Geçtiğimiz hafta, “Gül ve Düşün” adlı kitaptaki tecavüz içerikli söylemler nedeniyle yazar Musa Dinç’in tutuklanması ile gözler yine çocuk kitaplarına çevrildi. Çocuklarımız için doğru kitapları nasıl seçebilir, onları uygunsuz içeriklerden nasıl koruyabiliriz?
Çocuk kitaplarındaki uygunsuz içeriklerin denetlenmesi ve doğru kitap seçimi konusu, ne yazık ki belli aralıklarla gündeme geliyor. Bir okuryazar ve ebeveyn olarak, yazma sanatının herhangi bir denetime ve sansüre tabi tutulamayacağını düşünüyorum. Bu bireylerin sorumluluğunda ve her şeyde olduğu gibi eğitim seviyesiyle düzenlenebilecek bir konu. En büyük sorumluluk yine biz ebeveynlere düşüyor. Ne kadar iyi bir kitap okuru iseniz, çocuğunuza kitap seçmek de o kadar zevkli ve kolay hale geliyor. Kızıma kitap seçerken; bildiğim ve güvendiğim yayınevi ve yazarları takip ediyor, yaş kriterine ve çocuğumun ilgi alanlarına uygun olup olmadığına bakıyorum. “Leyla Fonten” serisi gibi hepimizin bayılarak okuduğu çocuk kitaplarının yazarı Tülin Kozikoğlu, didaktik olmadan, eğitici ve iyileştirici olmayı başaran kitapların okurla etkili bir bağ kurduğunu ve minikleri kitapsever yaptığını söylüyor.
Çocuk kitabı alırken, ebeveynlere neler önerirsiniz?
İlkokul 4’ten sonra çocuklar kendi kitaplarını seçmeyi tercih ediyor, fakat küçük yaş grubunda ebeveynler öncelikle resimli kitapların “sanat” olduğunu unutmamalı. Ünlü bir Polonyalı çizer “Resimli kitaplar çocukların ilk galeri ziyaretidir” diyor. Çocuğun görsel algısına katkıda bulunacak kalitede çizimler, çocuğun kalbine ve zihnine dokunmayı beceren metinler olmasına dikkat edilmeli.
Ayrıca resim-metin dengesi sağlam kitaplar seçmek önemli. Buradan “resimle metnin eşit yer kapladığı” değil, “resimle metnin hikâye anlatımında eşit rol oynadığı” anlamını çıkarmalıyız. Hikâyenin tamamının yazar tarafından değil, bir kısmının da çizer tarafından anlatıldığı, çocuğun görsel okuma yapabileceği kitaplar seçmemiz gerekiyor. Resimli kitapların ders kitabı olmadığını ve çocuk kitaplarının “terapist” olmadığını da hatırlamak önemli. Elbette kitapların sağaltıcı bir yanı var. Ve elbette çocuklar kitaplardan bir şeyler öğreniyorlar, fakat önemli olan yazarın ve çizerin bu amaçla masaya oturmamış olması.
Paydaşlara düşen sorumluluklar nelerdir?
Yazar, çizer ve yayınevinin sorumluluğu elbette nitelikli kitap üretmek. Dünya çocuk edebiyatının izlediği yolları gözlemlemek ve dünya standardında kitaplar üretmek boynumuzun borcu. Fakat çocuk kitabının olmazsa olmazı; kitapların çocukların yaş grubuna uygun içeriklerle ve muhakeme seviyeleri dikkate alınarak hazırlanmış olması. Bu öncelikle yazarın ve çizerin görevi. Onların atladığı bir detay varsa da yayınevinin, yani editörün eleğine takılmalı. Tam da bu sebeple “çocuğa görelik” konusunda sezgileri kuvvetli kişiler çocuk kitabı yazarı oluyor. Bu, yazarın kaleminin kuvvetli olması kadar önemli bir mesele.
Çocuk kitabı editörlerinin de aynı sezgiye ve bilgiye sahip olması, çocuğun muhakeme seviyesine uygun olmayan kitapların yayımlanmasını onaylamaması gerekir. Bir kitap “Çocuğa görelik” konusunda sınıfta kalıyor, ama yayınevinin eleğinden kazara geçiyorsa, bu kez de ebeveynin eleğine takılmalı. Ebeveyn bu sorumluluğu üstlenmeli, vakit harcamalı ve kitapları okuyarak satın almalı. Aynı şekilde okullarda okutulan kitapları da öğretmenler okuyarak seçmeliler. Niteliksiz kitapların çocuklarla buluşmasını istemiyorsak çözüm çok basit: onları satın almayız, olur biter. Bu sorumluluğu ve gücü birtakım kişilere veya kurumlara devrederek sansürü teşvik etmek, çocuk edebiyatımızın gelişme ve evrenselleşme sürecine ancak zarar verir.
Ebeveynler nelere dikkat etmeli?
Psikolog Ezgi Denizel Güven çocuk kitaplarının içeriğinden yayınevlerinin sorumlu olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Zaten devletin hukuki olarak bu konuda denetleme mekanizmaları var. Ama iyi niyetli bile olsa kafasına göre her STK bu konuda bir denetleme kurulu kurarsa işin içinden çıkılmaz bir hal alabilir. Biz muzır neşriyat kurulundan yakınıyorken, kendi elimizle denetleme mekanizmalarını artırmış oluruz. Bu da edebiyat sanatının icrasını güçleştirir. Ancak yayınevleri, psikologların da dahil olduğu editoryal ekibiyle yaş önerilerinde bulunabilir. Zaten güvenilir yayınevleri bunları yapıyor. Kısacası her konuda olduğu gibi bu konuda da denetim değil, eğitim mekanizmasını güçlendirmek zorundayız.”
Güven, ebeveynlerin dikkat etmesi gereken noktaların da altını çiziyor:
“Önce yaş ve gelişim özellikleri ön planda olmalı. Mesela bir çocuk anlamlı okumaya en erken 10-12 yaşında geçiyor. O yüzden 4. sınıfa kadar çocukları görselliği fazla, yazısı az, bölüm bölüm ya da kısa sürede bitirecekleri kitaplarla buluşturmak daha işlevsel.
Duygusal açıdan zorlayıcı konular (ölüm, yas, ayrılık, boşanma, farklılıklar vb.) kitaplarda incelikle işlenmesi gereken konular. Mesela ölüm kavramı ele alınırken dinsel söylemlerden (cennet-cehennem), çocuğun kafasında somutlaştırmakta zorlanacağı kavramlardan (melek oldu, göğe yükseldi, gitti vb.) kaçınmak lazım. Kayıp duygusu işlenebilir, ama çocuk içinden çıkamayacağı sorularla bırakılmamalıdır.”
Çocuk dostu kitap nasıl olur?
Çocuk ve ilk gençlik yazarı Dilge Güney: “Çocuk kitaplarının, döneminin çocukluk kültürüne uygun olmasını bekleriz. Beğenelim ya da beğenmeyelim, dijital dünya, çocukluk evrenine günbegün değişen bir biçim veriyor. Bu nedenle kitabın, çocuğun ilgisini çekecek içeriğe sahip olması son derece önemli. Ayrıca çocuklar onlara öğüt veren, öğretmeye çalışan kitaplardan da hoşlanmıyor. Öncelikli hedefimiz çocuğun kitaptan keyif alması ve okuma alışkanlığı edinerek, uzun vadede nitelikli okura dönüşmesi. Elbette kitabın çocuğun yaşına, gelişimine, gerçekliğine, evrensel değerlere uygun olduğundan; şiddet ve ayrımcılık yanlısı bir tavır sergilenmediğinden de emin olmalıyız. Okuma becerilerinin gelişmekte olduğu bu dönemde zorlanmadan okuması, kurgunun, kullanılan dilin, anlatımın, resimlemenin ve kitabın tasarımının da ihtiyaca uygun olması gerekir.”