Psikoterapist-Pedagog Serap Melek Kılıç, pozitif ebeveynlik tutumu sergileyen ebeveynlerin, dijital çağdaki tehlikelerden de günlük yaşamın getirebileceği tüm risklerden de çocuklarını daha kolay koruyabileceklerini söylüyor
Çocuklarımız ekran karşısında vakit geçirirken, pek çok sakıncalı içeriğe de maruz kalabiliyor. Bunu hepimiz biliyoruz. Ancak söz konusu çocuk oyunları olunca iş değişiyor. Son günlerde adını sıkça duyduğumuz oyundan uyarlanan “Squid Game” adlı dizi en çok içerdiği şiddet sahneleri nedeniyle konuşuldu. Bu ne ilk ne de son. Pek çok oyun, film ve dizi şiddet içerikleriyle dolu. Çocukları bu içeriklerden uzak tutmak zor. Yaş sınırı +18 olsa bile ekranlar her yerde ve evde olmasa arkadaşında, sokakta her yerde bu içeriklerle karşılaşabiliyorlar. Peki ne yapmalıyız? Çocuklarımızı duygusal olarak güçlendirip, nasıl sağlıklı ilişki kuracağız? Onları uygunsuz içeriklerle baş etme kapasitelerini arttırmak için neler yapmalıyız? Psikoterapist-Pedagog Serap Melek Kılıç’a sorduk.
Çocuklarımızı sakıncalı içeriklerden uzak tutmak mümkün değil. Mutlaka bir yerlerden görüp izliyorlar. Bu konuda ebeveynlere önerileriniz neler olur?
Aslında Z kuşağı çocuklar teknolojinin içine doğdukları için onlara yönelik ebeveynlerin teknoloji tabanındaki endişeleri halihazırda hep vardı. Fakat gündemle beraber hayatımıza giren bazı uygulamalar, video içerikleri, diziler ya da karakterler ebeveynlerin bu endişelerinin kısa süreli olarak çok üst noktalara tırmanmasına neden olurken, endişe yaratan gündemin zaman aşımına uğramasıyla birlikte yarattığı korkuların da gitgide normalleştiğini gözlemliyorum. Çünkü eleştirilen tüm uygulamalara ve içeriklere okul çağı çocuklarımızın tamamı erişebiliyor. Burada ebeveynler olarak sistemi sorgulamak ve eleştirmek yerine çözüm odaklı davranmalı ve somut hedefler koyarak, çocuğumuzla iş birliği yaparak sağlıklı bir teknolojik yol haritası belirlemeliyiz. Örneğin, ergenlik dönemi öncesinde dijital platformları tamamen yasaklayan ebeveyn tutumları ilerleyen zamanlarda daha kötü sonuçlara ve bağımlılıklara yol açabilir. Çünkü kendine yönelik bir karar alınırken fikri sorulmayan ve sürece dahil edilmeyen çocuk, ilerleyen yaşlarında ebeveynleriyle iş birliğini reddedecektir. 3 yaş öncesi ekran süresini önermemekle birlikte, 3 yaş sonrasında geliştirici, kısıtlı sürelerde, çocuğa eşlik ederek ve yaşına uygun olan içeriklerle tanışmasını sağlamak ve süre sınırına uyumunu, içerik analizi konusunda beceri geliştirmesini desteklemek uzun vadede kontrolü yitirmenin önüne geçer.
Şiddet, argo, cinsellik, siber zorbalık gibi durumlarla karşı karşıya kaldıklarında onları nasıl yönlendirebiliriz? Maruz kaldıkları takdirde ebeveyn olarak nasıl iletişim kurmalıyız?
Vereceğimiz tepki katiyen panik, öfke, eleştiri, yasaklama veya cezalandırma zemininde olmamalı. Öncelikle onu bu sürece iten elementleri, varsa etkileyen akranını, merak duygusunu tetikleyen şeyin ne olduğunu ve hangi içeriklere hangi boyutlarda maruz kaldığını, kısacası başına gelen şeyin tam olarak ne olduğunu detaylarıyla bize anlatabileceği, açık yüreklilikle, korkmadan, utanmadan ifade etmesine yarayacak, destekleyici, kabul edici, çözüm odaklı, şefkatli ve koruyucu bir ebeveyn tutumuyla, sakin kalmaya çalışarak süreci yönetmeliyiz. Onu konuşturmaya teşvik etmeli ve öğrenebildiğimiz kadar detay öğrenmeli ama hiçbiri ile ilgili ne o anda ne de daha sonrasında suçlayıcı bir tutuma girmemeliyiz.
Çocukları dijital dünyanın tehlikelerine karşı duygusal olarak nasıl dayanıklı hale getirebiliriz?
Çocuğunuzun sorun yaşadığı, zorbalık gördüğü, taciz edildiği ya da kendi tercihinden kaynaklı hatalı bir durumun içerisine düştüğü zamanlarda sizinle bu durumu paylaşabilmesini, sizden destek alabilmesini ve yaşanan problemin kontrolden çıkmasını engelleyebilmeyi istiyorsak, bunların herhangi birisi yaşanmadan önce de çocuğunuzla açık ve kabul edici bir iletişim kuruyor olmanız gerekir. Ancak ebeveynleriyle sohbet edebilen, gününün nasıl geçtiği merak edilen, bir sorun yaşamadığı zamanlarda da hayatına dair ayrıntıları paylaşmak konusunda cesaretlendirilmiş bir çocuğun, yaşadığı problemler karşısında da duygusal olarak güçlü bir duruş sergilemesi, hayatında olup bitenleri ebeveynlerine daha kolay aktarması ve ebeveynlerinden sürece yönelik destek talep etmesi mümkün olabilir. Pozitif ebeveynlik tutumu sergileyen ve çocuklarına karşı şefkatli ve hoşgörülü olan ebeveynler, dijital çağdaki tehlikelerden de günlük yaşamın getirebileceği tüm risklerden de çocuklarını daha kolay koruyabilirler.
Oyunlar ve filmler nasıl derecelendiriliyor?
Oyunlar ve mobil uygulamalar, içerikleri açısından Avrupa kuruluşu olan PEGI (Pan European Game Information) standartlarına göre değerlendiriliyor. Yaş derecelendirmelerinin amacı özellikle ebeveynlere, çocukları için uygun içeriği bulmaları konusunda rehber olmak. PEGI 3 tüm yaş grupları için uygun, PEGI 7 küçük yaştaki çocukları korkutabilecek ses veya sahneler olabileceği, PEGI 12 fantastik karakterler, gerçekçi olmayan bazı şiddet görüntüleri olabilir anlamına, PEGI 16 argo, alkol, uyuşturucu kullanımı olan sahneler olabilir anlamına, PEGI 18 yetişkin sınıflandırmasına girip, argo, şiddet, cinsellik, uyuşturucu kullanımı olduğu anlamına gelir. Ayrıca içeriğe göre, korku, küfür, şiddet öğeleri de farklı sembollerle belirtiliyor.
Film ve diziler de durum biraz daha farklı. Derecelendirmeler gönüllü bir kuruluş olan MPA (Motion Picture Association) tarafından yapılıyor.