Evinizde ayrıştırarak, ilgili çöp konteynerlerine attığınız plastiklerin çocuk parkına dönüştüğünü ve çocuklara armağan edildiğini bilseniz ne yapardınız? OMO’nun başlattığı bu iyilik hareketine çocuklarınızla dahil olabilir ve çevreye katkıda bulunmalarını destekleyebilirsiniz
Geçtiğimiz hafta Trabzon’un Akçaabat ilçesindeki Uğurlu İlkokulu’ndaydım. Çocukların, okullarının bahçesine kurulan çocuk parkında, mutluluk çığlıkları atarak oynayışlarını gözlerim dolu dolu izledim. Buraya en yakın çocuk parkı 5 kilometre uzakta olduğu için çocuklar için mesafe demekti. Çocukların gelişiminde oyunun, özellikle açık havada oyunun önemini hepimiz çok iyi biliyoruz. Sallanmak, tırmanmak, zıplamak, atlamak, bedensel gelişimleri açısından çok kıymetli. Ve bunları yaparken akranlarıyla bir takım çalışması halinde, bazen iş birliği içinde bazen çatışarak oynamaları da duygusal gelişim açısından önemli. Ancak halen ülkemizin pek çok köyünde ve hatta ilçesinde çocuk parkı yok. Çocuklar evlerinden ya da okullarından çıkıp, kolaylıkla ve güvenle oynayabilecekleri alanlara sahip değil. Yaklaşık 18 yıldır “Kirlenmek Güzeldir” sloganıyla doyasıya oynamanın önemini vurgulayan OMO, çocukları parka kavuşturmak, bunu yaparken de çevreye katkıda bulunmak için “İyilik Peşinde Kirlenmek Güzeldir” hareketini başlattı.
1.8 ton plastik atık toplandı
İstanbul’da, Anadolu Yakası’nda üç bölgedeki (Üsküdar, Ümraniye, Beykoz) okullara kurulan konteynerlerde plastik atıklar toplanmaya başlandı. 5 ayda toplam 1.8 ton plastik atık biriktirildi. İçlerinden çocuk parkı yapımında kullanılabilecek özelliklere sahip plastikler ayrıştırıldı ve yaklaşık 250 kilogram plastik geri dönüştürülerek, Trabzon Akçaabat Uğurlu İlkokulu’na bir çocuk parkı kuruldu.
Unilever Çamaşır Bakım Pazarlama Direktörü Alper Çapar, projenin nasıl ortaya çıktığını şöyle anlatıyor: “İngiltere ve Türkiye’de 7-13 yaş arasında çocuklarla yaptığımız araştırma sonuçlarına göre, küçük yaşta (7-10) çocukların yüzde 75’i çevre konusunda çok duyarlı ve çevreyi önemsiyor. Ancak 16-18 yaş arasında bu oran yüzde 25’e düşüyor. Çünkü çocuklar ‘Kimse bu konuyu düşünmüyor ve bir şey yapmıyor’ diyerek, çevrelerine karşı duyarsızlaşıyor. Oysa çocuklar aksiyon almak ve çözümün parçası olmak istiyor. Bu amaçla içinde çocukların aktif olarak yer alacağı bir çevre projesini hayata geçirdik. Çocuklara eğitim verdik ve ailelerine plastik çöplerini okullarındaki konteynerlere atmaları konusunda ısrarcı ve öncü oldular. Aynı zamanda Aktif Yaşam Derneği ve Millî Eğitim Bakanlığı desteğiyle okullarda çocuklara geri dönüşüm üzerine eğitimler vermeyi sürdürüyoruz. Yakında Avrupa Yakası’na da konteynerler yerleştireceğiz. Hatta belki gezici konteynerler devreye sokacağız. Attıkları çöplerin faydaya dönüştüğünü görmek, insanları daha çok iyilik yapmaya teşvik ediyor. İlk durak 3 ay önce gittiğimiz Ağrı’daki Uzunyazı köyüydü. Köydeki çocuklar hayatlarında ilk kez çocuk parkı görmüşlerdi. İkinci durak ise Trabzon’un Akçaabat ilçesi oldu. Proje tam gaz devam ediyor. Önümüzdeki aylarda, hepimizin desteğiyle ihtiyaç sahibi farklı bir şehirde yine onlarca çocuğu sevindireceğiz.”
Her 10 çocuktan 9’u doğayı ve başkalarının iyiliğini önemsiyor
OMO ve Global Action Plan’in İngiltere ve Türkiye’de 7-18 yaş aralığındaki çocuklarla yaptığı araştırmaya göre; her 10 çocuktan 9’u doğayı ve başkalarının iyiliğini önemsiyor. Türkiye özelinde bakıldığında öne çıkan bazı veriler ise şöyle:
Hem Türkiye’de hem İngiltere’de çocukların kendileri için seçtiği en önemli değer “iyilikseverlik”.
Gezegenimizin karşılaştığı iklim krizinin farkında olan çocukların yüzde 70’i kendi gelecekleri için endişeleniyor.
7-10 yaş aralığında çocukların yüzde 75’i başkalarının da kendileri gibi doğayı önemsediğini düşünürken, 16-18 yaşlarına gelindiğinde bu oran yüzde 14’e düşüyor.
Çocukların yüzde 57’si çevresindeki yetişkinlerin bu konuda hiçbir şey yapmadığını düşünüyor. Bu durum da çocukların yüzde 48’inin rol modeli olarak gördüğü yetişkinlerin doğayı önemsemediğini düşünmelerine yol açıyor.
Çocuklar yaşları büyüdükçe gezegeni korumak için attıkları iyilik adımlarının sadece kendi çabalarıyla bir etkisi olmadığını düşünerek ‘eylemsizliği’ tercih etmeye başlıyor.
Her 10 ebeveynden 7’si çocuklarının dünyadaki sorunlarla ilgili endişelenmesini istemiyor, yarısından fazlası da çocuklarını bu sorunlardan korumak istiyor.
Prof. Dr. Yankı Yazgan
“Konuşmamak sorunu yok etmiyor”
Projenin başlatılmasından itibaren danışmanlığını üstlenen Genç ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Yankı Yazgan da Trabzon’da bizimleydi. Sohbetimizde iklim krizine karşı çocukların endişelerinden ve sorumluluk almak isteyişlerinden bahseden Yazgan, ebeveyn olarak endişe ve kaygıları çocuklarla konuşmamanın sorunları yok etmediğini, aksine yokmuş gibi davranmanın ileride daha büyük sorunlarına sebep olduğunu anlattı. Yazgan, şunları dile getirdi: “Soran ve sorgulayan insanlar, hayatın içinde insanlardır. Bu açıdan çocuklarla hayatı yaşamak gerekli. Çocuklarla çevresel konuları konuşmamak, sorunu yok etmiyor. Herhangi bir konuda endişelerimizi paylaşmamak, üstünü örtmek, aile içi iletişimde başka sorunlara sebep oluyor. Konuşmak, sorunun adını koymayı, adını koymak da eyleme geçmeyi getirir. Gençlerin moralini bozan şey, yetişkinlerin aksiyon almaması. Söylem ve eylem arasında tutarsızlık olması. Çocuklar eyleme geçtiğinde edilgenlikten çıkmış oluyor ve bu tip projelerle iklim konusunda etkin rol alıyor. Yaptıklarının sonucunu görebilmek de, o eyleme devam etmeyi sağlar. Çocuklar yaptıkları iyi davranışın olumlu sonuçlarını gördükçe, iyi davranmayı çoğaltırlar.”