Çocuklarla yeniden evdeyiz. Evde iletişimde dikkat edilmesi gerekenleri klinik psikolog ve oyun terapisti İrem Polat’la konuştuk
Ebeveynler olarak, evde oyun önerilerinden, “kaliteli vakit” söyleminden yorulduk. Bir yılı aşkın süredir devam eden salgın, aile içi ilişkileri zora soktu. Geçen yıl ilk kez yaşadığımız ev karantinasından sonra, bu sefer deneyimliyiz. Her evin koşulları ve kuralları farklı olsa da, çocuklarımızla kuracağımız güçlü ve sağlıklı bağların önemini unutmayalım. Aile içinde çocuklarla ilişkimizde dikkat etmemiz gerekenleri hatırlamak için, klinik psikolog ve oyun terapisti İrem Polat ile bu konuyu ele aldık.
Klinik Psikolog İrem Polat, salgın nedeniyle hem ebeveynlerin hem de çocukların çok yorulduğunu ve sıkıldığını anlatıyor. Son kapanmada, evde kendimiz ve çocuğumuzla ilgili gerçekçi beklentiler taşımanın önemine dikkati çeken Polat, şu önerilerde bulunuyor: “Kusursuzluk ve mükemmellikten uzak duralım. Neyi, ne kadar yapabiliyorsak, ona odaklanıp, kendimize şefkatli davranmamız gerekiyor. Çocuklar kendine karşı şefkatli davranmayı da bizden gözlemliyor. Kendime şefkat gösterebilirsem, şefkatli bir ebeveynlik sergileyebilirim. Yas tutmak için kendime zaman ayırmalıyım. Yetiştiremediğim işler, sosyal olarak sevdiklerimden uzak kalışım, belki kaybettiğim işim, yorgunluğum, tüm bunlar için üzgün olabilirim ve yas tutmaya da ihtiyacımız var.”
Ebeveynleri, sürekli bir şeyler yapma, üretme stresinin de çok yorduğunu kaydeden Polat, “Hiçbir şey için kendimizi zorunlu hissetmeyelim. Olağanüstü bir dönemdeyiz ve bu geçecek. Kendimize sürekli bunu hatırlatmamız gerekiyor. Her duygu, şiddeti ne olursa olsun sonsuza kadar sürmüyor. Değişiyor, dönüşüyor. Üstelik tüm dünya benzer şeyler yaşıyor, yalnız değiliz. İç dengemizi bulmamız gerekiyor. Oksijen maskesini önce kendimize takalım ki, çocuklarla ev içindeki ilişkilerimiz de dengeli olsun” diyor.
“Evde çocuklarla randevu kartı”
“Çocuğumun ileride bu dönemi nasıl hatırlamasını istiyorum?” Bu soruyu kendimize sıklıkla sormamız gerektiğine işaret eden Polat, yapılması gerekenleri şöyle dile getiriyor: “Yapılan araştırmalara göre, kriz anlarında, etrafta sakin ve stabil bir ebeveyn varsa, çocuklar zorlu zamanları daha kolay atlatıyor. O çocuk, biz ebeveyniz. Bunu da kendimize hatırlatalım. Çocuğumuza bazı şeyleri sürekli dikte mi ediyoruz, yoksa bu süreçte ona rehberlik mi ediyoruz? En az bizler kadar, çocuklar da bunaldı ve sürekli talimat vermek, zorlamak, kızmak hiçbir işe yaramıyor. Evlerde yoğunuz ama çocuklarla randevulaşabiliriz. Özellikle ergen çocuklarımızla bunu yapabiliriz. Randevu kartı oluşturalım. Günde 10 dakika bile olsa birbirimize zaman ayıralım. Aile toplantıları yapalım. Hiçbir şey yapamıyorsak, çocuğumuzun çok sevdiği dijital oyunlar hakkında sohbet edebiliriz.”
Pandemi sonrası hayalleri
Bir çocuk büyütmek için ihtiyaç duyulan köylerin artık olmadığından ama 17 günlük karantina boyunca evde kendimize destek olacak mekanizmalar yaratmamız gerektiğinden söz eden Polat, bunları şöyle sıralıyor:
…mış gibi yapmamak, sahte olmamak! Duyguları samimiyetle paylaşmak
Yaşanan yoğun duyguları anlatmak. “Bu da geçecek” demek
Dijital ortamlarda sevdiklerimizle buluşmak
Yazıp, çizmek
Kulaklıkla müzik dinlemek
Meditasyon yapmak
Göz teması kurmak
Birbirimize olumlu söylemlerde bulunmak
Çocuklarla hayal kurmak. İmgeleme yaptığımızda, beynimiz en az oluyormuş gibi hormon salgılıyor. Tatile gittiğimizi, pandemi sonrası yapmak istediklerimizi hayal edebiliriz.
Oyuncu ebeveyn olmak. Kriz anlarında saçmalama oyunları ve hareketli oyunlar, yoğun duyguların yatışması açısından faydalı. Yoğun duygular dışarı çıkmadan, olumluya dönmüyor.