6 Şubat depremlerinde kolunu ve bacağını kaybeden fizyoterapist Zeynep Büyükardıç, kendisi gibi ampute hastalarının yürümesine destek olarak hem kendine hem hastalarına yaşama tutunmak için umut veriyor.
Fizyoterapist Zeynep Büyükardıç’ın hikâyesi tam anlamıyla bir yaşama azmi ve kararlılık örneği. Büyükardıç, 6 Şubat depremlerinde Kahramanmaraş’taki kliniğindeydi. Enkazdan 2 gün sonra kurtarılabildi. Sağ kolunu ve bacağını kaybeden Büyükardıç, uzun bir tedavi sürecinden sonra, vazgeçmek ve köşesine çekilmek yerine mesleğine devam etmeyi ve kendisi gibi ampute hastalarına umut olmayı tercih etti. Hayattaki en büyük tutkusu mesleği olan Büyükardıç, bu tutkunun ve güçlü yapısının kendisini ayağa kaldırdığını söylüyor. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü öncesinde GBB Ortez-Protez merkezinde çalışan fizyoterapist Zeynep Büyükardıç ile konuştuk.
Mesleğinizi hâlâ sürdürebilmenizi neye bağlıyorsunuz? Sizi ayağa kaldıran neydi?
Mesleğimi hâlâ yapabilmem, sanırım her zaman güçlü bir yapıya sahip olmamdan ileri geliyor. Tabii bunun yanında mesleğim benim bu hayattaki en büyük tutkum, bundan dolayı bir an önce iyileşip mesleğime dönmeyi çok istedim. Mesleğe dönme arzusu ve yeniden ayağa kalkıp hayatıma devam etme arzusu beni ayağa kaldırdı diyebilirim.
“Kendime zarar vermekten korktum”
Enkaz altındayken mesleki farkındalıkla neler geçti aklınızdan?
Kolumu o an kaybettiğimi biliyordum maalesef. İlk andan itibaren hayatta kalmak için elimden geleni yaptım. Elimle havanın nereden geldiğini kontrol edip oraya doğru açmaya başladım ama şimdi düşünüyorum da o enkazda elimle ne kadar alan açabilirdim ki! Dediğim gibi hayatta kalmak için elimden geleni yaptım. Saatin gece olduğunun ve o saatte yardıma kimsenin gelemeyeceğini biliyordum, beklemekten başka çarem yoktu. Yüzüstü sıkışmıştım. En azından göğsümü rahatlatmak için yerdeki graniti kırdım ve bir şekilde yüzümü yaraladım. O an daha fazla bir şey yapmamaya ve beklemeye karar verdim. Çünkü kendime zarar vermekten korktum.
İlk günler nasıl geçti? Bu süreçte en çok ne etkiledi sizi?
İlk günler zor geçti aslında; çünkü fiziksel olarak bağımsızlığımı tam anlamıyla kazanamamıştım. Sonraları daha da aktif olmaya başladım ve güçlendim. Ampute bir fizyoterapist olarak ne de olsa ilk defa hasta bakmaya başlamıştım. Günden güne iyi olmak, hastalarla konuşmak, onları tedavi etmeye başlamak beni yeniden mutlu etmeye, güçlü hissettirmeye başladı.
“Hastaların beni istemeyeceğini düşündüm”
Hastalarınız sizi nasıl karşıladı? Aynı dili konuşuyor gibi hissettiğiniz oldu mu?
İşe başlamadan önce açıkçası hastaların beni istemeyeceğini düşünüyordum. Ama sonra gördüm ki hastalarımla aramızda harika bir uyum gelişti. Birbirimizi anlıyorduk. Özellikle benim onların ne hissettiğini gerçekten anlamamın hastaları da memnun ettiğini gördüm. Onlar söylemeden ağrıları nerde, ne hissediyorlar, proteze nasıl uyum sağlayacaklar, bunları bilmek hastayı da psikolojik yönden rahatlatıyordu. Sanırım protez eğitimini vermek kolaydı ama onları anlamak zordu.
Aile en önemli etken
Depremden önce pediatri alanında çalışıyordunuz. Engelli çocuklarla ilgili en çok neyi ihtiyaç olarak gözlemlediniz?
Bence engelli çocuklar için en önemli etken aile. Hep söylerdim ama çocuğun potansiyeli ölçüsünde ailenin destek olması gerekiyor ki çocuk bağımsızlaşabilsin. Ben bunu kendi ailemde de yaşadım. Artık engelli bir evlatları vardı ve maksimum düzeyde elleri üstümdeydi. Ne zamanki ben bir şeyi kendim yapmak istedim o zaman desteklerini azalttılar. Aileler de özel gereksinimli çocuklarına fırsatlar yaratmalılar ki çocuklar bağımsızlaşabilsin. Ayrıca toplumsal olarak daha da bilinçlenmemiz gerektiğini düşünüyorum.
“Yeniden ayağa kalkmak çok güzeldi”
Proteze kavuşup ilk adımları atmak size ne hissettirdi?
Protezimi ilk giyip ayağa kalktığımda aslında biraz sudan çıkmış balık gibiydim. Anımsıyorum ki bir protez hastası gibi değil cihazın mekanizmasını anlamaya çalışan bir fizyoterapist gibi davrandım. Tabii ki yeniden ayağa kalkmak çok güzeldi. Kendinizi yürümeyi yeni öğrenen bir çocuk gibi hissediyorsunuz.
“Tedavi bittiğinde ikimiz de mutluyduk”
Gaziantep’in Nurdağı ilçesinde depreme yakalanan Ayşegül Kayadibi tedavi için merkeze başvurduğunda bu süreçte kendisine destek olan Zeynep Büyükardıç için “Protez sürecinde benimle ilgilenen hayata pozitif bakan, etrafına neşe saçan bu güzel süreci tamamlamam da bana yardımcı olan güzel hocam” diyor.
Zeynep Büyüardıç ise “İkimizde de depremzedeydik ve o vücudunun sol tarafını bense sağ tarafımı kaybetmiştim. Tedaviye aldığım ilk günden beri çok uyumlu, çok yoğun çalıştık. Tedavisi bittiğinde Ayşegül Hanım da ben de mutluyduk” diyor.