Bilişim teknolojileri ve kız öğrencilerin kodlama becerilerini geliştirmek üzerine çalışan öğretmen Selçuk Yusuf Arslan, 2021 Global Teacher Prize’da dünyanın en iyi 50 öğretmeninden biri seçildi. Ülkemizin dört bir yanı büyük fedakarlıklarla sayısız başarılara imza atmış öğretmenlerle dolu. 24 Kasım Öğretmenler Günü öncesi rol model öğretmenlerimizle konuştuk
Kovid sonrası hızla hayatımıza giren uzaktan eğitim modelleri, eğitime ve öğretmene bakışı ve beklentileri değiştirdi. Öğretmenler uzaktan eğitime uyum sağlamak ve kendi becerilerini geliştirmek için insanüstü bir çaba sarf ettiler. Yeni nesil çocuklar, yeni öğrenme modellerine ihtiyaç duyuyor. Bu da klasik öğretmen anlayışının değişmesini zorunlu kılıyor. Bu anlamda son yıllarda ülkemizde sayısız başarıya imza atan, ilham veren hikayeleri olan öğretmenlerin sayısı da çoğaldı. Varkey Vakfı tarafından düzenlenen Global Teacher Prize’da dünyanın en iyi 50 öğretmeninden biri seçilen Selçuk Yusuf Arslan da bu öğretmenlerden biri. Lisans ve yüksek lisans eğitimini Bilgisayar Sistemleri üzerine yapan ve doktorasını tamamlayan Arslan, eğitimde STEM yaklaşımı, özellikle kız öğrencilerin kodlama becerilerinin geliştirilmesi ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları konularına odaklandı. Geçtiğimiz yıl da AKS Küresel Öğretmen Ödülünü kazanan ve JCI tarafından dünyanın en başarılı 20 gencinden biri seçilen Arslan’la yeni nesil öğretmenliği ve hedeflerini konuştuk.
Selçuk Yusuf Arslan, 2021 Global Teacher Prize’da dünyanın en iyi 50 öğretmeninden biri seçildi.
Pandemide uzaktan eğitimle birlikte eğitime bakış büyük ölçüde değişti. Öğretmenler bu süreçte nasıl yol aldı?
Pandemi süreci zaten tartışılan eğitim sistemlerinin değişimini zorunlu kıldı. Artık eğitimde hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını söyleyebilirim. Çok güçlü diye düşünülen eğitim sistemlerinin pandemiye hazırlıksız yakalanması sonrası tüm dünyada öğretmenler inisiyatif aldı ve bu sürecin kahramanı haline geldi. Belki de daha önce hiç deneyimlememelerine rağmen uzaktan ders tasarımları yaptılar. Öğrencilerinin sosyal ve duygusal gelişimlerini uzaktan eğitimle desteklemeye çalıştılar. Bu süreç eğitimde fırsat eşitliğini yüksek sesle tartışmamıza da neden oldu. Pandemi sürecinin bazı avantajları da var. Daha önce kişisel ve mesleki gelişimimiz için kilometrelerce yol yapmak zorunda kalırken bu süreçte birçok eğitime evimizden ve ücretsiz bir şekilde ulaşabildik. Mesai kavramının kalmaması aşırı bir iş yükü de getirdi. Bir öğretmen olarak bu dönemi yeniden beceri kazanımı ile değerlendirmeye çalıştım. Uzaktan eğitimin doğası gereği teknolojiyi derslerime entegre etmede deneyim kazandım. Birçok meslektaşımın da kendini yenilediğini düşünüyorum.
Yoğun ekran kullanımı nedeniyle, durağan işlenen dersler öğrencilerin ilgisini çekmiyor. Bu konuda önerileriniz neler?
Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte öğrenciler bilgiye kolayca ulaşıyor. Bu anlamda öğretmenler bilgiyi aktaran olmaktan öte öğrenciye mentorluk yapan bir role evrilmeli. Öğrenciyi merkeze alan bu tür yaklaşımlar sayesinde sınıf yönetimi kolaylaşıyor. Öğrenciler de öğrenme sürecine aktif olarak katılıyor. Ben de derslerimde yenilikçi yaklaşımları kullanmaya çalışıyorum. Avrupa Birliği Ufuk 2020 programı kapsamında düzenlenen FCH Go proje yarışmasında dört öğrencim hidrojen yakıt pillerini tanıtmak amacıyla hazırladıkları eğitsel yazılım ile ülkemize birincilik ödülünü kazandırdı. Dünya değişirken çalıştığımız öğrenci grubu da farklılaşıyor. Bu nedenle onlarla daha etkili iletişim kurmanın yollarını ararken öğrencilerin eğlenerek öğreneceği yaklaşımlara da uyum sağlamanın nitelikli eğitim için önemli olduğunu düşünüyorum.
Özellikle kız öğrencilerin kodlama becerileri ve STEM kariyerleri üzerine odaklanmanızın nedenleri neler?
2017 yılında okulum Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ne tayinim çıktığında kız öğrencilerin bilişim teknolojileri alanına ilgi göstermediğini ve bu alanda okuyan öğrencilerin de bilişim alanında kariyer planlarının olmadığını gördüm. Teknolojiyle Buluşan Kızlar projesini hayata geçirdim. Eğitimde rol ve sorumluluğu olan paydaşları harekete geçirerek öğrencilerin daha nitelikli bir teknoloji eğitimi almalarını sağladım. Alan uzmanlarını okula davet ettim. Teknoloji firmalarından içerik ve yazılım desteği aldım. Öğrencileri uluslararası geçerliliği olan sertifika sınavlarına girmeleri için cesaretlendirdim. Proje sonunda öğrenciler ulusal yarışmalarda ödüller alarak yürütülen projenin ne kadar gerekli olduğunu gösterdi. Gelecekte ortaya çıkacak mesleklerin büyük bölümünün STEM alanları ile ilişkili olacağı öngörülüyor. Bu noktada biz öğretmenler de özellikle kız öğrencileri bu alanları seçmeleri konusunda cesaretlendirmeliyiz.
Eğitimin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Ülkelerin öğretmen niteliğini artırmaya yönelik tedbirler alacağını düşünüyorum. Öğretmenlerin sürekli gelişimi son derece önemli. Eğitimde dijital teknolojilerin daha fazla kullanılacağı çok açık. Eğitim sistemleri öğretmenleri yenilikçi yaklaşımları derslerinde kullanmaları için cesaretlendirmeli. Bireyselleştirilmiş öğrenme de yeni dönemde oldukça önemli hale gelecektir. İklim krizi ile mücadele ettiğimiz bu günlerde eğitim sistemlerinin de daha sorumlu bireyler yetiştirmeye daha fazla önem vermeli diye düşünüyorum.
Dilek Livaneli umudunu asla kaybetmiyor
Dilek Livaneli, farklı köy okullarında dört sınıf bir arada tek öğretmen olarak 16 yıl boyunca okulunun hem müdürü hem öğretmeni hem de hizmetlisi olarak görev yaptı. Kırsal bölgelerde sosyal, kültürel alanlarında onlarca projeyi hayata geçirdi. 2012 yılında Millî Eğitim Bakanlığı tarafından “Yılın Öğretmeni” unvanını aldı. Varkey Vakfı’nın düzenlediği “Dünyanın en iyi 50 öğretmeni” arasına seçilen ilk Türk öğretmen oldu. Livaneli’nin “Bir Dilek Yetmez” Projesi 2018 UNESCO ödüllerine aday gösterildi. Avrupa Parlamentosu Uluslararası Lider Kadın Ödülü’nün sahibi olup dünyanın en ilham veren 8 kadınından biri seçildi. Livaneli, yurt dışında yaşayan Türk çocuklarına yönelik Türkçe ana dil eğitim programı geliştirip International School of London’da öğretmenlik mesleğine devam ediyor. Türkiye’de eğitimin geleceğine bakışını sorduğumda;
“Türkiye’de 1 milyondan fazla öğretmen, 18 milyondan fazla öğrenci var ve bu çok büyük bir güç. Ben tüm koşullara rağmen umudumu asla kaybetmiyorum. Asıl değişim ve dönüşüm öğretmenin kendisinden başlayacak. Beceri temelli eğitime öncelik verilmeli. Avrupa’da gözlemlediğim en güzel şey bu. Okullarda karmaşık problem çözme, eleştirel düşünme, yaratıcılık, insan yönetimi, müzakere becerileri, takım çalışması gibi çalışmalar yok. Öğretmenlerin öğretme çevikliği çok düşük. Bunun artırılmasına yönelik motivasyon çalışmaları yapılmalı. Yabancı dil eğitimi kanayan yaramız. Empati ve karakter eğitimleri müfredata konulmalı çünkü ülkenin temel sorunu ahlak çöküşü. Okulda demokrasi kültürü geliştirilmeli, çocuk hakları sözleşmesi harfiyen uygulanmalı” diyor.
Köy okulunun tek öğretmeni Aysel Ösüz
Şanlıurfa’da birleştirilmiş sınıflı bir köy okulunda tek öğretmen olarak görev yapan Aysel Ösüz tek isteğinin, öğrencilerinin eğitim hayatına olumlu katkı sağlayabilmek ve onları ilerde çok güzel yerlerde görebilmek olduğunu söylüyor. Kendisi de bir köy okulunda okumuş olan Ösüz, kendi isteğiyle 12 yıldır köy okullarında çalışıyor. Okulun bahçesinde ve sınıf içinde çocukların kendilerini evindeymiş gibi hissetmeleri için yardımseverlerin de desteğini alarak düzenlemeler yaptı. Okul lojmanının bir odasını sanat atölyesine çevirdi. Burada çocuklar 15 çeşit müzik aletiyle tanışmış, ahşap boyama, alçı çalışması, örgü örme gibi çalışmalar yapıyor. Çocukların ördükleri bere ve boyunluklar her yıl ihtiyaç sahibi köy çocuklarına ulaştırılıyor. 2017 yılında yapmış olduğu projelerle bakanlığın ‘Eğitim ve Öğretimde Yenilikçilik Ödülleri’nde Türkiye birincisi oldu. Aynı yıl bakanlık tarafından yılın öğretmeni seçildi.
Uzaktan eğitimi ulaşılabilir kılan Yudum Özkan
Hindistan’da düzenlenen Global Teacher Award 2020 uzaktan eğitimin daha ulaşılabilir olmasına yönelik yaptığı projeler ve ülke genelinde gerçekleştirdiği eğitim ve çalışmalarla ödül aldı. Dünyadan 300 öğretmenin seçildiği Toronto’da gerçekleştirilen Microsoft Global E2 konferansında birincilik ödülünün sahibi oldu. 7. Uluslararası Future Learning 2018 Eğitimde Dijital Dönüşüm Konferansı’nda iki ödül aldı ve 2019 yılında OECD TALIS Tartışması’na katıldı. 2018 yılında “Cesur Kızlar Hayallerini Kodlar” projesi ile kız öğrencileri STEAM alanlarında cesaretlendirmek adına bir sosyal sorumluluk projesi gerçekleştirdi. Özellikle Teknoloji Entegrasyonu ve Dijital Oyun Tabanlı Öğrenme üzerine uzun yıllardır çalışıyor.
Eğlendirerek öğreten Caner Sarıoğlu
“Eğlenmeyi Öğren, Öğrenmeyi Öğret” projesiyle Yarının Öğretmeni Ödülleri’nde Türkiye 1.’si oldu. Mesleğe Şanlıurfa’da başlayan, çocukların okulu sevmediğini, zil çalınca yangından kaçar gibi kaçtıklarını fark edince, çocuklara keyif aldıkları bir öğrenme ortamı sunması gerektiğine karar veren Caner Sarıoğlu, “Öğrenciler mutlu ve ait hissediyorlarsa gerçek potansiyellerini ortaya çıkarıyorlar” diyor.