Yaşamın kaçınılmaz bir parçası olsa da çoğumuz ölüm düşüncesinden bile kaçınıyoruz. Yurt dışında “Ölüm doulalığı” eğitimi alarak, bir hastanenin Palyatif Bakım bölümünde gönüllü çalışmaya başlayan Berna Köker Poljak, ölüme yakın kişilere ve ailelerine destek sağlıyor
Hamilelik sürecinden doğuma kadar, anne adayına fiziksel ve duygusal destek veren doulaları pek çoğumuz artık biliyoruz. Peki, ölüm doulalığını duydunuz mu? Doğum, bir bebeğin dünyaya gelişi herkesi mutlu eden, coşkuyla karşılanan bir durum. Ölüm de doğum kadar yaşamın bir parçası olsa da işler değişiyor. Kimse kucağını açarak karşılamıyor ölümü. Ölümcül hastalığa sahip biri bu süreci nasıl yaşamalı? Biz ölümcül bir hastalığa sahip yakınımıza nasıl yaklaşmalıyız? Yasımızı nasıl yaşamalıyız? Tüm bunlar zorlandığımız konular. Çocuklara ölümlerden bahsetmiyoruz, cenazelere götürmüyor, mezarlıklardan uzak tutuyoruz. Oysa her daim yanı başımızda olan bu konu, hayata karşı duruşumuzu da belirliyor.
2017’de Avustralya’ya taşındıktan sonra “Ölüm doulalığı” (Eşlikçiliği) eğitimi alarak, bir devlet hastanesinin Palyatif Bakım (ölümcül hastaların yattığı) bölümünde gönüllü çalışmaya başlayan Berna Köker Poljak, ölüme yakın kişilere ve ailelerine ölüm ve yas süreçlerinde destek sağlıyor.
Ölüm hayatın bir parçası olsa da konuşmaya bile zorlandığımız bir konu iken, ölüme yakın kişilere bu süreci birlikte geçirme düşüncesi nasıl oluştu?
Oğlumun geçirdiği nörolojik rahatsızlık sırasında hem kendimi yalnız hissetmiş hem de hastane süreçlerine ve topluluk desteğinin eksikliğine şahit olmuştum. Aynı zamanda hayatımın değişik dönemlerinde gönüllü olarak yaşlılarla çalıştım. Onların ölüme yakın hallerinden ve bırakıldıkları yalnızlıktan çok etkilendim. Avustralya’ya taşındığımda da bu konuda eğitim almaya karar verdim. Tiziano Terzani, “Atlıkarıncada Bir Tur Daha” isimli kitabında, çocuklara ölümün de içinde olduğu yaşamı öğreten babaannelerin gittikçe azaldığından bahseder ve şöyle der: “Doğmamıza yardım eden ebeler var ama bize ölümü öğreten kimsemiz kalmadı.” Yaşadığımız bu yüzyılda hastalık süreçleri çoğunlukla hastanelerde yaşanıyor. Mutlu ve konforlu, içinde acıya, üzüntüye, başarısızlığa yer bırakmayan bir yaşam tarzı popüler. Bu açıdan bakınca ölümü de başarısızlık görüyoruz. Dilimize bakalım; kanserle savaş, hastalığa yenilmek. Her konu için olduğu gibi ölüm ve yasla ilgili de toplumda oluşmuş kalıplar var.
Ölüm ve yas eşlikçisi ne yapar?
Ölüm eşlikçisi, ölüme yaklaşan kişilere ve/veya ailelerine destek sunan kişidir. Destekten kastım, tıbbi destek dışında kalanlar. İçinde hiçbir koşulda sağlık personelinin medikal anlamda sunduğu hizmete müdahalede bulunmak veya yorum yapmak yok. Kişinin bireysel yolculuğuna saygı göstererek iyi bir dinleyici olmak, ölüm hakkında yapılacak konuşmaları kolaylaştırmak, gündelik işlerin organizasyonunu yapmak, ihtiyaç duyulması durumunda doktor randevularına katılmak, ölüm öncesi planlanması gereken konularda koordinasyon sağlamak (kişinin evcil hayvanı varsa onun sahiplendirilmesi veya arkada bırakacağı önemli dokümanların düzenlenmesi gibi), kişiyi onurlandıracak bazı ritüeller önermek gibi konularda destek oluyorum. Yas eşlikçiliğinde de benzer şekilde, yas sürecinden geçen kişilere destek sunuyoruz. Amaç hissettikleri kederi hızlı bir şekilde ortadan kaldırmak değil, karşıdaki kişinin duygusal gerçekliğinin ne olduğunu duymaya çalışmak, yargısızca dinlemek, ihtiyacını görebilmek, acının içinde yol alırken onu görünür kılacak kanalları yaratmak. Örneğin bir arkadaşımın annesinin ölümünden sonra ailesi ve yakınlarıyla online bir buluşma düzenledik. Annenin sevdiği şiirler okundu, şarkılar dinlendi, anılar paylaşıldı; bazen gülündü, çokça ağlandı. Pandeminin başında online bir tören yaptık. Törene katılanlar arkadaşlarının sevdiği yiyeceklerden pişirerek yanlarında getirdi. Herkes kendi mutfağında bir helva kardı.
“Ölüme hazırlık yaşarken başlamalı”
Bu süreç nasıl yaşanmalı? Ölüme hazırlık olur mu?
Evet, ölüme hazırlık mümkün ama aklımıza geldiği şekliyle değil. Ölüme yaklaşan kişi ölüyor diye bir anda daha sağduyulu olmuyor. Ölüme yaklaşan kişi kendisi bile öleceğini kabul edemiyor ki bununla ilgili konuşsun. Son ana kadar bir reddediş ve görmezden gelme var. Palyatif bakım, son duraktır. Tedavisi artık mümkün olmayan hastaların sadece ağrı idarelerinin yapıldığı ve gerçekten son zamanlarını geçirdikleri yerlerdir. Hasta ve yakınları bunu bilerek oraya gelirler. Ona rağmen “ölüyorum” diyemezler. Palyatif bakımın gerçek faydası, siz ancak öldüğünüzü kabul ederseniz ortaya çıkar. Eğer “ölüyorum” diyebilirseniz kalan zamanınızı sevdiklerinizle hakkıyla vedalaşarak geçirebilirsiniz. Ölüme hazırlık yaşarken başlamalı.
Yastan çok korkuyoruz. Neden?
Yastan korkuyoruz haklısınız. Bunun başlıca sebeplerinden biri yasın aslında pek çok duygu durumunu barındıran bir hal olması. Alışık olmadığımız sayıda duyguyu, alışık olmadığımız bir yoğunlukta ve hızlı geçişler halinde yaşıyoruz. Yas genelde sadece üzüntü ve acı çekmekle tanımlansa da bunların yanı sıra pişmanlık, özlem, kızgınlık, çaresizlik, korku veya hayal kırıklığı gibi pek çok başka duygusal tepki de veriliyor. Yasın zorlayıcı bir süreç olmasının başlıca sebeplerinden biri kontrol edemediğimiz bu yoğun duygular arasında kalmak. Zamanında tutulmamış yaslar hiçbir yere gitmez ve ilerleyen zamanlarda öfke ve agresyon olarak karşımıza çıkar.
Kayıplar çocuklarla nasıl konuşulmalı?
Doğa çocuklar için harika bir öğretmendir, çünkü tüm yaşam döngülerini mevsimler, bitkiler, hayvanlar üzerinden anlatabiliriz. Biz, ayda bir kez ailemizin ölmüşlerini yâd ederdik. Bazen fotoğraflarını da masaya koyup aklımıza gelen anılarımızı anlatırdık.
Palyatif bakım
Palyatif Bakım uygulamaları her ülkede farklılık gösteriyor ve değişik standartlara sahip. Türkiye’de çoğunluğu İstanbul’da olmak üzere bazı devlet ve vakıf hastanelerinin palyatif bakım merkezleri var. Ölümcül hastaların streslerinin azaltılması ve yaşam kalitelerinin artırılması için özel bir bakım uygulanıyor. Örneğin Avustralya’da tedavi uygulanmayan, bazı alternatif enerji teknikleri, sanat ve müzik terapi gibi bütüncül yöntemlere daha çok olanak veren, kısacası hastaların son zamanlarını fiziksel, ruhsal ve zihinsel olarak daha iyi geçirmelerini sağlayan bir yapı var. Bu birimde çalışanlar palyatif bakım doktorluğu/hemşireliği konusunda uzmanlık eğitimi alıyorlar. Ayrıca sürekli hizmet içi eğitimlere devam ediyorlar. Sarah Kerr (Soul Passages), Deanna Cochran’ı (Care Doula) ölüm eşlikçiliği yapan isimler. Ölüm eşlikçiliği Amerika, İngiltere, Kanada ve Avrupa’nın bazı ülkelerinde yaygın. Bahsettiğim ülkelerde hastaneler bu konuda açık fikirli. Ölüm eşlikçisinin nasıl bir ihtiyacı karşıladığını görüyor ve bu sayede ölüm eşlikçilerinden hastanelerde faydalanıyorlar.
Online çalışıyor
Türkiye’de nasıl çalışmalar yapıyorsunuz?
2020 yılından itibaren Türkiye ile online çalışmalarda bulunuyorum. Senede iki kez beş hafta süren Ölüm Eşlikçiliği çalışmaları düzenliyorum. Online olarak birebir yas eşlikçiliği hizmeti sunuyorum. 2021 yılında Yas ve Ölüm Bilgeliği Platformunu kurduk. 29-30 Ekim tarihlerinde çevrimiçi ve ücretsiz olarak konuklar, hayatın bu iki büyük öğretmeni ile ilgili konuşmalar yapacak, ayrıca meditasyonlar, yoga pratikleri, şiirler, masallar, hareket ve mandala çizimleri olacak. Topluluk dayanışması için çok önemli. (https://yasveolumbilgeligi.org/)