ArkeolojiYeniden doğuşun görkemli izleri

Yeniden doğuşun görkemli izleri

22.08.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:

Erken Osmanlı Dönemi’ne ait Yeşil Külliye çinileri ardılı olduğu Selçuklu örneklerinden sıyrılıp yeni bir sanat ekolünün başlangıcına işaret ederken, yıkılmanın eşiğinden dönen Osmanlı’nın yeniden doğuşunu da simgeliyor.

Yeniden doğuşun görkemli izleri

İklim Demir x demir.iklim@gmail.com - Selçuklu İmparatorluğu, 13. yüzyılın sonlarına doğru dağılırken ardında yalnızca birlikten yoksun Anadolu topraklarını değil kültürel dağarcığını da bıraktı. Bölgesel beylerin coğrafyada güç odağı haline geldiği bu süreçte Osmanlı Beyliği 27 yıl boyunca Osman Bey önderliğinde statükosunu güçlendirmeyi başardı. Bursa’nın 1326 yılında, Orhan Bey Dönemi’nde fethedilmesiyle, kentin Osmanlı kimliği kazanacağı süreç de başlamış oldu. İmparatorluk öncesi Osmanlı nüvesini temsil eden bir simgeye dönüşen Bursa başkent ilan edildi. Vakıflar Dergisi’nin Bursa özel sayısında, Bursa’nın Osmanlı parasının basıldığı ilk kent olma özelliği vurgulanır. Bu bağlamda değerlendirildiğinde Bursa, Osmanlı devlet kimliğinin yaratıldığı bir kent olarak karşımıza çıkar. Önceleri Roma, Bizans ve kısa bir süre Selçuklu hâkimiyetinde oluşu her ne kadar Bursa’yı imar ettiyse de Osmanlı hâkimiyetindeki önemine ulaştıramamıştı. Çelebi lakabı ile anılan I. Mehmed, 1402 yılında babası Yıldırım Bayezid ve Timur arasında geçen Ankara Savaşı sonucunda istila edilmiş Anadolu topraklarında, kısmen birliği sağlayabilmiş bir padişah olarak tarihe geçmiştir. Timur’un istilasının ardından Osmanlı devlet düzeninin kardeş kavgası ile sallanmış olması, devleti yıkılmanın eşiğine getirmişti. Otorite boşluğu ile bölgesel güçlerin tekrar ortaya çıktığı bu dönem, tarihe “Fetret Devri” olarak geçti. Halil İnalcık’ın aktardığına göre; beyliklerin Bursa’yı ele geçiren şehzadeyi destekleme kararı, kentin siyasi önemini ortaya koymaktadır. Kentin kazandığı siyasi kimlik, burada Osmanlı Devleti’nin sanat anlayışı ile ilgili erken sayılabilecek örnekleri de beraberinde getirdi. Timur istilası ile tahrip olan kentin imarına Çelebi Mehmed’in hâkimiyeti ile tekrar başlandı. Bu imar hareketi dini ve sosyal yapıların inşası ile genişlerken, Çelebi Mehmed’e Osmanlı Devleti’nin ikinci kurucusu ve sanat koruyucusu unvanlarını kazandırdı.

Haberin Devamı

Tebriz’den gelen ustalar

Erken Osmanlı Devri’nin çini üslubunu yansıtan en iyi örnekler, Yeşil Külliye içerisinde yer alan Yeşil Cami ve Yeşil Türbe’dir. İnşasında pek çok ustanın çalıştığı bilinen bu yapının çinileri tek bir ustanın elinden çıkma değildir. Timur istilası sonrası Anadolulu pek çok zanaatkârın Tebriz’e götürüldüğü biliniyor. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nde, Timur’un vefatından sonra pek çoğunun Anadolu’ya geri döndüğü ve bir kısım sanatçının da Yeşil Külliye yapılarının çini işlerinde çalıştığı aktarılıyor. Yeşil Cami ve Türbe’nin çinileri üslup ve teknik bakımından Timurlu örnekleri ile benzerlik gösterse de, Semerkant yapılarının çinilerinin teknik olarak kalitesiz ve pek çoğunun sırlarının kalkmış olduğu görülür. Tebriz’den gelen ustaların Selçuklu çini mirasından da faydalanarak yeni bir üslup kaygısı içerisinde 6 oldukları anlaşılıyor. Bu sayede Yeşil Külliye çinileri, ardıllarına örnek olacak ve Erken Osmanlı Devri sanat anlayışının karakterini oluşturmayı başaracaktı.

Haberin Devamı

Yeniden doğuşun görkemli izleri

Başlangıç noktası

Selçuk Mülayim, Osmanlı mimarisinde çinili uygulamaların, cami gibi çeşitli sosyoekonomik kesimlerden Müslümanların uğradığı mekânlarda bir prestij göstergesi olarak tercih edildiğini aktarıyor. Bu açıdan bakıldığında Yeşil Türbe ve Yeşil Cami’nin etkileyici çinileri oldukça manidardır. Fetret Devri’nin sonunda Osmanlı Devleti’nin yeniden doğuşunu simgeleyen bir ihtişamla yapılmıştır. Oktay Aslanapa, Yeşil Külliye çinilerinin Osmanlı çini sanatı üslubunun başlangıcı olduğunu ifade ediyor. Yeşil Türbe, Türk türbeleri arasında çini süslemelerinin şaşaasıyla diğerlerinden ayrılıyor. Bu çinileri Selçuklu örneklerinden ayıran en önemli unsur ise üslubunun tamamen yeni olması. Yeşil Cami’nin güneyine inşa edilen Yeşil Türbe, camiye göre daha yüksek bir noktada yer alır ve bir camiden yükseğe inşa edilmiş tek Osmanlı türbesidir. Türbenin dış beden duvarları, kasnağa kadar tek renk sırlı firuze renkli çinilerle kaplıdır. Derz boşluğu yokmuşçasına yerleştirilmiş çiniler bu üslubuyla Anadolu Selçuklu örneklerinden ayrılır. Yeşil Türbe’nin beden duvarlarında görüldüğü gibi üzerinde hiçbir bezemeye rastlanmaz. Çoğunlukla yapıların mihrapları ve iç beden duvarlarında uygulanan bu teknik, Yeşil Türbe örneğinde dış beden duvarlarında karşımıza çıkar. Teknik olarak bezemesiz uygulanan tek renk sırlı çiniler, Bursa ve Edirne örneklerinde yaldızlı ve madalyonlu olarak da görülür. Yeşil Türbe’nin iç beden duvarlarındaki firuze renkli altıgen çiniler bu tekniğin en iyi örneklerindendir. Bu üslubun benzeri Edirne Muradiye Camii son cemaat yeri cephesinde, Bursa Cem Sultan Türbesi iç beden duvarlarında ve 16. yüzyıl eseri olan Bozüyük Kasımpaşa Camii’nde de uygulanmıştır. Bu çiniler, Anadolu Selçuklu ve Beylikler Dönemi tek renk sırlı çinilerinden yoğun kuvarslı ve kaliteli olması yönüyle de ayrışmaktadır.

Haberin Devamı

Mavi-beyaz çiniler

Erken Osmanlı çinilerindeki en önemli yeniliklerden biri “sır altı” tekniği ile yapılan mavi-beyaz çinilerdir. Bu yeni üslup, Anadolu Selçuklularından renk ve natüralist unsurların yoğunlaşması ile ayrılır. Bu çiniler, kuvarslı, kaliteli beyaz hamurdan yapılır. Yeşil Külliye yapılarında da görülen bu yeni anlayışın en güzel örnekleri Yeşil Türbe’dedir. Dış cephenin pencere alınlıklarında mavi-beyaz çiniler bulunmakta olup, üzerlerinde hadisler yazılıdır. Pencere alınlığı, renkli sır tekniği ile yapılmış natüralist bir bordür ile çevrelenmiştir. Yeşil Türbe’de nesih harflerle yapılan süslemeler, burada zamanla gelişecek olan Osmanlı natüralizminin öncülleri gibidir. “Burası merhum şehid Sultan oğlu Sultan Mehmed bin Bayezid’in türbesidir. 824 yılı vefat etmiştir.” Bu sözler Yeşil Türbe’nin kapısı üzerindeki çini kitabede yazmaktadır. Suut Kemal Yetkin, Çelebi Mehmed’in türbenin inşasının bittiği yıl vefat ettiğini ifade eder. Sultanın türbenin inşasının bitimiyle vefat etmesi ilginç bir rastlantıdır. Bugün Bursa’nın sembol yapı grubunu oluşturan Yeşil Külliye, Osmanlı sanat tarihi açısından da ilklerle dolu, özgün ve yeni bir kimliğin yaratılma sürecini ifade eder