BELİRTİLER FARKLI MİDE HASTALIKLARIYLA KARIŞABİLİYOR
“Mide kanseri açısından bir diğer önemli nokta, hastaların şikayetlerinin farklı mide hastalıklarıyla karıştırılmasıdır” diyen Prof. Dr. Ergün, sözlerine şöyle devam etti: “Yeni başlayan gastrit ve ülserde de benzer şikayetler yaşanabiliyor. Ancak kesin tanı endoskopi ile konulabilir. Endoskopik incelemede lezyonun ne kadar derine indiği hakkında bir fikir edinebiliriz. Ancak kanserin karın içine ya da başta organlara yayılıp yayılmadığını tespit etmek ve evresini belirlemek için MR, PET-CT gibi farklı görüntüleme yöntemlerinden faydalanıyoruz. Endoskopik ultrason ile de midenin hangi katmanlarında tutulum olup olmadığını öğrenebiliyoruz. Elde edilen tüm sonuçlarla kanserin evrelemesini yapıyoruz.”
EVRE İLERLEDİKÇE TEDAVİDEN ELDE EDİLECEK BAŞARI DA DÜŞÜYOR
Prof. Dr. Meltem Ergün, mide kanserinin erken evrede yakalandığında 5 yıllık yaşam şansının yüzde 50-70 arasında gerçekleştiğine, ancak ileri evrelerde bu oranın düştüğüne işaret ederek tedavi konusunda şunları anlattı: “Hastalığın çeşidine, hücresel yapısına ve evresine göre tedavi yöntemlerini belirliyoruz. Bunun için tanı konduğunda, gastroenteroloji, radyoloji, tıbbi onkoloji, genel cerrahi ve patoloji uzmanlarının yer aldığı tümör konseyinde durum multidisipliner olarak değerlendirilerek hastaya uygun tedavi planlaması yapılır. Erken evrelerde tabii ki cerrahi tedavi ön plana çıkıyor. Eğer hastalık bir yere yayılmamış ve sadece midenin içinde kalmışsa, midenin tümörlü bölümünü ya da tamamını alarak temizliyoruz. Burada tümörün yerleşim yeri belirleyici oluyor. Ancak karaciğer ya da karın zarına bir yayılım söz konusuysa, sıcak kemoterapi ve radyoterapi gibi tedaviler gündeme geliyor. Dolayısıyla tedavide, tümörün hücresel tipi, yayılımı ve bulunduğu konum gibi birçok etken bir arada değerlendirilerek karar veriliyor.”