Sınır Tanımayan Palyaçolar keyifli bir performansla her gün farklı bir çadır kentte çocukları oyuna katılmaya davet ediyor. Eğitimci ve yönetmen Güray Dinçol “Bu tip travmalar ilk topluluk olma halini sarsıyor. Birlikte seyir kültürü, birlikte heyecanlanma haline odaklanıyoruz. O kampın ritmini kısacık da olsa değiştirebilmek hedefimiz” diyor.
Sınır Tanımayan Palyaçolar’ın (Clowns Without Borders) adını 6 Şubat depremlerinden sonra sıkça duyar olduk. Farklı ülkelerden gelen sanatçılar, depremden etkilenen illeri sokak sokak gezerek, çocukların yüzündeki bir anlık gülümseme için çabalıyor. 16 ülkeden profesyonel sanatçıların olduğu Clowns Without Borders, afet, savaş, salgın hastalık olan bölgelere, beslenme, barınma, güvenlik gibi temel ihtiyaçlar tamamlandıktan sonra müdahale eden, özellikle çocuklar ve kadınları kendine seyirci kitlesi olarak belirlemiş bir yapılanma. Türkiye’den onlara katılan ve bir aydır şehir şehir gezen eğitimci ve yönetmen Güray Dinçol ile deneyimlerini ve bundan sonra yapılacakları konuştuk. Bugün üçüncü kez bölgeye giden ekip, yaz boyunca da orada kalacak.
*Bölgeye ilk olarak kimlerle gittiniz ve ilk gözlemleriniz ne yöndeydi?
İlk olarak depremden 1 ay sonra Sınır Tanımayan Palyaçolar (Clowns Without Borders) İsveç’in çağrısı ve Lübnanlı bir bağımsız STK olan Clown Me In ekibiyle birlikte gittik. 3 Lübnanlı sanatçı, 1 İsveçli sanatçı, fotoğrafçı, ben ve projenin belgeselini yapan bir arkadaşımızla sahadaydık. Ekipte özellikle Lübnanlı bir sanatçının olmasını tercih ettik çünkü İngilizce, Türkçe ve Arapçanın olduğu bir oyun yapmayı tasarladık. Hem Suriyeli hem Türk çocukların bir arada yaşadığı kamplara ulaşmayı hedefledik. 6 Mart’ta başladık ve 6 gün boyunca, 6 noktayı ziyaret ettik. Bir anlamda keşif gezisiydi sonraki ziyaretlerimiz için. Her gün farklı mahallelere, çadır kentlere gittik. Önceliği psikososyal desteğin ulaşmadığı noktalara vererek ilerledik. 45 dakikalık bir gösterimiz vardı. Çocukların ilgisine ve bizimle oynama isteğine göre kimi zaman tamamını kimi zaman daha kısa halini oynadık. Temelde hedefimiz 6 gün boyunca 30’dan daha fazla noktayı ziyaret edip, oyun yoluyla çocuklarla karşılaşmak oldu.
Çocuklar çok daha açık
*Çocuklar sizi nasıl karşıladı?
Şu ana kadar 60’dan fazla bölgeyi ziyaret ettim. Çocuklar tarafından hep çok güzel karşılandık. Çocukların psikolojileri yetişkinlere göre daha iyi. Çünkü ne olursa olsun çocukluklarını koruyorlar ve onlara çocuk oldukları gerçeğini hatırlatan bir durumla karşılaştıklarında, bir oyun grubu geldiğinde haliyle o grubu kucaklıyorlar. Çocuklar çok daha açık. Biz de oraya oyun arkadaşı olarak gittiğimiz ve çocukluklarını hatırlattığımız için bağ kurmamız daha kolaylaşıyor. Tabii ki çok büyük travmalar yaşayan, ailelerini kaybeden çocuklar için bu kadar kolay olmuyor ama yine de daha küçük yaş grupları için çadır hayatından tutun da, yemek sırası bile oyuna dönüştürülebilir ve daha kabul edilebilir bir hal alıyor.
*Ne tip performanslar sergilediniz? Bunun çocuklara nasıl bir faydası oluyor?
Sirk sanatları, dans, tiyatro gibi farklı etmenlerden çocukların keyifle izleyecekleri, özellikle onları güldürmeye, oyuna katılmaya, hareket ettirmeye dönük bir tür etkinlik/oyun arası bir gösterimde bulunuyoruz. Çocukların seslerini çıkarmaya, hareket etmeye, yan yana durmaya, birlikte bir şey izlemeye ve tepki vermeye ihtiyaçları olduğunu tespit ediyoruz. Bu tip travmalar ve büyük yıkımlar ilk topluluk olma halini sarsıyor. Dolayısıyla birlikte bir şey izlemek çok önemli. Birlikte seyir kültürü, birlikte heyecanlanma, birlikte hareket etme haline odaklanıyoruz. Sadece çocuklar için değil, kadınlar için de böyle bir ihtiyaç var. Çocuklar, kadınlar ve diğer yetişkinler olarak o kampın ritmini kısacık da olsa değiştirebilmek hedefimiz. Çok büyük, derin izler yaratmaktan ziyade, orda geçirdiğimiz süreyi güzel kılmaya, göz teması kurmaya, kısacık da olsa sohbete zaman ayırmaya çalışıyoruz. Sınır Tanımayan Palyaçolar zaten travmaya uğramış kişilerle temas kurma konusunda profesyonel. O yüzden depremzedelere temasımız çok kıymetli oluyor. Gülmek insana güvenlik hissi veriyor. Nefes alındığı, göz teması ve ilişki kurulduğu anlamına geliyor. Gülme odaklı çalıştığımız için, o güvenli alanı seyirciyle kurmaya çalışıyoruz. İzin varsa çadırlara girip çıkıyoruz, müzik yapıyoruz daha dezavantajlı gruplara ayrı özen gösteriyoruz.
Yapılacak çok şey var
*Atölye başlıkları ve içerikleri nelerdi?
Sahaya çıkmak isteyen performans sanatçıları için 2 hafta boyunca seminerler ve atölye çalışmaları yaptık. Travma psikolojisi, psikolojik ilk yardım, kullanabilecekleri materyaller gibi konuları anlattık. Kukla sanatı, beden perküsyonu üzerine çalışmalar, farklı materyallerle oyun kurma, serbest oyun alanları oluşturma, doğaçlamalar üzerinden gençler ve yetişkinlerle oyun kurma, hikâye anlatıcılığı gibi farklı, her yerde uygulanabilen malzemeler sunduk. Şu an sahada bu arkadaşlarımız çalışıyor.
*Şu an bölgede durum nasıl? En büyük ihtiyaç ne?
2 ayı aşkın bir süre geçtiği için, zaten çok büyük travmalar yaşayan insanların daha stabil, daha insani koşullarda yaşaması gerektiğini ve hâlâ yapılacak çok şey olduğunu gözlemleyebiliyorum. Çok şey yapılıyor ama ne yazık ki yetmiyor. İnsanların en azından yaslarını yaşayacakları koşullar oluşturulmalı. Hala ‘çadırım su mu bastı, yemek sırasını kaçırmayayım’ derdindeler mecburen. Olması gereken daha stabil, nispeten ev hayatına yakın bir hayata geçmeleri.
Palyaçonun Türkiye’deki algısı
*Clown terimini açabilir misiniz? Yaptığınız şeyin tam olarak amacı ne?
Yaptığımız işi tanımlarken palyaço ifadesinden kaçınıyoruz, çünkü palyaçonun Türkiye’deki algısı daha çok animasyon, basit kostümler, peruklar, herhangi bir sanatsal performanstan geçmeden makyaj yapan herkesin uygulayabileceği bir alan gibi görülüyor. Clown bir sahne sanatı performans türü. İçinde her tür tiyatral beceriyi, sirk becerisini, dansı, müziği, birçok farklı sanat dalını barındıran ama en temelinde seyircisini eğlendirme, mutluluk verme amacını taşıyan bir sanat türü. Biz ağır makyajlar yapmıyoruz sadece seyirciyle daha kolay iletişim sağlayacak bir kırmızı burun, renkli keyifli kostümler giyiyoruz. Oynadığımız oyunlar tamamen profesyonel becerilerle geliştirilmiş, genelde fiziksel tiyatro ve sirk alanından gelen sanatçıların oluşturdukları bir profesyonel sahne gösterisi.