İletişim içerisinde strateji de olması gereken önemli bir bilim dalıdır, gazeteci tanıyarak ve hatta “İstediğimi yazdırırım” diyerek yapılmaz.
Bu ilk cümleye yazının sonunda döneceğim ama önce rakamlar üzerinden anlatmam gerekenler var:
5.nesil savaş uçağı olarak F-35 projesi 2001 yılında başladığı zaman 233 milyar dolarlık bir bütçesi vardı.
Bugün ulaşılan rakam 438 milyar doları buldu.
Bu rakamın içerisinde 14 geliştirme jeti ve 2 bin 456 uçağın ABD Ordusu’na teslimi var.
Yerli ve milli 5. nesil savaş uçağımız Kaan ile gurur duyuyoruz ya, havada uçan ilk Kaan’ın dışında şu an üretim hattında olan 2 Kaan daha var.
Her Kaan biraz daha gelişecek ve zorlu yüzlerce test bu deneme uçaklarında yapılacak.
Bir savaş uçağını geliştirmek bile aslında son derece pahalı bir iş.
F-16 Block 60’ın geliştirilmesi için Birleşik Arap Emirlikleri, Lockheed Martin’e tam 5 milyar dolar ar-ge parası ödedi.
Altay tankıyla ilgili gelişmeleri takip ediyor musunuz?
Almanya, Leopard 2, Fransa da, Leclerc tanklarının yerini alacak ve 2040 yılında piyasaya çıkacak yeni tank için ortaklık anlaşması imzaladılar, bu sayede on milyarlarca Euro tutacak araştırma-geliştirme maliyetini bölüşmüş olacaklar.
Yeni Tip Denizaltı Projesi adı altında yürütülen projeyi duydunuz mu bilmem ama Preveze sınıfı denizaltıların yarı ömür uzatma projesini ve
AKYA torpidolarını mutlaka duymuşsunuzdur.
Fransızların ürettiği Barracuda sınıfı denizaltıların birim maliyeti 1.7 milyar Euro, hadi bu özel bir sınıf diyelim.
Kanada Devriye Denizaltı Projesi için Güney Kore’de üretilecek denizaltıların bütçesi toplam 44.1 milyar doları bulacak.
ABD, Almanya, Fransa gibi ülkeler daha önce yaptıklarını geliştirmek için yüz milyarlarca dolar harcar ve envanterlerindeki silah sistemlerini geliştirirken, biz sıfırdan üretim yapıyor, yazılım ve yerli mühimmat geliştirmeye çalışıyoruz.
Mesela İsrail’in Demir Kubbesi’ni konuşurken yerlisi ve daha iyisi olacak diye övündüğümüz Çelik Kubbe Hava Savunma Sistemi var.
Hürkuş ve Gökbey artık göklerde ve ihracatları için görüşmeler sürüyor.Türkiye sonuçta merkezi bütçesinin yüzde 10.2’sini savunma ve güvenlik sektörü için harcıyor ve aynı anda 900 civarında proje yönetiyor.
Ertelenen ve kredi kartlarından alınacak 750’şer liralardan elde edilecek gelir 1,5 milyar dolar olacaktı.
Harcamak zorunda olduğumuza bakınca devede kulak misali bir rakam bu. Türkiye gibi önemli bir coğrafyada, başımıza bela edilmiş 3 global terör örgütüyle mücadele eden bir ülkede güven içerisinde yaşamanın bedeli olarak düşünmemiz gereken bir bedeldi bu.
Bir yandan savunma sanayiiyle övünüp diğer yandan kredi kartının limitini düşürüp, bununla övünmek anlaşılır bir durum değil.
Tıpkı bu rakamı tartışanları vatan haini ilan etmek gibi bir durum bu da...
2025’e ertelenen yasada doğruyu yapmak ve kredi kartlarından limitlere göre artan bir bedel tahsil etmek gerek.
100 ile 250 bin lira arası limitten 750’şer lira, 250 ile 500 arası limiti olanlardan bin 500 lira, 500 bin ile bir milyon lira arası limiti olanlardan 3 bin lira kesilirse konu emin olun daha az tartışılır.
Yükü, sahip olunanlara göre dağıtmak, adalet duygusunu pekiştirir ve sorunu daha kolay aşmayı sağlar.