22.01.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:
"Ben senin, benim şiirimden esinlenme ihtimalini sevdim."Aslında anlatacağım konuyu en iyi bu özetliyordu ama çok uzun diye vazgeçtim.Olay şu: Geçen cuma Ayşe Özyılmazel, Günaydın'daki köşesinde BKM Mutfak'taki şiir gecesinde Yılmaz Erdoğan'ın okuduğu son şiirine yer verdi.Bu şiiri okuyan müzik yapımcısı Erol Köse, hop oturup hop kalktı. Çünkü onun bir yıl önce satın alıp bestelemesi için Kutsi'ye verdiği Ömer Besim Yaviç'in şiirinin adı da Canfeda'ydı...Yılmaz Erdoğan'ın şiiri ile Kutsi'nin üzerinde günlerce çalışıp bestelediği şiiri yan yana koyduğunuzda eserlerin tümü itibarı ile büyük bir benzerlik yok...Ancak şiirin lokomotifi sayılan nakarat birebir aynı: "Yola çıkasım var Canfeda, kendimden gidesim var."Erol Köse'den telefon gelinceye kadar konu hakkında hiçbir bilgim yoktu.Sonra Yılmaz Erdoğan aradı.Söylediği şu:"Ben bu şiiri 2005 yılında yazdım, 2006 yılında da Esmer'de (Popüler Kürt kültür dergisi) yayınlandı. Erol Köse'yle konuştuktan sonra antoloji.com'a girip Ömer Besim Yaviç'in şiirine baktım. Yaviç, şiiri 2007 yılında yazmış. O arkadaşın şiirinde kullandığı 'hüzünbaz' sözcüğü de kimin kimden esinlendiğinin kanıtı." Erdoğan'ın "Hüzünbaz"a vurgu yapmasının sebebi ise kendisine ait şiir kitaplarından birinin adının "Hüzünbaz Sevişmeler" olması.Özyılmazel'in köşesinde Erdoğan'ın söyledikleriyle çelişen, "Acaba 'Canfeda' nedir? Yılmaz Erdoğan'ın son yazdığı iki şiirden biridir. Daha önce hiç okunmamış, yayınlanmamıştır" cümlesi kafaları karıştırdı. Çünkü Erdoğan'ın "2006'da yayınlanan eski bir şiirim" dediği Canfeda, Özyılmazel'e göre "yeni" ve "ilk kez yayınlanıyor".Yılmaz Erdoğan gibi bir şiir ustasının bu nedenle üstünde oluşan kuşku bulutlarını dağıtacak tek bir şey var.O da "Canfeda" şiirinin yayınlanmış olduğu Esmer'i bulup Erol Köse'ye göndermek.Aksi halde bu iş uzayıp gidecek.Yılmaz Erdoğan'ın, o şiir için 2.000 YTL ödeyen Erol Köse'ye şöyle de bir jest yaptığını vurgulamadan geçemeyeceğim.Erdoğan, Köse'ye "Şiirim Kutsi'ye hediyem olsun" demiş. Yılmaz Erdoğan birçok insanın dilinde dolanan, "Ben senin, beni sevme ihtimalini sevdim" şiirinden yola çıkarak bu yazıya şöyle bir başlık düşünmüştüm: Tasarruf Mevduatı Sigorta Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyduğu medya gruplarına yönetici olarak atadığı Yusuf Adıgüzel, Orhan Seyfi Güner, Sinan Sakarya, Zafer Sendiç ve Önder Akıncı'nın ekip olarak hacca gidişlerinin sebebini daha yeni öğrendim.Daha doğrusu haberin büyüğünü atlamışım.TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, hac görevini yerine getirmek için kutsal topraklara gidince sadece Kral TV yöneticileri değil, TMSF'den bir hayli yönetici de başkanlarının izinden "Ver elini Suudi Arabistan" demiş.Allah kabul etsin. TMSF Başkanı da hacı olmuş RTÜK Başkanı Zahid Akman'ın "Beyaz Show"da Petek Dinçöz'le Can Tanrıyar'ın nikâhında şahitlik yapmasını NTV'deki "Haydi Gel Bizimle Ol"da ti'ye almış...Ar, Çiğdem Anad, Pınar Kür ve Aysun Kayacı ile hazırladıkları programda, "Biz de haftaya altın günü yapalım, Zahid Akman bize de gelsin" demiş.RTÜK Başkanı'nın bir şov programındaki nikâh şahitliğini mizah malzemesi yapan Müjde Ar, acaba ikinci baharını yaşadığı NTV'yi seyretmiyor mu?Şayet seyrediyor da, RTÜK Başkanı Zahid Akman'ın, "Neden" programında Seyfi Dursunoğlu ile "Huysuz Virjin"e ekran vizesi konusunda yaptığı pazarlığı görmezden geliyorsa pes...Müjde Ar gibi düşündüğünü söylemekten çekinmeyen birinden asıl bu konuyu masaya yatırmasını beklerdim. Asıl malzeme o pazarlıktaydı ama Müjde Ar bunu pas geçti. Müjde Ar beni yanılttı Önceki hafta Beyazıt Öztürk, Can Tanrıyar'la Petek Dinçöz'ün beraberliklerinin 9. yılına birkaç ay kala canlı yayında evlendirip eş sahibi yaptı ama işsiz bıraktı.Yıllardır hazırladığı magazin programları sayesinde Show TV ile adeta özdeşleşen Can Tanrıyar'ın evliliğini Kanal D ekranında yapması Show TV'nin patronu Mehmet Emin Karamehmet'i kızdırdı. Patronun isteği üzerine Show TV yönetimi, kanala "Uçankuş" ve "Pazar Keyfi" programlarını hazırlayan Can Tanrıyar'la yollarını ayırdı.Bu sürpriz gelişmenin Show TV'de program Petek Dinçöz'ü de etkileyip etkilemeyeceğini zaman gösterecek.Can Tanrıyar'ın yerinde olsam bu saatten sonra hiçbir TV kanalına program yapmam.Onun elindeki arşiv hiçbir TV kanalında yok. Bir gün bile beklemem 24 saat magazin yayını yapan bir televizyon kanalı kurarım. Uçankuş'un arşivini ve teknik ekipmanını gördükten sonra bunu Tanrıyar'a da söylemişim.Bir süre önce Flash TV ile yaptıkları çalışmanın bu yoldaki ilk adımları olduğunu söyledi. Tahminim o ki Türkiye'nin ilk magazin kanalının eli kulağında... aeyuboglu@milliyet.com.tr Can Tanrıyar, magazin kanalı kurabilir