Diş sıkmanın psikolojik nedenlerini açıklayarak sözlerine başlayan Öğr. Gör. Nihan Oğuz, “Bruksizmin oluşmasında fizyolojik sebepler kadar tahmin edilenin ötesinde birçok farklı sebebi bulunuyor. Bruksizmin ortaya çıkmasıyla ilgili birçok psikolojik faktör olduğu düşünülüyor. Hemen herkesin maruz kaldığı en popüler sorunlarından olan stres, Bruksizmin de sebeplerinin başında geliyor. Stresin arttığı dönemlerde Bruksizm semptomları da artış gösteriyor. Bruksizm, kaygı (anksiyete), uykusuzluk, her türlü gerginlik hali ve kıskançlık gibi durumlarda ortaya çıkabildiği gibi hayal kırıklığı, öfke, endişe veya korku gibi duygusal yoğun stres yaşandığında da görülebiliyor” dedi. Bu noktada kişilik yapısının da önemli olduğunu kaydeden Öğr. Gör. Oğuz, agresif, aceleci veya titiz kişilerde bu rahatsızlığın daha sıklıkla karşılaşıldığını da sözlerine ekledi. Bruksizmin doğuştan gelen bir rahatsızlık değil, sonradan oluşan bir hastalık olduğunu belirten Öğr. Gör. Oğuz, “Bruksizm, kişinin bazı olumsuz alışkanlıkları ve hayat şartları sonucunda oluşur. Yapılan araştırmalara göre, büyük bir olay yaşayan çocukların Bruksizme yakalanma olasılığı daha fazla olmuş. Yani çocukluk travmaları yaşamış olan insanlarda daha sık Bruksizm görülebilir diyebiliriz” ifadelerini kullandı. Diş sıkmanın rutin hayatı etkileyen noktaları hakkında bilgi veren Öğr. Gör. Oğuz, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Diş sıkmanın yoğunluğuna bağlı olarak, zamanla dişlerde bazı sorunlar ortaya çıkar. Dişlerin uç yüzeylerinde aşınmalar meydana gelir. Daha da ilerlediğinde, diş boylarının kısalmasına sebep olur. Dişlerde soğuğa karşı hassasiyet ortaya çıkar ve ani diş sızlamaları olabilir. Diş ve çene arasındaki bağlarda gevşemeler oluşup diş sallanmaları ya da dökülmeleri görülebilir. Bruksizme bağlı olarak da dişlerde kırılma ve diş eti çekilmeleri de ortaya çıkar. Aynı zamanda Bruksizm, yüz bölgesinde kasların çok fazla çalışması sonucu,baş ağrısı, çene ağrısı, şakak ve yanak bölgelerinde de kas ağrılarına neden olur. Yıpranmış olan dişler, estetik açıdan güzel görünmeyeceği endişesiyle birlikte insanları daha fazla somurtmaya itebilir. İnsanlar daha fazla somurttuğunda ise, yüz kasları daha fazla kasılır ve fiziksel ağrıyla birlikte daha fazla huzursuz ve stres altında hissedebilir.” Bruksizm’i önlemek için öncelikli olarak yoğun stres yaratacak durumlardan kaçınmak gerektiğini dile getiren Öğr. Gör. Oğuz, “Uyumadan önce stresinizi olabildiğince minimum düzeyde tutmaya çalışmakta fayda var. Duyguları kontrol etmek de ayrıca önemlidir. Spor yaparak, çalışma saatlerini azaltarak stres düzeyini azaltmak mümkün olmakla birlikte;eğer duygularınızı yeterince ifade edemiyorsanız, hislerinizi söylemeye başlamak da yardımcı olmaktadır Bir arkadaşınızla veya bir terapistle, ayna karşısında kendi kendinizle konuşmak da sizi rahatlatabilir. Bazı yiyecekleri çok tüketmekte, aynı oranda stresi arttıran faktörlerdendir. Örneğin, rafine şeker, kızarmış yiyecekler, fastfood, kahve, çikolata, sirke ve kutu içecekleri çok fazla tüketmek, halihazırda yüksek olan stres düzeyinizi daha da arttırabilir” dedi.