‘Botoksla donmuş bir yüz istemeyiz’

Kate Winslet ve Helena Bonham Carter gibi ödüllü yıldızlar “Ben bir oyuncuyum, alnımdaki kırışıklığa ihtiyacım var” diyerek botoksa karşı çıkıyor.

‘Kırışıklarımla gurur duyuyorum’

“Titanik” filmiyle tanıdığımız, yıllardır birçok önemli yapımda rol alan İngiliz oyuncu Kate Winslet, Oscar, BAFTA, SAG, Emmy, Grammy ve Altın Küre gibi çok değerli ödüllerin sahibi. 47 yaşındaki, üç çocuk annesi Winslet’ın ödüllendirilmesinin nedeni tabii ki canlandırdığı karakterlere yüzde yüz başarılı performanslarla hayat vermesi. Sanatçının bir duyguyu, bir ifadeyi anlatmak için mimiklerini kullanması da sanatının bir parçası. Kate Winslet işte bu nedenle bir oyuncu olarak duyguları yansıtmasını sağlayan mimiklerini yok eden, yüzünü donduran ve kırışıklıkları yok ederken hareketsiz, dümdüz bir cilt getiren botoksa karşı çıkıyor. Oyuncu, “Botoks, ailemin beni yetiştirme tarzına ve doğal güzellik olarak kabul ettiğim her şeye aykırı. Asla pes etmeyeceğim, kırışıklarımla işime devam edeceğim. Çünkü ben bir aktrisim, yüzümün ifadesinin donmasını istemi-yorum. Bir rolü canlandırırken o kırışıklıklara ihtiyacım var. Onlarla gurur duyuyorum” dedi.

‘Yüz kaslarımı hareket ettirebiliyorum’

İki çocuk annesi, 57 yaşındaki İngiliz oyuncu Helena Bonham Carter, hem TV’de hem sinemada canlandırdığı rollerin hakkını tam anlamıyla verdiği için sarsılmaz bir kariyer edindi. Yönetmenlerin ve yapımcıların hiç estetik yaptırmamış oyuncuları tercih ettiğini belirten Helena Bonham Carter şunları söyledi: “Ne mutlu bana ki hâlâ yüz kaslarımı hareket ettirebiliyonum. Çünkü bunu hâlâ yapabilen çok kişi kalmadı! Günümüzde yüksek teknoloji ürünü kameralar, yüzünüzün doğal olup olmadığını gayet kolay yansıtıyorlar. En iyisi yüzünüzü rahat bırakmak. Judi Dench’e (88) bakın, yüzünün doğallığı onun en büyük serveti ve Dench oyunculuğu asla bırakmaz. Benim de istediğim bu. İki yol var; biri estetik yaptırıp tuhaf görünmek, diğeri hiçbir şey yaptırmayıp yaşını göstermek. Benim tercihim ikincisi. Yaşlı bir kadında güzellik vardır, çizgiler hayatın temsilidir, değişmek kötü değildir. Bir de insanlar yaş ile birlikte gelişir. Yaş ile birlikte daha akıllı, daha güçlü, daha kendimiz oluruz. Karakterimiz zenginleştiği için verecek daha çok şeyimiz olur. ‘Yaşlanma-yacaksın’ şeklindeki beyin yıkamadan vazgeçilmeli. İnsanlar, yaş alan kadınların gücünden korkuyor.”

‘Peçe takmaktan farklı değil’

Hollywood’un tartışmasız en büyük yıldızlarından, çok ödüllü, 73 yaşındaki oyuncu Meryl Streep, bugüne kadar hiç botoks yaptırmadığını, doğal bir şekilde yaşlanmayı seçtiğini söyledi. Meryl Streep botokstan uzak durmasının nedenlerini de şöyle açıkladı: “Botoks yaptırmış insanlarla karşılaştığımda, mimiklerin yansıtılamaması nedeniyle iletişimde bir kesinti oluyor. Botoks, bir oyuncu için yüzüne peçe takmaktan farklı değil. Bu nedenle de iyi bir işlem değil. Yaşlanmayı doğal bir süreç olarak kucaklamalıyız. Hayat değerlidir, birçok insanı kaybettiğinizde her günün bir hediye olduğunun da farkına varırsınız.”

‘Doğayla savaşmak istemiyorum’

48 yaşındaki ABD’li oyuncu Drew Barrymore, doğayla savaşmak istemediği için estetik ameliyat yaptırmayacağını belirtirken şunları söyledi: “Doğal bir şekilde yaşlanmaktan yanayım. İki kız çocuğu yetiştiriyorum ve gençlik pınarından içmenin arzu edildiği bir sektörde büyüdüm. Ama ben bu anlayışa hiç abone olmadım. Estetiğe bağımlı olmak istemiyorum. Tüm kadınların belirli bir şekilde görünmek için estetik işlemlerle kendilerine eziyet ettiklerini düşünüyorum. Yaşlanmak da hayatın bir parçası. Her yeni yaşımda kendimi çok daha insani ve güçlü hissediyorum. Bu his çok değerli.”

‘Bu kültür tam bir delililik’

Oscar, Emmy, BAFTA ödüllü 64 yaşındaki İngiliz oyuncu Emma Thompson, botoks yaptırma modasının normal olmadığını, bunun bir delilik olduğunu anlattı: “Yaşlanmak doğal bir süreç. İnsanlar neden kendilerine bunu yapıyorlar? Genç insanlara botoks yaptırmanın normal olduğunu düşündürtmek yanlış bir şey. Estetik cerrahi, bir tür kolektif psikoz. Bu işlemlerin gerçekten garip olduğunu düşünüyorum.”

‘Doğal güzelliği savunuyoruz’

Türkiye’de görüşlerini sorduğumuz oyuncular da botoks konusunda şunları söyledi…

Gülsim Ali İlhan: Her zaman doğallıktan yana oldum. Daha önce hiç botoks veya dolgu yaptırmamış biri olarak kesinlikle bu görüşe katılıyorum ve biz oyuncular için en doğrusunun da bu olduğunu düşünüyorum. Oynadığımız ilk projeyle son proje arasında, yaş farkı dışında başka bir fark olmaması gerekiyor.

Jessica May: Kate Winslet’in yorumuna katılıyorum; çünkü her mesleğin belli kuralları vardır ve başarılı olmak için bu kurallara uymak gerekiyor. Bazen küçük dokunuşlar yapılabilir ama her şeyin fazlası zarar. Meyve sebzenin bile organiğini aradığımız bu düzende doğal güzelliği savunmayan yoktur herhalde... Ben de doğal güzellikten yana olmaya çalışıyorum. Ona göre spor yapıp, ona göre beslenmeye çalışıyorum. Oyuncu olmayı seçen ve bu yolda yürümek isteyenlerin de buna dikkat etmesi gerekiyor. Bunun dışında oyuncu olmasına da gerek yok; bazen insanlar o kadar çok botoks yaptırıyor ki, kızıyor mu gülüyor mu anlamıyorsunuz.  

Ezgi Şenler: Kesinlikle katılıyorum. İşimiz gerçeklik ve doğallık. Herkesin suratı botokslu ve duygular seyirciye geçmiyor. Heykel gibi aynı suratlar gerçekliği kaybettiriyor diye düşünüyorum.

Aslı Turanlı: Kate Winslet bir tiyatrocu, bu şekilde düşünmesi çok normal. Ama günümüz dizi oyunculuğunda neden hep genç yüzleri tercih ettiklerini yönetmenlere sormak lazım. Bir oyuncunun yaşının görünmesi özellikle kadın ise yaş aldıkça daha yakışan bir şey. Donuk bir yüz, oyunculuğun alehine bir şey. Ama tabii teknoloji günümüzde çok gelişti ve şu an baby botoksu adlı yöntemi, çoğu Hollywood sanatçıları mimiklere dokunmadan çok az dozlarda kırışıklıklarına uygulatıyor.

Tuğçe Aral: Oyunculuğa başlamadan önce botoks yaptırıyordum. Artık yaptırmıyorum. Oyunculukta estetik ne kadar az olursa doğallık o kadar fazla. Gerçekten ben eskiden yüzüme yaptırdığım ufak tefek dolgulara bile pişmanım, onları da erittireceğim. Aynı şekilde modellikte de çok fazla estetik olmaması gerekiyor bence... Estetiğin fazlası pişmanlık ve zarar.