Beşiktaş Beşiktaş sıcak, Bilic sempatik

Beşiktaş sıcak, Bilic sempatik

08.10.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Bilic’in, Ersan Gülüm’ün Sercan’a yaptığı harekete “kırmızı kart” demesini çok takdir ettim. Bilic bir şey mi kaybetti? Beşiktaş’a bir şey mi oldu? Olcay, Veli, Serdar, Oğuzhan, kim varsa saha içinde, etliye sütlüye karıştıklarını, rakibe küfür ettiklerini, hakeme el kol hareketi çektiklerini görüyor musunuz? Onun için herkes, kendi tuttuğu takım şampiyon olmayacaksa Beşiktaş olsun istiyor.

Beşiktaş sıcak, Bilic sempatik

BİLAL MEŞE sordu DUAYEN cevapladı
ŞANSAL BÜYÜKA ile DOBRA DOBRA

Haberin Devamı

Ligin ilk beş haftası geride kaldı. Büyüklerin döküldüğü bu süreç içerisinde sadece futbol oynamaya çalışan, hem ligde hem de Avrupa’da varolma savaşında kendini hissettiren bir Beşiktaş vardı. Sakatların, Atatürk Olimpiyat Stadı’nın dezavantajlarının bile üstesinden gelmeyi başaran Kartal, liderlik koltuğuna oturmayı başardı.

Ustamız Şansal Büyüka’nın Beşiktaş’a bakışı nedir onu görelim.

Ligde beş haftayı geride bırakan Beşiktaş, iç sahada galibiyet serisi yakalayamıyor ama deplasmanda üst üste üç galibiyeti var. İlginç bir istatistik... Olimpiyat’tan kurtulurlarsa başarı artar mı?
- Beş haftalık Beşiktaş sonuçları elbette ilginç... Deplasmanda üç maçta 1-0’la üç galibiyet, dokuz tam puan, içeride iki 1-1 ile 4 kayıp puan... Ligde ben hep şunu gördüm, deplasmanda kim daha fazla puan toplarsa, o şampiyon olur. Veriler böyle... Beşiktaş beşinci hafta sonunda bunu başardı. Olimpiyat’ı terk ettiği gün, içerde de galibiyetlerin geleceğinden kimsenin kuşkusu olmasın.

Haberin Devamı

Bilic, Balıkesir maçından sonra Ersan Gülüm’ün Sercan’a yaptığı hareket için ‘kırmızı kart’ dedi. Böylesine cesur ve dürüstçe açıklamaları nasıl yorumluyorsunuz?
- Bilic’in, Ersan Gülüm’ün Sercan’a yaptığı harekete “kırmızı kart” demesini çok takdir ettim. Bunu dedi de ne oldu? Bilic birşey mi kaybetti? Beşiktaş’a bir şey mi oldu? Bilic bunu söyleyerek samimiyetini ortaya koydu, sempati topladı. Zaten Beşiktaş sıcak, Biliç sempatik... Beşiktaş’ın oyuncularına bakın... Olcay, Veli, Serdar, Oğuzhan, kim varsa, saha içinde etliye sütlüye karıştıklarını, rakibe küfür ettiklerini, hakeme el kol hareketi çektiklerini görüyor musunuz? Onun için Beşiktaş herkese iyi geliyor. Herkes, kendi tuttuğu takım şampiyon olmayacaksa Beşiktaş olsun istiyor. Sanki bu ülkede herkesin ikinci takımı Beşiktaş... Fenerbahçe maçında Bekir kırmızı görüyor ki, doğru bir karar olduğunu herkes söylüyor, maç sonu İsmail Hoca “Saçma bir kırmızı” diyor. Yapmayın , Bilic’ten örnek alın. Bugüne kadar samimiyetten ve dürüstlükten kimse bir şey kaybetmedi.

Haberin Devamı

Sosa-Oğuzhan ilk kez Balıkesir maçında yan yana oynadı. 100. Yıl’da da, Sergen ile Tümer yan yana oynamıştı ve o sene şampiyonluk geldi. Böyle devam mı?
- Beşiktaş’ın zengin bir kadrosu var. Bilic de buna güveniyor. Bugün Sosa-Oğuzhan, iki kreatif oyuncu bir arada oynar, yarın Veli, Necip, Olcay aynı orta alanda iş yapar. Kim oynarsa oynasın, Beşiktaş takım oyunu oynuyor . Önemli olan da bu.

Yıllar sonra Beşiktaş’tan yedi futbolcu milli takıma çağırıldı. Kulübün transfer politikasını tamamen yerli oyuncular üzerine kurmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Beşiktaş’tan yedi oyuncunun milli takıma çağırılması, zaten yerli transferindeki isabeti ortaya koyuyor. Veli, Avusturya Milli Takımı’nda ama, Beşiktaş’a gelene kadar Veli’den, Olcay’dan kimin haberi vardı? Oğuzhan, İngiltere’de iken biliniyordu da, niye kimse almadı? Tolga’yı transfer edip, yabancı kaleci kontenjanını başka mevkiye kullanmak bir yöneticilik başarısı değil mi? Her fırsatta söylüyorum, Başkan Fikret Orman’ı beğeniyor ve destekliyorum. Türk futbolunun, Türk sporunun örnek bir- iki başkanından biri . Üçüncüsü var mı derseniz, bana göre yok.

Haberin Devamı

Diego aynı Diego

Diego geçen sene nasıldı, bundan çok mu farklıydı? Hayır. Zatan Atletico Madrid’de çoğu maçı kulübede geçirdi ve genelde ikinci yarılarda oyuna girdi. Bana Werder Bremen’deki Diego’yu söylersen, o Diego dağlar deviriyordu.

Fenerbahçe, Torku Konyaspor karşısında galip gelmesine rağmen zorlandı. Ama Bekir’in faulü ve ardından gördüğü kırmızı kart maçın önüne geçti.

Sizce Bekir’in pozisyonu için kırmızı ağır mı?
- Fenerbahçe’de Bekir’in gördüğü kırmızı kartın normal olduğunu düşünüyorum. Bekir, saha içinde kötü niyetli bir oyuncu değil. Ama zamanlama hatası yapmış olabilir. O ayağın enseye yakın yerde ne işi var? Ama bizim üç büyükler, genelde koruma altında oldukları için bu kartlara çok sert tepki gösteriyorlar. Volkan takımın kaptanı, gazetelerin haberine göre “Beni de at” diye hakemin yanına geliyor. Yapmayın, kabul ediyorum sinir hali, gerginlik ama bu kalibredeki, bu kalitedeki oyuncuların daha sakin, daha akıllı olması lazım. Fenerbahçe bir anlık öfke için ikinci, üçüncü kırmızıyı görse ne olacak?

Haberin Devamı

11 kişilik Fenerbahçe mi yoksa 10 kişilik Fenerbahçe mi daha iyiydi?
- Fenerbahçe 11’e 11 oynarken hiç beğenmedim. Futbolu unutmuş gibiydi. İkinci yarı mücadele ederken, o mücadeleye büyük bir hayranlık ve saygı duydum. Savaşırsan kazanırsın. Futbolun temel kuralı bu... Fenerbahçe ikinci yarıda savaştı. Gökhan Gönül‘e, Mehmet Topal’a gözlerim inanamadı. Olağanüstü mücadele ettiler. Ama futbol olarak Fenerbahçe halen geçen yılın çok gerisinde...

İsmail Kartal’ın Konya maçındaki oyuna müdahelelerini nasıl buldunuz?
- İsmail Hoca ‘nın Konya maçındaki hamlelerini çok beğendim. Bir eksikle öne geçtikten sonra Selçuk’u oyuna sokması, defansif önlemler alması kadar doğal ne olabilir ki... Takımına son derece hakim bir teknik direktör görüntüsü verdi.

Diego hâlâ bekleneni veremedi. Problem Diego’da mı yoksa sistemde mi?
- Sevgili Bilal, “Diego bekleneni veremedi” diyorsun. Diego geçen sene nasıldı, bundan çok mu farklıydı? Hayır değil. Diego geçen yıl neyse, bu yıl da o... Zaten Atletico Madrid’de çoğu maçı kulübede geçirdi ve genelde ikinci yarılarda oyuna girdi. Bana Werder Bremen’deki Diego’yu söylersen, o Diego dağlar deviriyordu. Burada şimdilik adam bile geçemiyor. Büyük futbolcu ama bu hali benim için süpriz değil... Sistemde problem yok, problem Diego‘da...

Derbi öncesi Bekir cezalı, Emre ve Volkan sakat. Fenerbahçe’nin Arena’da şansı ne?
- Derbiye daha çok var. O oynamış, bu oynamamış hiç fark etmez. İki takım için de fark etmez. Aslantepe’de Galatasaray’ın ne kadar şansı varsa, Fenerbahçe’nin de o kadar var.

Abartının zirvesi!

Galatasaray’ın çok eleştirilen bir Arsenal maçı vardı, sonrasında ligdeki Kayseri Erciyesspor kazancı... Arsenal maçı sonrası alınan galibiyeti nasıl yorumlayacaksınız?
- Galatasaray’ın Arsenal yenilgisi sonrası aldığı galibiyeti soruyorsun; görüşümü söyleyeyim. Çok kötü bir Erciyes önünde, kötüye yakın bir Galatasaray. Öyle şeyler okuyorum ki, abartının zirvesi var. Ne oluyoruz kardeşim, altı üstü koca Galatasaray , mütevazı Erciyes’i yendi. Bundan daha normal ne olabilir? Galatasaray’da o kadar karamsar bir tablo var ki , Erciyes galibiyeti bile büyük olay oluyor.

Prandelli, Sivas ve Arsenal maçlarındaki sistemden vazgeçti. Doğruyu gördü mü?
- Prandelli ‘nin üçlü sistemi yanlıştı. Sivas yedi-sekiz pozisyon yakaladı atamadı, Arsenal aynı savunma anlayışına dört attı, bir o kadar da kaçırdı. Prandelli üçlü sistemden vazgeçmese, Galatasaray Prandelli’den vazgeçecekti.

Selçuk’un Londra’ya götürülüp yorgun olduğu için kadroya alınmaması çok speküle edildi. Bu olayla ilgili yorumunuz nedir?
- Prandelli ‘nin Arsenal maçında Seçuk’u “dinlendirmek” gerekçesiyle kadroya almamasına anlam veremedim. Avrupalı hocalar kim oynasa fark etmez diye düşünüyor. Oysa bizde kazın ayağı öyle değil. Selçuk isterse dökülsün, sahadaki gölgesi gene oynar.

Alp Yalman’dan sonra Duygun Yarsuvat aday oldu? Nasıl bir seçim olacak?
- Galatasaray’da kongreyi soruyorsun. İç dinamikleri çok iyi bilmiyorum. Ama şunu duyuyorum: Alp Yalman, 2016’daki genel kurula kadar görevde kalmak istiyor . Duygun Yarsuvat, altı aylığına gelip, delegasyona süre tanıyarak, sağlam bir ekip kurulmasına yardımcı olup görevi bırakmak istiyor. Sanıyorum bu altı aylık süre, Galatasaraylı delegelerin işine geliyor, hoşuna gidiyor.

Olmayacak işe amin demek!

Trabzonspor büyük hedeflerle girdiği ligde galibiyet alamayan iki takımdan biri. Gelinen noktanın tek sorumlusu Halilhodzic mi sizce?
- Halilhodzic, futbolcuların iyi çalışmamasından, maçların videosunu bile izlemek istememelerinden şikayetçi... Aynı şikayet Prandelli’de de var. Bu iki hocanın birbiri ile konuştuğunu sanmıyorum. Ama bizim kulüplerde düzen böyle... İşine gelirse. Futbolcuları gönderemeyeceğine göre, Hoca’yı göndereceksin. Kabul, hocalar hatalı da, esas aktörlerin, yani futbolcuların hiç mi suçu yok? Hocaların ağzından çok net duymaya başladık, Türkiye’de çoğu kulübümüz , “futbolcuya dayalı düzene” doğru hızla gidiyor. Hoca, futbolcunun kucağına oturursa geçmiş olsun. Sonuç; Halilhodzic ne kadar suçluysa, futbolcular da o kadar suçlu...

Şu an yaşananlara en çok başkan İbrahim Hacıosmanoğlu’nun üzüldüğü kesin. Eğer ortaya bir fatura konacak ise başkanın bunun ne kadarını ödemesi gerek?
- Genelde faturaları hocalar öder, sonra başkan... Ben daha bugüne kadar futbolcunun fatura ödediğini hiç görmedim. Başkan’ın üzülmesi neye yarar? O üzüntüyü önce futbolcu hissedecek, sorumluluk varsa ki var, önce bunu futbolcu yaşayacak. Bizde araba devrilir, herkesin kafası gözü patlar, futbolcu elini kolunu sallayarak arabadan dışarı çıkar.

Öyleyse teknik direktör değişikliği başarısızlığa çözüm olabilir mi?
- Teknik direktör değişikliğinin doğru olacağını düşünmem. Hocaya göre transfer yapacaksın, yeni hoca gelecek “Bu benim takımım değil” diyecek, geçmiş olsun . Gitti milyonlarca euro, gitti hayaller. Kuracaksın yeni bir takım. Tabii paran varsa, transfer için zaman uygunsa... Olmayacak işe amin demek gibi birşey bu.

Sıkıntı Çek’eriz

Lige değinip de Milli Takım’ı pas geçmek olmaz.

İzlanda yenilgisi Fatih Terim’in gruptaki tüm hesaplarını alt-üst etti. Şimdi Terim’in önünde Çek ve ardından da Letonya maçı var. Ne var ki, ligde Beşiktaş dışındaki diğer büyüklerde yer alan oyuncuların form durumları da ortada. Bu tabloda Milli Takım ne yapar?
- Bilal, acı ama gerçek olan şu var; Letonya dahil, hiçbir ulusal takım önünde favori olamayız. İzlanda maçında “favoriyiz” deyip kendimizi kandırdığımız gibi... Neden favori olamayız; lige geç başladık, takımlar form tutamadı. Hızlı oynamıyoruz, çabuk değiliz, baskı kuramıyoruz, savunma yapamıyoruz, tribünlerde kulüpçülük yapmaktan birlik sağlayamıyoruz. Bir de bunca sakat... Dilerim Çek Cumhuriyeti önünde sakata gelmeyiz. Tek umudum, Fatih Hoca ‘nın çoğu sıkıntılı dönemde olduğu gibi birkaç sihirli dokunuş yapabilmesi. Sıkıntı Çek’eriz, bu kesin...

Terim, İzlanda maçı kadrosuna almadığı kaleci Volkan Demirel’i yeniden aday kadroya çağırdı. Gerçi sakatlığından dolayı çıktı ama sonuçta davetini yaptı. Siz, bu fotoğrafa nasıl bakıyorsunuz?
- Hoca’nın İzlanda kadrosuna katmadığı Volkan’ı, Çek Cumhuriyeti maçının kadrosuna çağırması kadar doğal ne olabilir ki... Şimdi diyorlar ki, “Volkan sakat değil, Hoca’ya tavır yapıyor .” Adam bir gün yorgan döşek yattı. Sakatlığını milli takım doktorları da kontrol ediyor. Her sakatım diyene, “Tavır yapıyor” iddiasında bulunamayız. Ama gurbetçi millilerin tamamına yakınının sakat raporu göndermesi, son derece ilginç ve büyük bir tesadüf. Hatta düşündürücü...

Yazarlar