19.10.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:
Deniz Baysal, ilk filmi ‘7. Koğuştaki Mucize’de, Mine öğretmeni canlandırıyor. Çekerken duygusal yönden zorlandıklarını belirten oyuncu, “Benim için bu projenin yeri çok ayrı, her zaman gurur duyacağım” dedi. Baysal’la vizyondaki filmi vesilesiyle buluştuk, yapımı, Barış Yurtçu’ya olan aşkını ve evliliğin hayatında neleri değiştirdiğini konuştuk.
Bugünlerde ilk sinema filminiz ‘7. Koğuştaki Mucize’nin heyecanını yaşıyorsunuz. Nasıl bir yapım oldu?
Duygusal bir film oldu. Çekerken de zorlandık. Bir baba ile kızın hikayesi ama babadan dolayı çok farklı bir senaryo...
Aras Bulut İynemli de rolün altından güzel kalktı. Bu projede bir sahnede bile oynasaydım, umurumda olmazdı. Başrol, yan rol hiç onlara bakılacak bir iş değil. Benim için yeri çok ayrı, her zaman da gurur duyacağım.
Canlandırdığınız karakterden bahseder misiniz?
Ova’nın öğretmeni Mine’yi oynuyorum. Küçük kızı çok seviyor ve başına gelen üzücü olay karşısında onun hislerini anlayıp, Ova’nın ve ninesinin yanında oluyor.
Çekimlerde sizi en çok etkileyen an neydi?
Birçok sahne var... Sete bir gün erken gittiğimde, koğuştakilerin sahnesi çekiliyordu. “Monitörden izlemeliyiz” dedik ama ağlayarak dışarı kaçtık. Nisa Sofiya (Aksongur) da sahnelerde o kadar güzel bakıyor ki, kaptırıyorsunuz kendinizi...
Oynadığınız karakterin size benzeyen yanları var mı?
Var, inadı... O da tuttuğunu koparan biri. Ben de öyleyim. İnat ettiysem, yaparım. Hırsım da, yarışım da kendimle...
Oyunculuk için inat ettiğiniz bir dönem oldu mu?
Hayatımın bir kısmı böyleydi. Her oyuncunun başına gelmiştir, bir proje bitince yenisi için aylarca bekleyebiliyorsun. Sürekli deneme çekimlerine gidiyorsun. O zaman pes etmeyip, “Yapacağım, bu iş olacak” demem benim için bir inattı. İyi ki de inat etmişim.
Evleneli bir ay oldu, hayatınızda neler değişti?
Aslında çok şey değişmedi. Bir aylık gözlemim, sakinlik ve dinginlik getirdi. Balayında da bir yere gitmedik, Çeşme’de evdeydik. Birbirimize zaman ayırdık, o da çok iyi geldi. Çünkü yoğun bir dönemden çıkmıştık. Düğün telaşı, ‘Söz’ dizisi bitti, ardından ‘7. Koğuştaki Mucize’nin çekimleri başladı. Barış’ın da konserleri, yeni şarkıları derken çok yorulmuştuk.
Düğün hayalinizdeki gibi miydi?
Eğlence olarak daha bile ötesiydi. Barış benim için şarkı yazmış, asıl sürpriz o oldu. Çok duygulandım. Teşekkür konuşması yapmak için sahneye çıktığımızı sanıyordum, meğer bunun içinmiş. Romantik bir an oldu.
‘Hayatımız sanat dolu’
Barış Yurtçu’nun hayatınızı geçireceğiniz insan olduğunu ilk ne zaman hissettiniz?
Tuhaf bir şekilde ilk zamanlarda hissettim. Evlilik konusu minik minik açılıyordu ama ikimiz de şakaya vuruyorduk. Bir şekilde doğru kişiyi anlıyor mu insan, bilmiyorum. Tuhaf bir duygu.
Ona olan aşkınızı nasıl anlatırsınız?
Anlatamam galiba. Yanımdayken bile özlüyorum, aramızda tuhaf bir bağ var. İnşallah hep böyle devam eder. Büyük bir aşkla, sevgiyle ve sadakatle bağlıyım. O da keza bana öyle, eminim. Birbirimizi biliyoruz, güveniyoruz. Evlendikten sonra da daha farklı sevmeye başladım Barış’ı. Gerçekten iki kişilik çekirdek bir aile kurduk. Daha şefkatle yaklaşıyorsun, anlayışlı oluyorsun.
Çocuk istiyor musunuz?
Belki 4-5 sene sonra... Şu an gerçekten o sorumluluğu kaldıracak kafada değiliz. Neyse ki ikimiz de aynı düşüncedeyiz.
Bir müzisyenle, bir oyuncunun birlikteliği nasıl? Evde nasıl bir ortam var?
Sanat dolu (gülüyor)... Bir yandan zor oluyor çünkü o iş için şehir dışına gidiyor. Keza ben bir diziye başladığımda haftanın beş günü sette oluyorum. Bir şekilde o tempoya ayak uydurduk. Başlarda çok zorlanmıştık, az görüşüyorduk. Çünkü o dönem ‘Fazilet Hanım ve Kızları’nda yoğun çalışıyordum. Ama birbirimize ayak uydurduk. O bana besteleri dinletir, ben ona senaryoları okuturum.
Yeni dizi projeniz var mı?
Gelen projeler var, senaryoları okuyorum. Ama içime sinen, ‘Tamam, bu olsun’ diyeceğim bir şey yok. Güzel, sağlam bir proje bekliyorum.