19.10.2018 - 15:26 | Son Güncellenme:
Soruları içtenlikle yanıtlayan İbrahim Büyükak ve Oğuzhan Koç, serinin ikinci filmi ve kendileri ile ilgili bilinmeyenleri anlattı.
"FİLM ÇEKMESİ, İZLEMESİ KADAR KEYİFLİ DEĞİL"
'Yol Arkadaşım' serisinin başarılı oyuncusu Oğuzhan Koç, "İlk film için 'Yol filmi yapmak hiç öyle kolay değilmiş arkadaş, başımıza neler geldi' demiştiniz. Hiçbir ders almamışsınız ki ikincisini çekmişsiniz" sorusuna şu cevabı verdi:
"Demek ki ders alamamışız ki birincisinin daha zorunu yazdık. 'Nasıl daha fazla zorlaştırabiliriz, daha sıcak bir yerde çekelim' falan dedik. İlk filmi çekerken en azından akşamları otele geldiğimizde yemek yerken biraz sohbet etme imkanımız oluyordu. Bunda o da olmadı, çünkü gücümüz kalmıyordu. Herkes sessizce odasına gidip çıt çıkarmadan uyuyor, sabah 4.20'de kalkıyordu"
İbrahim Büyükak ise "İlk filmin röportajlarında da hep bunu diyordum, hala da diyorum; yol filmlerini çok seviyorum, nerede bir yol filmi görsem hemen gidip izlerim. Kendim de öyle bir film yapmak istedim. Yolun kendi içinde bir ritmi vardır; 'bir normal adam, bir garip adam ikili bir film yapalım' dedim. Fakat çekmesi, izlemesi kadar keyifli değil. İlk film bütün çileye rağmen çok sevilince, ikimiz beraber sinemada çalışmaktan da keyif alınca aklıma bir hikaye geldi ve hemen Oğuzhan’la paylaştım. Hikayenin kendi içerisinde güçlü bir film oluşturup oluşturmayacağına dair inancımızı sorguladık. Sonra çok güzel bir film olacağına inandık ve projeye girdik. Bu sefer ilk filmin iki katı zorlukta bir filmdi" ifadelerini kullandık.
"BİR SAAT HİÇ KONUŞMADAN YEMEK YEDİĞİMİZ ANLAR VAR"
Oğuzhan Koç, "3 Adam’a gelen bütün sinema filmi konukları, 'Sette çok eğlendik, set şahaneydi' diyordu. Biz filme bir girdik İbrahim’e 'Hani herkes sette eğleniyordu, biz niye eğlenmiyoruz?' diyordum. Yani, sette eğlence diye bir şey yok, eğlenceli olan film. Yoksa onu çekmek çile. Son set günü 'Beni bir havaya atıp tutun, bir daha gelmem' dedim" şeklinde konuştu.
İbrahim Büyükak, "Sette bir saat hiç konuşmadan yemek yediğimiz anlar var. Bizim filmimizde aksiyon da çok var, onları yapmaya çalışmak büyük bir yorgunluk yaratıyor. Bir de hava 45 dereceydi ve rka planda güzel bir doğa olsun diye hep yazlık yerlerde çektik. Gerçekten zor bir süreçti. Oğuzhan bana sürekli, 'Unutmayalım bak bu yaşadıklarımızı' diyordu. Ve ilk filmde her sabah 4’te uyanıp yanıma gelip 'Bu benim son filmim haberin olsun' diyordu, ikinci filmde de aynılarını söyledi" sözleriyle, yaşadıkalrı zorlukları anlattı.
"ÜÇÜNCÜ FİLM NEDEN OLMASIN?"
Filmin senaristi de olan İbrahim Büyükak’ın, üçüncü film hakkındaki düşünceleri şöyle:
"İlk filmi seyircimiz çok sevip sahiplendi. Bu filmi ondan daha çok seveceklerine inanıyorum. Çünkü her anlamda üstüne daha çok şey koyduğumuzu düşünüyorum; komedi anlamında da, reji anlamında da, oyunculuk anlamında da. İlk filmin sevilen duygularını ve sevilen hissiyatını bozmadan üstüne yeni şeyler koyduğumuzu düşünüyoruz. Eğer seyircimiz aynı ilgiyi gösterirse, biz o ilgiye mazhar olursak, üçüncü film neden olmasın? Zaten Oğuzhan’la da, Bedran’la da çalışmak çok keyifli."
"SEYİRCİNİN NEYİ SEVİP NEYİ SEVMEDİĞİNİ ANLAMAK ÇOK ÖNEMLİ"
‘Birinci film bittikten ve filmi perdede gördükten sonra 'Bu filmin ikincisini yaparsak şunu şöyle yapalım' dediğiniz şeyler var mıydı?’ sorusuna Büyükak, "Tabii ki vardı. Kendimize 'Bunu böyle oynasak daha güzel olurdu, demek ki bu sahne farklı da yapılabilirmiş' diyorduk. Aslında bir rehberlik ediyor. Tecrübe parayla satın alınabilen bir şey değil. 'Küçük Esnaf’tan beri en çok Anadolu turnesine çıktığımızda seyirciyle beraber izlemelerde seyircinin nabzını anlamak, seyircinin neyi sevip neyi sevmediğini anlamak bizim için çok önemli donelerdi. O yüzden de onları çok önemsiyoruz" cevabını verdi.
"BUNDAN DAHA GÜZEL NE OLABİLİR?"
Programın doğru-yanlış bölümünde, "Selfie çekilirken düzgün çıkmış mıyım diye bakarım, çıkmamışsam düzgün olana kadar tekrarlarım" sorusu yöneltildi. İbrahim Büyükak; "Yanlış; her zaman 'daha ne olabilir ki, bundan daha güzel ne olacak ki?' derim" dedi. Oğuzhan Koç ise "Yanlış; bizim telefonumuzda gerçekten tek kendimizi çektiğimiz selfie yok. Kalabalıksak o anı ölümsüzleştirelim diye çekiyoruz. Arabada giderken 'vuuuvv' diye çektiğimiz resimler yok" ifadelerini kullandı.
"İKİMİZ DE RUH HASTASIYIZ"
Emre Saygı’nın "Tuvaletteyken maalesef sifonu çekmeyi unutmak, kapağı kaldırmayı unutmak gibi alışkanlıkarım vardır" sorusunu Oğuzhan Koç, "Yanlış; asla ve asla. O durumlarda ikimiz de ruh hastasıyız. Film setinde karavanda bir şeyin yeri değişse 'Aman ha o oradaydı, buraya koymayın, çöp yerdeydi çantayı yere koyma yerler silindi mi?' diye sorgularız" şeklinde cevapladı. Büyükak ise aynı soru için "Yanlış; titizlik konusunda ikimiz de birbirimizle yarışırız, ikimiz de ruh hastasıyız. 'Çok Güzel Hareketler' döneminde oda arkadaşıydık, turnelerde bizim odamız jilet gibiydi. Kızın odasına git, bizim odamız gibi olmazdı yani. Oğuz dışında bir arkadaşımla aynı odada kalabileceğimi düşünmüyorum" dedi.
"BİR ARADA OLMAK KOLAY DEĞİL"
Evlilik hakkında konuşan İbrahim Büyükak, "Evlililik kiminle yaptığınla çok alakalı bir şey; yani kiminle evil olduğunla. Çünkü evlilik öyle bir karar ki; bir insana 'sen benim hayatımda artık sabit olarak kal ve beraber hayata devam edelim, her şeyi birlikte paylaşalım; iyi günü de kötü günü de' diyorsunuz. Herhangi bir huyuyla alakalı; şuna kadar varım yani banyodan çıktığında banyoyu ıslak bırakıyor ve ben buna gıcık oluyoruma kadar, diş macununun ortasından sıkıyor ben buna gıcık oluyoruma kadar en ufacık bir tereddütün varsa yapılması zor. Gerçekten iyi bir huyunun olması lazım. Hem birbirini çok sevmek hem de çok iyi anlamak lazım. Bir arada olmak kolay bir şey değil" şeklinde konuştu.
"ÇÖPÜ GEÇ DÖKME KONUSUNA SİNİR OLUYOR"
"Eşin senin hakkında en çok hangi konuda dırdır ediyor?" sorusuna İbrahim Büyükak, "Çöpü geç çıkarıyorum. Çöp ağzına dolana kadar kullanıyorum, ona sinir oluyor. Oğuz da ben de düzenli insanlarız. Mesela kimse benim odama girip 'Bu ne böyle her yeri mahvetmişsin, banyoyu mahvetmişsin' gibi şeyler söyleyemez" cevabını verdi.