İnsanın gelişim dönemlerinde hayatı yaşayışı, algılayışı, verdiği tepkiler çok başka oluyor. O nedenle evdeki yaş gruplarına göre, korona günlerini de nasıl yaşadığımız değişiyor. Genellikle; 0-6 yaş arası çocuğu olanlar, çocuklarının davranışlarının değiştiğini, uyku düzenlerinin bozulduğunu, parmak emmeye, alt ıslatmaya ya da çok ağlamaya başladığını söylüyor. 6-12 yaş arası çocuğu olanlar genelde uzaktan eğitimden sürecinden dertli. Çocukların online derslere dikkatini veremediğinden ya da çok fazla ekranla haşır neşir olduğundan, sıkıldıklarından, oyalayamadıklarından bahsediyorlar. 12-15 yaş üstü çocuk sahibi olanlar ise genelde çatışma yaşadıklarından, çocuklarının kendileriyle konuşmadığından, odasından çıkmadığından ya da sokağa çıkma yasağı konusunda çok öfkeli olduğundan bahsediyor. Böyle düşününce, insanın doğasını ve gelişim evrelerini basitçe bilmek ve manzaraya geniş pencereden bakabilmek, bence bu süreci daha kolay atlamamıza yarayabilir. Çocuklar büyürken benzer aşamalardan geçerler ancak her çocuk farklı ve özeldir. O nedenle ebeveynlik yolculuğunda en kıymetli şey, karşımda büyüyen çocuğuma merakla bakabilmek, onu görebilmek ve duyabilmektir. Böylelikle onu gerçekten tanırım ve anlarım. Onu anlarsam da, büyürken ona eşlik edebilirim. Gerisi zaten gelir.
Manzaraya geniş açıdan bak
Sürekli bir arada olduğumuz bu olağandışı süreçte ise, sabırla durabilir ve tepkilerini gözlemlersem, ortada bir sorun olup, olmadığının farkına varabilirim. Belki gerçekten ciddi bir sorun vardır. O zaman bir uzmandan destek isterim. Ama bazen de, sadece benim ebeveyn olarak dikkatim, şefkatim, kabulümle yanında olarak halledebileceğimiz bir şeydir. İşte bunu yapabilmek için, manzaraya geniş açıdan bakabilmek gerekiyor. Ama ben ebeveyn olarak kendime bile bakamayacak bir haldeysem, manzarayı da göremiyorum haliyle.
Geçenlerde kızım bana ve babasına, “Sürekli benim bedenimi kontrol etmeyi bırakın artık” dedi. Bunu söylemesinin nedeni, bizim hiç durmadan, sabırsızca ona dişlerini fırçalamasını, ellerini yıkamasını, pijamalarını çıkarmasını vs hatırlatmamızdı. Bu söz benim için çok öğretici oldu. Kendime dışardan bakmamı sağladı.
Ergenlerle evde olmak
Özellikle ergenlerle yaşayan ebeveynler için bunu fark etmek kritik. “Nefes alsam, annem neden nefes aldın diyecek” diyen gençler var. Bence bu da, karşı taraftan nasıl algılandığımızı anlamamız için iyi bir fırsat. Evde sürekli birlikte olmak, ilişkiler açısından çok büyük risk. Onları koruyacağız, iyileştireceğiz, öğreteceğiz diye çocukların sınırlarını ihlal etmeyelim, ilişkiyi vıcık vıcık yapmayalım. Her şeylerine karışmayalım. Gölge gibi arkalarında dolaşmayalım. Biraz huzur verelim. Kendimize de, onlara da. Kendi sınırlarını ve başkalarının sınırlarını, bizim onlarla kurduğumuz ilişki ile öğreniyorlar. Zorlandığımız anlarda ergen çocuklarımızla konuşabiliriz. Duygularımızı açıklıkla ifade edebiliyor olmak, bazen onlardan destek istemek çok kıymetli. Zorlandıklarında çalacakları ilk kapı olduğumuzu bilmek istiyorlar.
Kendi içimdeki ergene vakti zamanında şefkat gösterildi mi ve ben şimdi onunla nasıl yaşıyorum? İşte bu, evdeki ergen çocuğuma bakışımı da belirliyor.
Ne yapsak?
Günlük tutuyor musunuz? Ya da yazı yazıyor musunuz? Düzenli yazı yazmak, kaygı, endişe ve kaos içindeki zihnimizi sakinleştirmek, güvende hissettirmek, duyguları ifade edecek alan yaratmak açısından çok faydalı. Ne yapın edin, her gün iki satır da olsa yazı yazın. Ne yazdığınızın bir önemi yok. Kağıdı, kalemi alın ve bırakın dökülsün kelimeler. Düşünüp, planlamanıza da gerek yok. Ne kadar iyi geldiğini zaman içinde göreceksiniz.
Alfabe süsleme çalışması
Çocuğunuzla birlikte, rengarenk boyalarla kendi alfabenizi yaratabilirsiniz. Formatın, büyüklüğün, renklerin önemi yok, istediğiniz gibi yapabilirsiniz. Sonra da evdekilerin isimlerini ya da ‘23 Nisan Kutlu Olsun” yazısını süsleyebilirsiniz.