hep beraber ne söylediğimiz beni daha çok heyecanlandırıyor.

* Yeni bir proje var mı?
Bu yaz benim için biraz yorucu geçti aslında. Dizi biter bitmez Filiz Alpgezmen’in yazıp yönettiği ‘Yabancı ’ isimli sinema filminin çekimlerine başladık. Çok kıymetli ve gerçek bir film olduğunu düşünüyorum. 2012’de hazır olacak. Umarım yolu açık olur.

Haberin Devamı

Favorileri
En sevdiği kitaplar: ‘Tutkular, Acılar, Gülümseyen Deyişler’ Oscar Wilde, ‘Olağanüstü Masallar ’ Jorge Luis Borges ileAdolfo Bioy Casares, ‘Erotika’ Küçük İskender

Sevdiği kitapçılar: İmge Kitabevi, Robinson Crusoe, Remzi Kitabevi

En sevdiği filmler: ‘Başkalarının Hayatı’, ‘Boş Ev’, ‘Beşir’le Vals’

En sevdiği şarkı: Bu sorunun cevabı her zaman değişir. Ama bu ara Marianne Faithfull, Ruby Tuesday ve Rufus Wainwright dinliyorum.

İzlediği diziler:Friends, House, Everybody Loves Raymond

Beğendiği oyuncular: Çok var. Özellikle şu sıralar 20-25 yaş arası oyuncuları çok özgür ve özgün buluyorum.