AKDENiZ ATEŞi

La Mancha da ondan aşağı kalmıyor. Konsept farklı tabii. Akdenizlilik burada da var ama coğrafi olarak farklı topraklar, denizlerdeyiz bu kez. Manzaraysa enfes

İstanbul’un havası bir tuhaf, malum. Şubatın ortasına geldik neredeyse, kış bitecek, hava şerbet gibi. İşte böyle bir akşamda uğradım Kuruçeşme’deki La Mancha’ya. Soul Group’un üç katlı devasa kompleksinin terasında yer alıyor. Bir alt katında mübadelede Yunanistan’dan Türkiye’ye göçenlerin tariflerinden, reçetelerinden bulup çıkardıkları lezzetleri servis ettikleri Kydonia, girişte de İncirli Şaraphanesi var. Kydonia’yı daha önce denedim, yazdım... Çok beğenmiştim. La Mancha’ya da yüksek beklentiyle gittim, hayal kırıklığına uğramadım.

Tapas cenneti
Şöyle bir tarif yapmışlar internet sitelerinde: “İtalyan aşkı, İspanyol ateşi ve Fas güneşiyle yoğrulmuş tapas sunulan, özel yöresel mezeleriyle La Mancha, sizi Akdeniz güneşiyle ısıttığı, kıpır kıpır Boğaz manzaralı ortamında ağırlıyor.”
Güneşi görmeye daha var ama Akdeniz ateşini hissetmeniz mümkün.
Tapas, bizim mezelerin İspanyol versiyonu. Çok çeşidi var burada. Hepsinden tatmamız mümkün değil ama çok tercih edilen bir siyah tepsileri var, black plate/kara tabak dedikleri. Izgara sebze, burrata ve fırında zeytin, fegatini, kroket, İspanyol patates, sarımsaklı karides ve Sevilla usulü tavuk şişten oluşuyor. Keyfine vara vara, azar azar tadıyorum. Lezzetli ve doyurucu. Koca bir tabak tapas’ı bünyeye indirdikten sonra başka bir şeye pek yer kalmıyor ama yine de gözüm paella’da. İspanyollar’ın milli yemeği sayılan bu meşhur pilavı bir başka sefere bırakıyorum. Çünkü hem hazırlaması bir parça vakit alıyor hem de midede o kadar yer yok. Onun yerine mekânın en çok rağbet gören tabağından deniyoruz: Cacio e Peppe... El yapımı makarna, parmesan peyniri tekerinde -yani peynirin içinde- çevrilerek hazırlanıyor bu tabak. Sunumu son derece şık, göz alıcı. Benim gibi soğutmayın ama yoksa lezzetini alamazsınız.
Ana yemek olarak da kırmızı şarap sosunda kısık ateşte pişirdikleri dana kaburgadan tadıyorum. Et çok iyi pişmiş, kemikten kolayca ayrılıyor, hafif yağlı, lezzetli.

Yazın kimse tutamaz
Tatlı olarak tercihimiz -sevgili Sinem Bıyık sağ olsun- orman meyveli sosla servis ettikleri espresso ve çikolatalı tart oluyor. Ben bir çatal alıyorum, güzel ama bana göre değil, Sinem Hanım’sa bayılıyor!
La Mancha, İstanbul’da bu çeşitlilikte farklı disiplinleri, mutfakları barındıran tek mekân herhalde. İtalyan, İspanyol ve Fas esintileri sarmış gösterişten uzak ama ince ayrıntılarla bezenmiş lokantayı. Servisinden dekorasyonuna, mutfağından ambiyansına şık bir yer La Mancha. Bunu gözünüze sokmadan yapmayı da becermişler. Belki de en büyük artıları bu ama Boğaziçi Köprüsü’nü gören açık hava barlarından sonra tabii. Manzara doyumsuz... Sadece bunun için bile La Mancha’ya gidilir. Baharda-yazda burayı kimse tutamaz, benden söylemesi.

MİNİMAL AMA ZENGİN

La Mancha’nın minimal ama kendi içinde zengin bir mönüsü var. İki çeşit çorba, birkaç çeşit salatanın yanında tapaslar baş köşede. Fiyatlar,
8 TL’den başlıyor. İki kişiyi doyurabilecek ‘siyah tabak’ın ederi 62 TL. Paella’nın fiyatı 49 TL. El yapımı makarnaların fiyatları, 19-31 TL bandında. Ana yemeklerin fiyatları, 39-59 TL arasında. Fas usulü kuzu güveç 45, dana kaburga 59 TL. Tatlılarsa 15-17 TL.
Adres: Muallim Naci Cad.
No: 107, Kuruçeşme
Tel: 0 212 257 11 44
www.lamancha.com.tr