Tüm dünyada hayatı olumsuz yönde etkileyen koronavirüs salgını, ne yazık ki aile içi çatışmaların ve boşanmaların da artmasına neden oldu. Boşanmak başlı başına sancılı bir süreç ancak çocuklu boşanma daha da zor. Klinik psikolog Özge Çivci ile bu süreci konuştuk
Çocuklu boşanma bir sanat. Herkesin ihtiyaçlarını gözeterek, nazik bir kararlılıkla ilmek ilmek işlenmesi gereken bir süreç. Klinik psikolog Özge Çivci, “Birbirinizden boşanabilirsiniz ama ebeveynlikten boşanamazsınız. O nedenle çocuklu boşanma iyi planlanması gereken bir süreç” diyor. Pandemiyle birlikte herkesin kapana kısılmışlık hissi duyduğunu ve böyle dönemlerde büyük kararlar alınmaması gerektiğini söyleyen Çivci, yine de boşanma kararı alınmışsa sürecin doğru planlanması gerektiğini vurguluyor. Çocuklar için ideal boşanma dönemi diye bir şey olmadığını söyleyen Çivci’den boşanma sürecini sağlıklı bir şekilde atlatmak için atılacak adımları dinledik.
0-2 yaş çocuklar dikkat edilmesi gerekenler
“0-2 yaş için boşanma hiçbir şey ifade etmez. Onlar için önemli olan duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarının karşılanması ve güvenli bir bağlanma ilişkisi kurmalarıdır. Baba evden gittiğinde, bu bir nesne kaybıdır ve huzursuzluk yaşar. Çocuk bu dönemde ebeveynini haftada en az 2-3 gün görmediğinde onun varlığını da unutur. Bu nedenle kısa sürelerle de olsa haftada en az 2-3 kez çocuğuyla bir araya gelmesi o ebeveyne bağlanması için önemlidir.”
“Büyük bir konuşma yerine, kısa konuşmalar yapın”
“3-5 yaşlarındaki çocuk için boşanma kelime anlamı olarak hâlâ bir şey ifade etmez. Ama olacakları önden bilmesi için ebeveynlerden birinin evden ayrılacağını çocuğa anlatabiliriz. ‘Boşanıyoruz’ değil, ama ‘Baban birkaç hafta sonra başka bir evde yaşamaya başlayacak’ denilebilir. Boşanma hakkında büyük bir konuşma yapmak yerine, küçük küçük pek çok konuşma yapmak gerekiyor.”
“Çocuklar her şeyi hisseder”
Yanlış giden bir evlilik ve boşanma sürecinde, çocuğa bir şey hissettirmemenin mümkün olmadığına işaret eden Çivci, sözsüz mesajların çocuklar tarafından daha çok alındığına dikkati çekiyor. Çocukların bu konudaki sorularına cevap vermek gerektiğini belirten Çivci, “Boşanma bir yas sürecidir. Yas doğrusal değil, döngüseldir, inişler çıkışlar olur. Çocukların bu konuda sorularına cevap vermeliyiz. Ama bazen de cevabını bilmediğimiz sorular olabilir. O zaman duygularını anlayıp, henüz bilmiyorum diyebiliriz. Eski eşle ilgili sorulara da yorum yapmak yerine, nötr kalmak ama çocukla duyguyu paylaşmak gerekiyor. Anne babası ayrılmış çocukların hayatlarında iki ev vardır ve değişimler olması normaldir. Çocukla iki damla gözyaşı akıtmak da şifalandırır” diyor.
“Ebeveynlikten boşanamazsınız”
“3-6 yaş arası, egosantrik bir dönem. Çocuklar evde olmayan ebeveyni nerede, ne yapıyor bilmek ister. Anlatmak değil, göstermek önemli. Bu nedenle her iki ebeveynle de sık görüşmek önemlidir bu süreçte. Bazen mahkemeler velayeti verip, görüşme sıklığını 2 haftada bir yapıyor. Bazen çocuğa bakan ebeveyn kendi duygusundan çıkamayarak, çocuğu göstermek istemiyor. Burada önemli olan ebeveynlerin konuşup anlaşması. Birbirinizden boşanabilirsiniz ama ebeveynlikten boşanamazsınız. Ergenlikte çocuklara uyum sağlanmalı. Kimde kalacağı gibi konularda çocukların düşünceleri dikkate alınmalı. Haftada veya 10 günde bir diğer ebeveynle görüşmeli. Ama bu mümkün değilse yazarak ya da görüntülü görüşme gibi farklı yollar denenmeli. Çocuk bazen öfkeli olabilir, ama yetişkin olarak bağ kurmak için her yolu denemeliyiz.”
“AVM babası olmayın”
Boşanmış babaların çocuklarıyla genelde AVM’lerde vakit geçirdiklerine dikkati çeken Çivci, bunu önlemek için çocuğun gündemine dâhil olmak gerektiğini söylüyor: “Çocuğun hayatında neler oluyor bilmek gerekiyor. Ebeveynler iletişimi koparmamalı ve çocuğun gündemiyle ilgili birbirine destek olmalı.”
“Çocukla nasıl konuşulmalı?”
Boşanma konusunu ebeveynlerin birlikte konuşması ancak bunun için her iki ebeveynin, ayrılma sorumluluğunu ortak paylaşabilmesi gerektiğini anlatan Çivci, “Ayrılacağız dedikten sonra da, çocuğun durumuna göre 3-4 hafta yası birlikte yaşamak için zaman vermek iyi olabilir. ‘Bu seninle değil, bizimle ilgili. Evliliğimizin en güzel parçası sendin. Ama birlikte yan yana mutlu olamıyoruz, ayrıyken sana daha iyi anne babalık edeceğiz. Bir arada olamadığımız için üzgünüz’ gibi konuşmalar iyi hissettirir. ‘Biz senin için nelere katlandık’ gibi söylemler ise çocuğa yük oluyor” diyor.
Çocuklu boşanmalarda en zorlanılan konulardan birinin, ebeveynlerin birbirlerinin hayatlarına müdahale etmeye devam etmesi olduğunu kaydeden Çivci, “Ayrıldığımız partnerimizin ebeveynlik şekline müdahale etmemiz çocuğumuza iyi gelmez. Orası artık bizim sorumluluk alanımızda değil. Evliyken bile olmaması lazım. Çocuk eve geri geldiğinde sürekli ‘Ne yaptın?’, ‘Ne yedin?’ sorusuna değil, duygusal bir temasa ihtiyacı vardır. Çocuğun içinde bir anne, bir baba parçası var. Bir taraf sürekli kötülenirse ömür boyu yara olarak kalır” diye uyarıyor.