Şimdiye kadar “Nasıl biriyle olmak istersin” dediklerinde, hiç, “İyi kalpli olsun, yaşama amacını mutlu olmak ve mutlu etmek üzerinde kursun” diye cümleye başlayanını duymadım... Varsa yoksa, işi, tipi, evi, parası, arabası, koruyup kollaması...
Geçenlerde okumuştum, Avustralyalı Jodi Rose gitmiş, Fransa’nın güneyindeki Pount du Diable köprüsüyle evlenmiş! 600 yaşındaki köprüyle genç kadının nikahına aralarında belediye başkanın da olduğu 10 kişilik grup eşlik etmiş. Üstelik kadıncağız “koca”sına methiyeler düzerek, “Bir kadının kocadan isteyebileceği her şeye sahip. Güçlü, vefalı, duygusal ve koruyucuyu özelliklere sahip” demiş!
Mimari aşığı birinin böyle bir sembolik nikahına itirazım yok. Belli ki çok eğlenmişler kendi aralarında, bu vesileyle biz de bu köprünün varlığından haberdar olduk. Zamanında Eyfel Kulesi’yle de evlenen olmuştu. Benim itirazım, kocanın ya da karının -ki seviyorum bu iki kelimeyi kullanmayı- sadece güç, vefa, koruyucu olma gibi dünyevi şartları kolaylaştırıcı özelliklerle tanımlamasına. Ben şimdiye kadar “Nasıl biriyle olmak istersin” dediklerinde; hiç, “İyi kalpli olsun, yaşama amacını mutlu olmak ve mutlu etmek üzerinde kursun” diye cümleye başlayanını duymadım... Varsa yoksa işi, tipi, evi, parası, arabası, koruyup kollaması...
Oyuncu Burçin Bildik'in eşi Zeynep Elçin Bildik, Temmuz 2011’de geçirdiği beyin kanaması nedeniyle hayatını kaybetmişti.
Kocanın karısı olmak
“Koca” ve “karı” kelimelerini kullanmayı seviyorum dedim ya; aslında nefret ederdim. Ta ki karısını çok ani kaybeden Burçin Bildik’in Ayşe Arman’a 2011 yılında verdiği röportaja kadar... O zaman, o röportajın yayımlanacağı gazetenin editörüyüm. Benim işim yazıyı düzeltmek, baskıya hazırlamak, vs. ama ne mümkün... Saatlerce o yazı açık durdu önümde. Çok ağladım, çok düşündüm. Hafızamdan silinmiyor sözleri: “Elçin benim eşim değil karımdı. O da severdi ‘karım’ lafını. Nereden gelmiş bu karı-koca hitapları bilir misiniz? Koca, dağdır. Kadın da o koca dağın üzerine düşen kar. Dağın karıdır yani. Şimdi diyorum ki, benim karım eridi.”
Her evlenen karı-koca oluyor da kocayla karı olamıyor maalesef...
BU BiR ŞEHiR EFSANESi
İnanışa göre leyleği havada gören çok gezerdi; bana da öyle oldu. Baharda leylek gördüm ve bu yaz ne gezdim bir ben bilirim, bir yazılarımı okuyanlar, bir de paramparça olmuş bavulum.
Yurt dışına gittiğimde bağlı bulunduğum GSM operatöründen uygun bir tarife satın alıyorum. Dolayısıyla eşim dostum aradığında tarife üzerinden konuştuğum için, “Cümlesi bitse de iflas etmeden telefonu kapatsam” derdim olmuyor. Ama fark ettim ki, yurt dışında olduğumu öğrenen, daha cümlesi bitmeden telefonu kapatmaya kalkıyor. Çünkü herkes, “Sen yurt dışındaysan telefon ücretinin yarısı bana yazıyor” diyor. “Yok öyle bir şey olamaz, siz beni arıyorsunuz nerede olduğumu nereden bilecekseniz?” diyorum, inandıramıyorum!
En son geçen hafta Gani Müjde’yi aradığımda o da demesin mi: “Yurt dışındayım, uzun uzun konuşayım da seni batırayım.” O zaman artık ben de yazayım: Bu bir şehir efsanesi! GSM operatörümü de arayıp doğrulattım. Sadece o sırada yurt dışında olan farklı bir ücretlendirme sistemine tabi tutuluyor. Arayanın içini rahat olsun. Kesin bilgi.