Zeynep İşman

Zeynep İşman

zeynepisman@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bazen kızımın bu süreçten nasıl etkilendiğini anlamaya çalışıyorum. Davranışlarına, konuşmalarına bakıyorum ama anlamak güç. Genel olarak halinden memnun gibi. İlkokul birinci sınıfa gittiği için, uzaktan eğitimi sınıf arkadaşları ile eğlenceli bir oyun haline getirdiler. Zaman zaman ‘arkadaşlarımı özledim’ dese de, evin içinde bolca oyunla, çizgi filmle ve köpekleriyle zaman geçiriyor. Fakat bazen çok ani ve daha önce hiç yapmadığı öfkeli ve sert tepkiler veriyor. Dün sabah da oyuncaklarını masadan kaldırmasını istediğim için öfkeyle bana bağırınca, “Acaba iç dünyasında neler yaşıyor?” diye düşündüm.

Onunla bunu konuşmaya çalışınca, “Neden bilmiyorum anne ama böyle davranmak geliyor içimden” dedi! Bence bu çok kilit bir cümle. Duygular anlık olarak, sürekli değişiyor. Sinirli olmak istemeseler de, ağızlarından kelime olarak, bedenlerinden de davranış olarak öyle çıkıyor. Ne kadar tanıdık! Çünkü aynı şeyi ben de yaşıyorum. Bu aralar bazen kendimi tanıyamıyorum. Bu dönemde verdiği sıra dışı tepkileri üzerimize alınmak, saygısızlık ya da şımarıklık olarak adlandırmak yerine, sıcak ve samimi bir kucaklama ile karşılayabiliriz çocuğumuzu.

Ama iyi haberi vereyim. Duygularını ve davranışlarını öyle ya da böyle ifade eden bir çocuğunuz var ise şanslısınız. Onlarla iletişime geçmek, yardımcı olmak daha kolay. İçe dönük çocuklarla ise daha çok mesaiye ihtiyacımız var. Yaşına uygun bir dille, bazen oyunla, bazen farklı yöntemlerle kendini ifade etmesine yardımcı olmamız gerekiyor.

‘İyileşmek için fırsat’

Geçen yıl eğitim için İstanbul’a gelen Psikolog Aletha Solter, bir araştırmadan bahsetmişti. Uzun yıllar önce, kronik hastalıkları nedeniyle aylarca hastanede tedavi altında tutulan çocuklar üzerinde bir araştırma yapmışlar. Araştırma sonucunda, hastanede sürekli ağlayan, bağıran, öfke nöbetleri sergileyen, hemşire ve doktorlara tepki gösteren çocukların uzun vadede daha hızlı iyileşme gösterdiğini bulmuşlar. Solter’ın şu sözlerinin de bu süreçte kulağımıza küpe olması gerektiğini düşünüyorum: “Ağlama ve öfke nöbetlerini davranış problemi olarak değil, travmadan iyileşme için fırsat olarak görmeliyiz. Çocukların kendilerini evlerinde güvende hissetmeleri çok önemli. Çünkü evde öfke nöbetlerini ne kadar çok geçirirlerse, dışarda o kadar sakin kalabiliyorlar.”

Kızımla korona günleri | Çocuğunuz her zamankinden daha öfkeli mi



Sanırım bu açıdan bakmak, bir parça da olsa rahatlatabilir bizi. Bu sıra dışı dönemden hepimiz bir takım hasarlarla çıkacağız. Ama uzun vadede o hasarları nasıl onaracağımız ve ne kadarının kalıcı olacağını, şu anki davranışlar ve bakış açımız belirleyecek.

Oyunda gücü çocuğa verin

Çocuğunuz bu aralar size karşı öfkeli ve genel olarak gergin ise onunla gücün çocukta olduğu oyunlar oynamanızı öneririm. Mesela buna en güzel örnek; yastık savaşı. Yastık savaşında size defalarca vursun, sizi yere devirsin, üstünüzde tepinsin. Siz de tepkilerinizi abartın, “ahh, uhh, beni yendin, beni mahfettin” gibi kelimeler kullanabilirsiniz. Oyunun sonunda da gülerek stresinizi boşaltabilirsiniz. 

Ne oynasak?

Çocukluğumuzun geleneksel etkinliği olan patates ya da ip baskısı yapabilirsiniz. İhtiyacınız olan sulu boya, kağıt, patates ya da ip. Hem el becerileri geliştirmek için çok faydalı. Hem de ortaya harika sanat eserleri çıkıyor. Evde istediğiniz bir alana asarak, sergi bile yapabilirsiniz. Ayrıca Milliyet Çocuk eki ile verilen Şermin Yaşar’ın Oyun Takvimi’ne de göz atmanızı tavsiye ederim.