Zeynep İşman

Zeynep İşman

zeynepisman@gmail.com

Tüm Yazıları

“Bana Hazır mısın Baba?” kitabının en önemli tarafı annenin rolü, önemi ve kutsallığından sıklıkla bahsettiğimiz çocuk yetiştirme sürecinde, babaların nasıl geri plana itildiğini hatırlatması

Çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı Dr. Şirin Seçkin’le psikanalist Prof. Dr. Gökhan Oral’ın imzasını taşıyan “Bana Hazır mısın Anne?”nin ardından devam kitabı “Bana Hazır mısın Baba” bu hafta çıktı. Remzi Kitabevi’nin yayımladığı kitap, tüm babalara, baba adaylarına ve tabii annelere rehber olacak nitelikte.
“Bana Hazır mısın Baba”, günümüzde aile içi bağların zayıflamasıyla birlikte babalık kavramının içinin boşaldığından ve babanın işlevinin giderek azaldığından, bunun da yeni nesiller üzerinde yarattığı olumsuz etkiler ve çözüm yollarından bahsediyor. Dr. Şirin Seçkin ile babanın çocuğun gelişimindeki rolü ve vazgeçilmezliğini vurgulayan yeni kitabı hakkında konuştuk.

İdeal anne olmadığı gibi  ideal baba da yoktur



Kitabınızda babalık kavramının içinin boşaldığını söylüyorsunuz. Bu ne anlama geliyor?

Haberin Devamı

Bu durum babanın kendini tamamen para kazanmakla sorumlu hissetmesi ve neredeyse vaktinin çok büyük bir kısmını iş hayatında geçirmesinden kaynaklanıyor. Babalar, “Ben kendi payıma düşeni yapıyorum” diye düşünerek çocuğun eğitimini, ev içindeki düzeni ve kuralları anneye devretmiş durumda. Kural koymak, sınırları çizmek, düzeni sağlamak eril bir işlevdir. Burada baba işlevlerini üstlenmiş ebeveynden, yoksa da amca, dayı, teyze, hala gibi aile büyüklerinden bahsediyoruz. Çoğu çocuk babasını belli bir yaşa gelene kadar çok az görüyor, birlikte az vakit geçiriyor. Bu da, babanın ev içindeki konumunu ve otoritesinin önemini epeyce kaybetmesine yol açtı.

Toplumlarda ideal anne gibi ideal baba beklentisi var. Yeterince iyi bir baba nasıl olmalı?

İdeal anne olmadığı gibi, ideal baba da yoktur. Yeterince iyi bir babalık; babalık işlevinin hayat boyu devam edeceği, sorumluluğunu alan, çocuğuna bağlı olan, gerektiği zamanlarda çocuğun arkasında duran, destekleyen, cesaret veren, öğreten bir babanın varlığıdır. Hamileyken eşini destekleyen, anneye çocuğun bakımı için arkasında olduğu güvenini veren, doğumdan sonra da annenin endişelerini gideren, anneyle bebeğin birbirine aşırı derecede bağımlı hale gelmesini engelleyen, çocuğun bağımsızlığını kazanmasında yardımcı olan, çocuğun geleceğini planlamasına ve dış dünyaya atılmasına yardımcı olan bir baba yeterince iyi bir babadır.

İdeal anne olmadığı gibi  ideal baba da yoktur


Haberin Devamı

Babanın öldüğü ya da hiç olmadığı ailelerde ne yapılmalı?

Babanın olmadığı evlerde, babalık işlevlerini üstlenecek birinin varlığında çocuk yine sağlıklı büyüyebilir. Böyle bir durumda mutlaka bir erkek rol modeline ihtiyaç vardır. Bu aileden dayı, amca gibi birisi olabileceği gibi aileye yakın erişkin bir erkek de olabilir. Bu hem çocuğun cinsiyet seçimi hem de babalık işlevlerini içselleştirmesi açısından önemlidir. Böyle bir destek verebilecek kişilerin varlığında baba eksikliği büyük ölçüde giderilmiş olur.

Ergenlik döneminde baba rolünün etkisinden bahseder misiniz?

Ergenlik dönemi çocuğun ruhsal yapısında ters giden bir şeyler varsa toparlanabileceği son dönemdir. Ergenlik çocuğun bir yandan tavan yapmış dürtülerini kontrol etmeye çalıştığı, aynı zamanda da geleceğiyle ilgili çok önemli kararları verebileceği yıllardır. Anne tek başına çocuk büyütürken en çok bu dönemde zorlanır. Bu dönemde baba birçok konuda kural koyan ve uygulayan olmalıdır. Hafta sonları saat kaçta evde olunacak, saat kaça kadar arkadaşlarla dışarıya çıkılacak gibi kurallar için baba varlığı şarttır.

Haberin Devamı

Sevilmeme kaygısı

Günümüzde babaların çocukları tarafından sevilme ihtiyacı duyduğunu söylüyorsunuz. Bu bence çok önemli bir nokta. Bunun nedeni nedir?

Günümüzde, otoriter ebeveynler tarafından yetiştirilmiş oldukları için kendileri daha yumuşak olan, sevilmeme kaygısıyla çocuklarına hayır diyemeyen, sınırları belirleyemeyen, kuralları koyamayan yeni nesil babalar görmekteyiz. Çocukların maddi tüm taleplerini yerine getirmeye çalışmak da çocukları tarafından sevilmeme kaygısı nedeniyle olabilir. Baba çocuğun arkadaşı değil ebeveyni olduğunu ve aradaki kuşak farkını hatırlamalı ve sevgi ihtiyacını da kendi akranları, eş ve arkadaşlarından talep etmelidir.

Anneler genelde babanın yetersizliğinden, babalar ise annenin baskın rolünden şikâyetçi. Bu konuda önerileriniz neler?

Anneler, babaların evde yardım etme, çocuğun bakımına destek verme isteklerini kırmamalılar. Bebeği çok sert tuttun, biberon öyle mi tutulur, altını gevşek bağlamışsın gibi söylemlerle babanın şevkini kırıp yardımcı olmaktan uzaklaştırabilir. En doğrusu babanın anne ile bebek arasında iki tarafı da rahatsız etmeyecek şekilde yer almasıdır.

“Günde ortalama 7 dakika vakit geçiriyorlar”

“Araştırmalar büyük şehirlerde yaşayan, evliliği devam eden babaların çocuklarına günde ortalama 7 dakika ayırabildiklerini gösteriyor. Buna karşın anneler günde ortalama 2 saati çocuklarına ayırıyor. ABD’de doğan çocukların yüzde 70’inin 18 yaşına gelene kadar tek ebeveynle kalacağı öngörülüyor; bu da çoğunlukla anne oluyor. Bu ülkedeki boşanmış ailelerde baba, çocuğunu yüzde 70 oranında senede bir kez görür. Mahkemenin öngördüğü nafaka ve çocuğu alma sorumluluğunu boşanmış babaların yüzde 80’i yerine getirmiyor. Boşanma sonrası babayla yaşayan çocukların oranı ise yalnızca yüzde 2.”