Yeni nesil korona, genci yaşlısı, kadını erkeği, çalışanı çalışmayanı hepimizi aynı kaygı ve korkularda buluşturdu ve eve hapsetti. Hepimiz evde olunca da mutfak faaliyetleri tabii ki üç kat arttı
Bir sabah uyanacağız ve birisi çıkıp gülerek “şaka yaptım” diye bağıracak ve sonra tüm dünya kaldığı yerden devam edecekmiş gibi hissediyorum. Sanırım pek çoğumuz benzer hallerdeyiz. COVID-19 denilen bu virüs genci yaşlısı, kadını erkeği, çalışanı çalışmayanı, ünlüsü ünsüzü hepimizi aynı kaygı ve korkularda buluşturdu ve hepimizi evlerimize hapsetti. Hem kendimizin hem sevdiklerimizin sağlığı için endişelenirken, bir taraftan da ekonomik kaygılar var. Gelişmelerden habersiz kalmak istemiyoruz ama aşırı bilgi kirliliği kaygı seviyemizi arttırıyor.
Tüm bu zorlanmalar arasında belki de biz ebeveynleri en zorlayan şey; çocuğumuz için moralimizi yüksek tutmaya, kaygıyı, sıkıntıları, gözyaşlarını kontrol etmeye çalışmak zorunda olmak. Biz yetişkinler olayları bir miktar daha anlamlandırabiliriz ama çocukların tüm bu olan biteni anlamlandırması mümkün değil. Güvende olduklarını hissetmeye, bizim tarafımızdan sakinleştirilmeye ihtiyaçları var ve tüm bunları yapabilmek, yaparken de akıl sağlığımızı korumaya çalışmak çok yorucu.
Panik halindeyiz
Sosyal izolasyon günleri nasıl geçiyor?
Sosyal izolasyonun ikinci haftasındayız. Birlikte yaşamayı nasıl da unuttuğumuzu gözlemliyor ve şaşırıyorum. Hangi ara eski kalabalık aile hayatlarından bu günlere gelmişiz diye sorguluyorum. Eşimizle, anne-babamızla, çocuğumuzla evde nasıl vakit geçireceğiz diye panik halindeyiz. Günlerdir uzmanlar, ‘Evde çocuklarla yapılacaklar’ listeleri veriyor. “Çocuğumla bir arada yaşamak için listelere mi ihtiyacım var?” diye sorarken buluyorum kendimi. Bu duygu canımı acıtıyor. Öte yandan hiç kolay değil. Hem evden çalışmak, hem çocukların eğitimine destek olmak, hem ev işleriyle ve evdekilerle ilgilenmek ve kendimize vakit yaratmak hiç kolay değil. Ya hâlâ işe gitmek zorunda olanlar?
Kullanımım azaldı
Kesin olan bir şey varsa, o da çocuklarımızı haberlerden uzak tutmamız gerektiği. Bilgi kaynaklarını filtreleyip, en sağlıklı ve doğru bilgiyi onlara biz vermeliyiz. Korona günlerinde, evde ekran kullanımım neredeyse yarı yarıya düştü. Çoğu zaman aklım haberlerde olsa da, kendim gibi onun da kaygısını arttırmamak için sosyal medyaya girmiyorum ve bu bana da iyi geldi.
Çocuğun öğretmeni olma
Uzaktan eğitim sürecinde, ‘Çocuğunun öğretmeni olma’ diyorlar. Oldu!
Bu konuda bir denge yakalamak çok zor. Çünkü okulda sorunsuzca işleyen düzen, evde aynı şekilde işlemiyor. Açıkçası okul öncesi ve ilkokulda, uzaktan eğitimin çok da verimli olmadığını düşünüyorum. Çocukların dikkatleri çok çabuk dağılıyor, interaktivite istiyorlar. Hareket ve oyun istiyorlar. Kendi başlarına başlayıp, bitirmeleri neredeyse imkansız. O yüzden de bir süre sonra ebeveyn kimliği yanında bir de öğretmen gibi oluyorsunuz. Bu da aradaki ilişkiyi daha çok yıpratıyor ve bizim için de evden çalışmak zorlaşıyor.
Yemek düzenine dikkat
Hepimiz evde olunca, mutfak faaliyetleri 3 kat arttı. Beraber yemek yapmak en sevdiğimiz anlardan ama bu süreçte çocuğumuzun ve kendimizin yeme düzenine de ekstra dikkat etmek gerekiyor. Hareketlerimiz de kısıtlandığı için her sabah müzik açıp dans etmeye karar verdik. Siz de gün içinde mutlaka bir hareket zamanı yaratın.
Ekran zamanlarını yeniden belirledik
Bu dönemde ekran kullanımı ile ilgili kurallar tepetaklak oldu. Sürekli evin içinde ve dip dibe olunca o sınırlar illa aşılıyor. Biz de kuralları yeniden konuştuk. Süre uzayabilir ama yaşına uygunluk ve içeriğin kalitesi önemli olan. Mesela İngilizce şarkılar dinliyor, hayvanlar hakkında belgeseller izliyoruz.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024