Vaka sayılarındaki artış akıllara aynı soruyu getiriyor: Okullar açılabilecek mi? Amsterdam VU Üniversitesi’nden Dr. Cesuroğlu, “Okulları kapalı tutmak çözüm değil. Okullar mutlaka açılmalı, bunun telafisi yok” diyor
Büyük bir kesim okulların bir an önce açılmasını savunurken, bir kesim de endişeli. Amsterdam VU Üniversitesi Toplum Sağlığı Uzmanı, Türk Tabipleri Birliği Pandemi ve Okul Sağlığı Çalışma Grubu Üyesi Dr. Tomris Cesuroğlu ile hemen herkesin aklındaki soru işaretlerini konuştuk.
Okulların açılmasından tereddüt eden bir kesim var. Bunun virüsün yayılmasındaki rolü nedir?
Şurada anlaşalım: pandemide dahi normal olan okulların açık tutulmasıdır. Türkiye’de ise; okulların kapalı tutulması normal bir şey, ancak vaka sayıları çok düşer, aşılama belirli bir orana gelirse okullar açılabilirmiş gibi bir anlayış var. Dünyadaki bütün otoriteler okulların açılmasının bu tür şartlara bağlanamayacağını, pandemi süresince ne yapıp edip okulların açık tutulması gerektiğini belirtiyor. DSÖ, UNICEF, Avrupa Hastalık Kontrol Dairesi (ECDC) gibi kurumlar, okulların kapanmasının son çare olarak gündeme gelebileceğini söylüyor. Pandeminin başından beri okulların açık olduğu ülkelerde yapılan çalışmalar şunu gösteriyor: Toplumda hastalığı ağırlıklı olarak yetişkinler yayıyor. Enfeksiyonu alma ve bulaştırma ihtimali yetişkinlere göre, 12 yaş altı çocuklarda daha düşük; 6 yaş altı çocuklarda ise çok daha düşük. Hastalanan öğrenci ve öğretmenler, virüsü evinden ya da sosyal hayatından kapıyor. Hastalığın okulda yayılımı sınırlı; öğrenciden öğrenciye bulaşma çok nadir. Bu nedenle okulları, özellikle de ilkokulları kapatmak hem pandemi yönetiminde vaka sayılarını azaltmak için etkili değil hem de çocukların fiziksel, zihinsel ve ruhsal gelişimlerine ket vurarak, kısa, orta ve uzun vadede telafisi mümkün olmayacak sağlık sorunlarına yol açıyor.
Hızla hasar tespiti yapılmalı
Pandemi, eğitimin kalitesini nasıl etkiledi?
Okullaşma oranlarında ciddi bir azalma söz konusu. Türkiye’de kız çocuklarının okullaşma oranının artması için yıllarca pek çok proje yaptık. 90’lı yılların sonundan beri ilmek ilmek artırdığımız okullaşma oranlarındaki kazanımları ne yazık ki kaybettik, 20 yıl geriye gittik. Bir yıl daha kapalı tutarsak 30 yıl geriye gideceğiz. Bakanlığın hızla hasar tespiti yapması gerekiyor: Örgün eğitimden kopan çocuklar nerede, evlendirildi mi, tarlada mı? Çocukların bilişsel ve sosyal kayıpları neler? Son olarak da akademik kayıpların tespiti yapılmalı ve giderilmeli.
Öğretmen sayısı artırılmalı
Okulların açılması için hazırlık yaparken dikkate alınması gereken noktalar neler?
Hazırlıkları iki grupta ele alabiliriz: Birincisi, MEB ve okulların yapması gereken temel hazırlıklar. Sonbahar-kış döneminde vaka sayılarında dalgalanmalar olabilir. Vaka sayıları arttığında sınıf mevcutlarının seyreltilebilmesi, hasta veya temaslı olmaktan ötürü görevine devam edemeyen öğretmenlerin ikamesi için öğretmen sayısının acilen artırılması gerekiyor. Sınıf mevcudu yüksek okullarda, gerekirse 7 gün eğitim verilebilecek şekilde (ikili ya da üçlü tam gün) planlama yapılabilir. Acilen geçici ve kalıcı ek derslikler oluşturulmalı. (Okul bahçelerine tenteler, çadırlar, vb.). Ders süresince 20 dakikada bir 2-3 dakika sınıfların havalandırılması gerekiyor.
İkincisi; okullarda Milli Eğitim ve Sağlık bakanlıkları, okul idareleri, öğretmenler ve velilerin iş birliğiyle yapılması gerekenler de var. Okullarda temas takibi sistemi ciddi bir şekilde uygulanmalı. Sadece öğrencilerin değil, ebeveynlerinin de HES kodunun takibi temaslı çocukların erken tespitine yardımcı olacaktır.
Dünyada okullar nasıl açık tutuldu?
Düşük, orta ve yüksek gelir düzeyinden birçok ülke okullarını açık tutabildi. Burada ülkenin imkânları değil, eğitime verdiği önem belirleyici oldu. Avrupa’da okulları sorunsuz bir şekilde açık tutan ülkelere baktığımızda, özellikle ilkokullarda çok basit önlemlerin yeterli olduğunu görüyoruz.
İngiltere, Fransa, Hollanda gibi birçok Avrupa ülkesi, 25-30 sınıf mevcuduyla ilköğretimi, yani 12 yaş altı grubu açık tuttu. Hatta bazı ülkelerde ilkokul öğrencilerinden maske takması dahi istenmedi. Okul öncesinde ise Avrupa’da maske uygulaması yok. 12 üstü yaş grubu maske taktı, mesafe korudu. Liselerde sınıf mevcutlarını yine 25’in altında tutmaya çalıştı. Derslik sayısını ve alanını artırmak için okulların bahçelerinde tenteler kurdu. Kışın alfa varyantının çıkmasından sonra birçok ülke, liselerde öğretmen ve öğrencilere haftalık hızlı test yaptı. Bütün bunlara rağmen eğitimdeki kaybın telafisi için ülkeler eğitim sistemlerinde öğretmenleri ve öğrencileri destekleyici uygulamalar için ciddi bir bütçe ayırıyor.
Okulların kapalı kalmasının ne gibi riskleri var?
Hareketsizlik nedeniyle obezite artıyor.
Akranları ve diğer yetişkinlerle etkileşimi kısıtlanmış çocuk ve gençlerin zihinsel gelişiminde duraklama, hatta gerileme yaşanıyor.
Ergenlik döneminde depresyon, kaygı bozuklukları gibi sorunlar artıyor.
Evde kalan çocuklar için; ihmal, istismar, işçi olarak çalıştırılma, erken yaşta evlendirilme riskleri var.