CaddeAdananın ağlayan ve gülen yüzü...

Adananın ağlayan ve gülen yüzü...

14.10.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Adananın ağlayan ve gülen yüzü...

Efendim, iki hafta önce perşembe THYnin tam bir saat rötar yapan 19.15 uçağı ile Adanaya gittim. Beni alandan Doğan Haber Ajansında (DHA) ulaşımda çalışan dünya şekeri Sam adlı bir delikanlı karşıladı. Doğma, büyüme halis Adanalı. Yolculuk boyunca sohbet ettik. Bu kez HiltonSAda kaldım. Muhteşem bir otel. Ama Adananın ilk beş yıldızlı oteli Seyhanı, buranın patronu Ataman Fedai ve dünya güzeli kızı Sevili unutamam tabii. Adana, Sanayi Fuarının açılışı nedeniyle oldukça hareketliydi. Gizem Özdilli, Ebru Destan, Asuman Krause, Nefise Karatay ve açılış gecesi şarkı söyleyecek olan Ebru Gündeş Adanadaydı. Hiltonun lobisinde beni DHA Adana Büro Şefi Orhan Ağbi (Apaydın) karşıladı. Kendisine "Orhan Ağbi ne zaman gelsem Adana sokaklarında, caddelerinde hiç öyle yaşlı insanlar görmüyorum. Hep evlere mi tıkılıyorlar?" dedim. Orhan Ağbi hafif tebessüm ederek "Valla Şenaycığım Adanada öyle 80-100 yaşında insan bulamazsın. Buranın havası çok sıcak, nem fazla, o nedenle Adanalılar pek fazla yaşamıyor" dedi. Seyhan Nehrinin kenarında Yüreğirde yer alan HiltonSA Oteli gerçekten muhteşem. Personel kusursuz. Yeri gelmişken Kat Hizmetler Müdürü Yılmaz Güzel başta olmak üzere, mutfak şefi Sedat Buğday, restaurant şefi Selahattin Atar ve garson Duygu Uluara teşekkürler. Adanada Birlik ve Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durakla, Adana halkıyla, çeşitli kadın kuruluşları başkanlarıyla bir araya geldim. Aytaç Durak Adanaya civar il ve ilçelerden gelen vasıfsız işçilerden yakınıyor. Namus cinayetlerinin ve şiddetin en çok olduğu Adanada kadınlar, Sığınma Evi ve becerilerini satıp, evin geçimine yardım edebilecekleri yeni pazarlar istiyor. Bunlar Adananın acı yüzü. Ama bir de gülen yüzü var Adananın tabii. Gururlandıkları kebapları, şalgam suları... Yetiştirdikleri dünyanın tanıdığı Yaşar Kemal, rahmetli Yılmaz Güney, Ferdi Tayfur, Haluk Levent, Yaşar, Ayşe Hatun Önal, Yeliz Yeşilmen gibi starları... Kısacası üç gece dört gün gördüm, yaşadım ve yazdım. Buyrun... Adana halkı ile bütünleşmiş iki isim yaşıyor Adanada, Allah geçinden versin. Biri Halil Genç, diğeri de Helal Adanalı Celal lakabını bütün Türkiyeye tanıtan Celal Serin. Halil Gençi tanıdığımda 1988 yılıydı.. Hiç değişmemiş. Neredeyse 7den 70e tüm Adanalılar tanıyor onu. Mekanlarında sünnet olan gençler, evlenip çoluk çocuğa karışmışlar. 1970 yılında Altın Koza Taverna, 1974de Dörtyolda Grand ve 1980li yıllarda Halil Genç Tesisleri. Adana halkı şöhretleri onun sayesinde tanıdı. İlk yıllarda kendisi de saz çalar türkü söylermiş. Nigar Uluererle başlamış gazino macerası, ardından Eyüp Uyanıkoğlu, Yaşar Özel, Ziya Taşkent ve sonraları Zerin Özer, Uğur Böcekleri, Hülya Avşar, oryantal ve solist haliyle Sibel Can, İbrahim Tatlıses, Seda Sayan, Gülben Ergen, Fatma Girik, Serpil Çakmaklı, gazinosunda vurulan Bülent Ersoy. Kısacası Genç Tesislerinde 1999 yılına kadar çıkmayan star kalmamış. Adananın Maksimi gibiymiş Genç Tesisleri. Halil Genç şimdilerde çok dertli. "Gazinoculuk da tıpkı pavyonculuk gibi öldü. Televizyonlar artistleri doyuruyor. Dizi, film, reklam oyunculuğu şimdi bir de yok Pop star, Türk star jüri üyeliği çıktı. Onlar yüzünden 1999da hastanelik oldum. Çoğu nankör. Seyhan Otelinin sahibi Ataman Fedai elimden tuttu sağolsun da toparladım" diyor. Ama Tatlısesi yere göğe koyamıyor. Üstelik bir keresinde Tatlıses yüzünden hastanelik olmuş. "1995 yılıydı. İbrahim Ağa, Genç Tesislerinde iki gece sahne alacaktı. İlanlar verdik. İki geceyi bilet satıp doldurduk. Tam prova günü bir telefon, o zamanlar Tatlısesin menejeri Mehmet Güçlü, "Ağa kusura bakma. İbrahim Beyin kalbi sıkıştı, Amerikan Hastahanesinde yoğun bakımda gelemeyecek" dedi. Ben gözlerimi hastanede açmışım. Baktım başımda bir fono-telgraf Tatlısesden. "Ağa bırak beni, sana çok üzüldüm" yazıyor. A bir baktım benim yazıhaneden çekilmiş. Anladım tabii bizim öküzler İbrahim Ağanın gazıyla yapmışlar beni kızdırmak için. Ama o ara ne çektiğimi bir Allah bir de ben bilirim" diyor. Adananın simgeleri Adanalıların Celal Ağbisi. Ona Adananın Canlı Kütüğü diyorlar. Kolejlerde okumuş, iktisadı bitirmiş. Adananın hayli zengin bir ailesinin oğluymuş. Gazetecilik yapmış. Hani kadınlar için söylenen "cami yıkılmış, mihrap yerinde" lafı Celal Ağbi için de söylenir. Türkiyenin dört bir yanına yayılan, "Helal Adanalı Celal" sözcüklerinin muhatabı Celal Serinden sözediyorum. Şu an 75 yaşında ama zıpkın gibi. Torun, torba sahibi fakat eskiden çok can yakmış. 1970li yıllarda Adana Demirsporun şampiyonluğunda yöneticiymış. Elinde büyüttüğü Fatih Terimin futbol hayatında da önemli rol oynamış. Hatta 1978 yılında Mustafa Pekinin başkan olduğu dönemde Terimin Galatasaraya 1 milyon liraya satılışında da aracı olmuş. Demokrat, Adalet ve Doğru Yol Partilerinin Adana yönetiminde aktif görevler almış. 1970li yıllarda gece yaşamının en hızlı delikanlısıymış. Çok yakışıklı ve şıkmış. Gönül Yazar, Muazzez Abacı, rahmetli Sevim Tuna ile arkadaşlık yapmış. 1970 yılında Türkan Şoray ve Kadir İnanır Yeşilçamlı emekli sanatçılara para toparlarken ondan yardım istemişler. O günün parasıyla 400 bin lira ile rekor kırmış. Başta Süleyman Demirel olmak üzere devrin tüm siyasetçileriyle yakın dost olan Celal Serin, Adana Demirsporun bir gecesinde çok şık giyinip kürsüye gelmiş ve hoş ama çok ateşli bir konuşma yapmış. O sırada kalabalıktan biri "Helal Adanalı Celal sana bu yakışır" demiş. Bu lakap bütün Türkiyenin diline düşmüş. Halil Genç gibi Celal Serin de Adanada eski eğlence yaşamının olmamasından yakınıyor. Eskiden yazlık bahçeli pavyonlar varmış. Buralarda konsomatris kızlarla tango, vals, çaça yapılırmış. Serin "Ama şimdi nerde" diyor içini çekerek. Türkiyenin dilindeki Helal Adanalı Celal ilk kez POSTAda Adananın en az kebapları, şalgamı ve halkalı tatlısı kadar meşhur Çerçi Yusuf. Şifalı bitkilerin Adanadaki tek adresi. 5 Ocak Meydanında, Saydam Caddesinin 200 metrelik bölümünde Öz, Hakiki, Aktar gibi eklemeleriyle yer alan Çerçi Yusuflar doğanın eczanesinden yararlanmak isteyenlerin yeri. Burada şifalı bitkiler kokuları bir birine karışmasın diye kavanozlarda ve özel poşetlerde korunuyor. Ihlamur, adaçayı, papatya, yayla çayı, tarçın, kuşburnu gibi şifalı bitkilerin nelere iyi geldiği etiketlerde yazıyor. sdudek@simge.com.tr Çerçi Yusufun şifalı bitkileri her derde deva