‘En güzel dönemimdeyim’

Yıllardır sektörde ama hayatına dair çok şey bilmiyoruz... Emel Çölgeçen, “İşimle özel yaşamımın ayrı olması gerektiğini düşünüyorum. Ama saklanmak gibi bir çabam da yok” diyor. Yeni dizisi ‘Kalbimin Sultanı’ vesilesiyle buluştuğumuz oyuncuyla, projesinin detaylarını, hayatında nasıl bir dönemde olduğunu ve seramik tutkusunu konuştuk.

- ‘Kalbimin Sultanı’nda sizi çeken oldu?

Canlandırdığım Esma Sultan karakteri ve projenin uluslararası olması... Rus-Türkiye ortak yapımı bu dizide, hem Rus oyuncularla karşılıklı oynamak, hem de böyle bir birlikteliğin parçası olmak büyük etkendi. Esma Sultan, Osmanlı döneminde Yeniçeri Ocağı’nın tahta uygun gördüğü tek kadın. Devlet işlerinden anlayan, kültürlü ve güçlü biri. Çok genç yaşta kendisinden büyük biriyle evlendirilmiş. Çocukları olmamış, 25-26 yaşlarında dul kalmış ve bir daha da evlenmemiş. Bu özel karaktere hayat vermek sürprizlerle dolu bir yolculuk gibi...

- Dizi, hem dönem işi hem de romantik komedi...

Evet, çok farklı ve renkli bir masal anlatmaya çalışıyoruz. Bugüne kadar çok dönem işi yapıldı ama genelde karanlık taraflar ve entrikalar üzerine yoğunlaşıldı. Burada da tabii ki entrikalar var ama masalsı hikayenin içine güzelce serpiştirilmiş ve özenle yazılmış.

- Bu, ilk dönem projeniz. O atmosferi yaşamak nasıl?

Büyülü... Tabii ki zor tarafları var, mekanın hazırlanması vakit alıyor. Işık çok mühim dönem işlerinde, kostümler hem ağır hem de hareket için çok elverişli değil. Ama bir yandan da kıyafetleri giyip, ayna karşısına geçince hemen içine giriyorsunuz atmosferin. Gerçekten farklı bir deneyim.

- Esma Sultan’ın hırslı tarafı sizde de var mı?

Hayır, yok. Tabii ki biz oyuncular bir şekilde egosu olan insanlarız ama benim hırsım birisini ezmek ya da yerine geçmek üzerine olmadı hiç... Daha çok ‘Nasıl daha iyi yapabilirim?’ diyorum. Hayatımın hiçbir döneminde herhangi birisiyle yarışmadım. Derdim, hep kendimle...

- Yıllardır sektördesiniz ama hayatınıza dair pek bir şey bilmiyoruz...

İşimle özel hayatımın ayrı olması gerektiğini düşünüyorum. Benim gözümde yaşayan en iyi aktris Meryl Streep, onun özel hayatıyla ilgili bir şey gördünüz mü? Ama saklanmak gibi bir çabam da yok gerçekten. Kitap okuyan, sanatla, bahçesiyle ilgilenen, kendi dünyasında biriyim.

- Şu sıra hayatınızda nasıl bir dönemdesiniz?

Belki de en güzel dönemimdeyim, yaş aldıkça çok güzel oluyormuş hayat. Başka bir farkındalık, kabullenme, barışma, kendini sevme ve keşfetme geliyor. Hayat bitmeyen bir okul...

Hiç istemem eski yaşlarıma geri dönmek, şu andan çok memnunum. Sanırım biz kadınlar şarap gibiyiz, yıllandıkça güzelleşen...

‘Yeni deneyimlerin peşinden gitmeyi seviyorum’

- Yıllar geçse de hep aynısınız...Kendinize nasıl bakıyorsunuz?

Biraz genetik galiba... Şu yaşımda saçımda hiç beyaz tel yok. Yediğime ve içtiğime dikkat ediyorum. Vakit buldukça spor yapıyorum ama gym insanı değilim. Yoga, aletsiz kas güçlendirici egzersizler ve sahil yürüyüşleri yapıyorum.

- Cildiniz için neler yapıyorsunuz?

Akşam yatmadan muhakkak temizlerim ve kremlerimi ihmal etmem. Bir de ek olarak kolajen hapları alıyorum. Üç ay önce başladım. Güzellik takıntısı olan biri değilim, doğallığı seviyorum ama ufak dokunuşlara da varım.

- Seramik tutkunuzun olduğunu biliyoruz. Kişisel bir sergi açmayı düşünüyor musunuz?

Evet, uzun zamandır vakit buldukça kendimi Atelier 13’ün kollarına bırakıyorum. Çamurdan yeni bir obje, kase ya da heykel yaratmak mutlu ediyor. Atelier 13 ile geçtiğimiz ay karma bir sergi yaptık, kişisel sergi için daha çok çalışmak gerekiyor. Seramik işi çok uzun bir süreç, haftada bir kez gidebiliyorum. Uzun mesai harcamak lazım. Ama belki ileride neden olmasın? Yeni deneyimlerin peşinden gitmeyi seviyorum.