07.02.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:
Aile Sağlığı Araştırma Derneği, ‘fast-food seks’e yönelimi hangi faktörlerin belirlediğini, erkek ve kadınların ilişkilerden neler beklediğini araştırdı. Başkanlığını Prof. Dr. Halim Hattat’ın yaptığı derneğin, internet üzerinden yürüttüğü çalışmaya ağırlıklı olarak genç erkeklerden oluşan bin 580 kişi katıldı. Hattat, ‘Erkekliğin Yol Haritası’ adlı kitabında araştırma sonuçlarını şöyle anlatıyor: “Fast-food seksin en önemli özelliği, duygulara yer vermemesi ve cinselliği odak olarak almasıdır. Bu ilişkilerde taraflar birbirlerinden bir süreklilik ümit etmiyor, beklenti içine girmiyor. İş, okul, sosyal ortamlarında tanıştıkları kişilerle bir ilişki kurmadan birlikte oluyorlar, tatminkar bir cinsellik ya da mutlu bir beraberlik hedeflenmiyor.”
Neden fast-food seks?
Prof. Hattat, fast-food seksin en sık görülen nedenleri arasında, sorumluluk hissinin yarattığı baskı, vakit yetersizliği ve maddi imkansızlıkların yer aldığını söylüyor: “Her 10 kişiden altısı aşkı ve seksi ayırıyor, seksin çoğunlukla fiziksel bir dürtü olduğunu kabul ediyor. Erkekler genelde günlük sorunlardan uzaklaşmak için cinselliğe başvuruyor. Eğer fast-food sekse yöneliyorsanız önce kendinize karşı dürüst olmalısınız. Bu tercihinizin altında cinsel sorunlar mı yatıyor? İlişkilerden mi kaçıyorsunuz? Geçmiş bir travmayı silmeye mi çalışıyorsunuz? Bu tip ilişkiler size en yüksek fiziksel ve duygusal tatmini kazandırıyorsa endişelenilecek bir durum yoktur. Ancak kaliteli bir cinsel yaşama giden yolun kaliteli bir beraberlikten geçeceğini unutmayın.”
Günlük hayat erkekleri yoruyor
Aile Sağlığı Araştırma Derneği’nin araştırma sonuçlarına göre, uzun vadeli istikrarlı ilişkilerde erkekler özellikle günlük sıkıntılar nedeniyle cinsel isteklerinin azaldığını söylüyor. Bu problemlere fiziksel yorgunluk ve yeni bir şey deneyimleme isteği eklenince, sonuç aldatmak oluyor. 10 erkekten 4’ü istikrarlı ilişkisini canlandırmak için başka birisiyle yeni bir maceraya hazır. Ancak yine de katılımcıların yüzde 75’i cinselliğin istikrarlı bir ilişkide daha iyi yaşanacağını düşünüyor...
AVRUPA’NIN?‘EN?ÇOK ARANAN’?HATTI
Avrupa Cinsel Sağlık Birliği’nin Türkiye ofisi Aile Sağlığı Araştırma Derneği (ASAD) tarafından kurulan cinsel danışma hattı, bugüne kadar tüm Avrupa’da en çok aranan hat oldu. Hattı bugüne kadar, ağırlıklı olarak 18-30 yaş grubunda 130 bin üzerinde kişi aradı. ASAD’ın araştırmasına katılan erkeklerin yüzde 93’ü, kadınların ise yüzde 81’i cinselliğin önemli olduğunu söyledi.
Erken boşalma %32
Sertleşme problemi %23
Penis boyu %8
Libido azalması %5
Vajinismus %5
Kadın orgazm bozukluğu %4
Peyroni %3
Hamilelik-doğum kontrol %3
İlk gece korkusu %2
Müstürbasyon %2
Kısırlık %2
Kızlık zarı %2
Cinsel yolla bulaşan hastalık %2
Geç boşalma %1
Libido fazlalığı %1
Varikosel %1
Diğer %4
‘BAĞLILIK HORMONU’ EKSİKSE...
Prof. Dr. Halim Hattat, ‘kucaklaşma hormonu’ olarak bilinen ‘oksitosin’in çiftler arasında bağ kurulmasına yardım ettiğini belirtiyor: “Üstelik cinsel arzuyu canlandırır, uyarılmayı kolaylaştırır, orgazm sonrası rahatlama hissi verir” diyor.
Issız adam ‘dağ faresi’
Prof. Hattat, fareler üzerinde yapılan bir araştırmayı şöyle özetliyor: “Örneğin tarla fareleri üreme konusunda uzun süreli ilişkiler kurar ve tekeşlilik yaşarlar. Eşleştikten sonra erkek tarla faresi dişilerini saldırgan bir şekilde korur, yavru farelerin büyütülmesinde dişilerin yanında aktif biçimde rol alır. Erkek tarla faresi eşi ölünce tekrar çiftleşmektense, çoğu zaman tek kalır. Tarla farelerinin kuzeni olan erkek dağ faresi ise tam tersine çapkındır. Rastgele cinsel ilişkide bulunur, sosyalleşme yanı yoktur ve yavruların büyütülmesinde hiçbir katkıda bulunmaz. Peki tarla faresini kusursuz koca ve partner yapan nedir? İşte oksitosin mucizesi burada başlar. Oksitosin aslında doğum sırasında yumuşak kasların kasılmasıyla ilgili bir madde. Bebeğini emziren annede sütün gelmesi refleksini de bu madde uyarır. Oksitosin, cinsel partnerler arasında, anne ile çocuk arasında olduğu gibi bağlayıcı bir etki yapar. Dişi tarla faresi de eşe bağlanma ile cinsel birleşme arasındaki ilişkiyi oksitosin sayesinde kurar.”