Ipsos Araştırma Şir-keti’nin koronavirüs süreci ile ilgili yaptığı son dönem araştırma sonuçlarına göre Türkiye’de her 10 kişiden 9’u bu virüse yakalanacak olmaktan korktuğunu söylemiş. Fakat endişeler artmakla birlikte, süreç uzadıkça evde kalmakta zorlandıklarını ve evde kalmaya birkaç ay daha dayanabileceklerini belirtmişler. Kamuoyunun yüzde 70’i ise, salgın bitse bile hayatlarının eskisi gibi olmayacağını düşündüklerini belirtmişler.
Bu sonuçlara bakarsak, hem toplumumuzda hem dünyada endişe seviyesi yükselmiş bir nesil geliyor. Ancak dün Çin’de açılmaya başlayan mağazalarda satış rekorları kırıldığına dair haberleri görünce, “bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” demeden edemedim!
Yaşadığımız coğrafya bakış açımızı etkiliyor
Ipsos’un 15 ülkede toplam 28 bin kişi ile gerçekleştirdiği global bir araştırmaya göre ise, Japonya, Birleşik Krallık ve Avustralya Haziran’a kadar virüsün kontrol altına alınacağı konusunda en kötümser ülkeler arasındaymış. En negatif düşünen ilk sıradaki ülke yüzde 32 ile Avusturalya, daha sonra yüzde 27 ile Birleşik Krallık ve yüzde 19 ile Japonya. Hazirana kadar kontrol altına alınacağı konusunda en iyimser ülke Vietnam yüzde 92, Brezilya yüzde 85 ve Meksika yüzde 84 imiş.
Bu sonuçlar bana yaşadığımız toprakların, iklimin ve kültürün olaylara bakışımızı, algılayışımızı ve yorumlayışımızı nasıl da etkilediğini düşündürdü. İtalya ve İspanya’da insanların balkonlar arasında kadeh tokuşturduğu ve şarkılar söylediği görüntüleri küçümseyen ve onları gevşek olmakla suçlayanlar olmuştu. Bence bu tip yorumlar yapmadan önce, yaşanılan coğrafyayı ve kültürü düşünüp, süzmek daha sağlıklı.
Bireysel önlem olarak gıda stoğu yapmak
Dikkatimi çeken şeylerden biri de şu oldu: Koronavirüse karşı “bireysel önlem olarak neler yapıyorsunuz” sorusuna cevap verenlerin yüzde 48’i “evde gıda stoğu yaptık” derken, yüzde 1’i “sosyal mesafeye dikkat ediyoruz” demiş. Buradan da sokağa çıkma yasağı ilan edildiği gece yaşanan manzarayı anlamlandırmak daha kolay olur sanırım!
Evdeki köpeklerin bile huyu değişti
Evde olmak, ailede herkesi etkiledi. Biz iki köpekli bir aileyiz. Bakıyorum da son bir ayda köpeklerimizin bile huyu değişti. Aramızdaki bağ kuvvetlendikçe, birbirimizin dilinden daha çok anlamaya başladık. İkisinin de bambaşka karakterleri var ve bunları şimdilerde daha net fark ediyorum. Bakışlarından bize ne demek istediklerini anlıyoruz artık. Öyle mutlular ki evde olabildiğimiz için. İşte bunlar tüm ilişkiler için geçerli aslında. Bu günleri anılarımıza, bağlarımızı kuvvetlendirdiğimiz ve birbirimizi daha iyi tanıdığımız zamanlar olarak kazırsak, bu işten kazançlı çıkarız.
Ne yapsak?
Kelime oyunu
Birlikte bir kitap seçin ve okuyun. Sonra da gözlerinizi kapatıp, rastgele bir sayfadan, bir kelimeyi seçin. Sonra o kelimenin sizde neleri çağrıştırdığını anlatın. Ya da 2-3 kelime seçip, bunlardan bir hikaye türetebilirsiniz.
Kitap önerisi: Seyahat özgürlüğümüzün olmadığı bu günlerde, kızımla çok sevdiğimiz bir kitabı paylaşmak istiyorum. Redhouse Kidz Yayınları’ndan çıkan “İşte Benim Bir Günüm” kitabı, bizi farklı ülkelerde ve kültürlerde yaşayan çocukların bir gününe götürüyor. 5 yaş ve üzeri çocuklar için öneririm.