Zeynep İşman

Zeynep İşman

zeynepisman@gmail.com

Tüm Yazıları

Aslı İnandık, sosyal medyada “Niloş’un annesi” tiplemesiyle güldürürken bir yandan da günümüz ebeveynine mizahın aynasıyla ışık tutuyor: ”Amacım kimseyi hedef almak ya da ahkâm kesmek değil, sadece bu karanlık gündemde aramızda gezen tiplemeleri paylaşıp, yüzlerini biraz olsun güldürebilmek” diyor

Aslı İnandık, yarattığı tiplemelerle son dönemin dikkat çeken isimlerinden. Özellikle sosyal medyada “Niloş’un annesi”yle günümüz ebeveynine mizah yoluyla bir bakış getiriyor. İnandık, Niloş’un uyku ablası gününü, hamur ablası etkinliklerini anlattığı videoları en çok da anne babaların paylaştığını söylüyor. Çocukken de etrafında kim varsa jest ve mimiklerini kapar, eve gelince de taklit edermiş. Okuldaki arkadaşları da bu taklitlere maruz kalmaktan kurtulamamış! Ve derken tüm bu gözlemleri tiplemelere dönüştürüp sosyal medyaya taşıyınca sonrasını zaten hepimiz biliyoruz.

Haberin Devamı

Sosyal medyada paylaştığınız videolarla büyük bir kitleye ulaştınız. Yolculuğunuz nasıl başladı?

33 yıl önce bu zamanlar Ankara’da gözlerimi açtım. 14 yaşımda sahneye bir kez çıktım, sonra bir daha indiremediler beni. Lisede ve üniversitede müzik eğitimi aldım, çello ve piyano ana branşlarımdı. Mezun olduktan sonra ikinci üniversite için hazırlanmaya başladım ve Ankara Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nü kazandım. Orada eğitimim devam ederken sosyal medyayı aktif olarak kullanmaya başladım.

Hassas konular

Aynı zamanda nokta atışı tespitleriniz, gözlemleriniz var. Nasıl çıkıyor bu tiplemeler?

Çoğu kişi videolarımı çekmeden önce söyleyeceklerimi önden yazdığımı düşünse de tümü doğaçlama ilerliyor. Hiçbirini önceden tasarlamadım. Ben eğleniyorsam izleyen herkes de eğleniyor sanırım. Tüm tiplemelerimin çıkış noktası, yaşantımda yolumun kesiştiği, belki uzun süre hayatımda kalmış, belki sadece kısa süreliğine uğramış, bazen yalnızca bir otobüs durağında görüp tanıştığım, bazen yanımdan telefonla konuşarak geçip gitmiş kişiler... O an orada “Aa bu kişiden bir tipleme yaparım” kararını vermiyorum; kafamda bir pişme süresi var. Nasıl pişirdiğimi sormayın lütfen, ben de bilmiyorum. Bir noktada ilham geliyor, sonra açıyorum kaydı ve laflar dökülmeye başlıyor ağzımdan. Sonra insanlardan “aa bu benim halam” , “bu aynı şu arkadaşım” filan gibi yorumlar görüyorum. Demek hepimiz aynı insanlarla tanışıyoruz hayatımızın bir döneminde.

Haberin Devamı

Çocuğu olmayanların tespitleri bazen daha yerinde oluyor. Nasıl bakıyorsunuz ebeveyn-çocuk ilişkisine?

Evet, haklı olabilirsiniz. İnsan bazen bir şeyin içindeyken onun komik ya da garip taraflarını göremiyor. Uzaklaştıkça o bulanıklık gidiyor, görüntü netleşiyor. Ben anne olmasam da, büyümesine şahit olduğum bir yeğenim var. Teyze anne yarısıdır, dememişler mi? Yeğenimde gördüğüm en temel ihtiyaç, -her çocukta olduğu gibi- sevgi. Koşulsuz sevildiğini hissedebileceği bir aile, ama her şeyden önce mutlu anne-baba. Onların mutlu evliliklerinden de önce, bireysel mutlulukları bana kalırsa. Kendi duygularından (üzüntü, öfke, kıskançlık bile olsa) korkmamayı öğrenen çocukların, ileride daha sağlıklı yetişkinlere dönüşeceğini düşünüyorum. Bazen ebeveynler çocuklarını yetiştirirken, kendi içindeki çocuğa da bakım vermeye, onun sesini daha çok duymaya başlıyor. Aynalama yapıyor. Bu bir tarafıyla zor, ama beraber büyüme hali paha biçilemez bir şey olmalı.

Haberin Devamı

Çok mu abartılıyor bazı şeyler?

Bazen evet, bazen hayır. Ebeveynlik abartılıyor diyemeyeceğim, çünkü bir insan yetiştiriyorsunuz nihayetinde. Bir kek yapsanız evet çok abartılıyor, aman en kötü tatsız olur dünyanın sonu değil ya derdim. Ama karakterinin önemli bir kısmını şekillendireceğiniz bir canlı var ortada. Sizden görüyor, sizi kopyalıyor. Bu yüzden sabır ve özen isteyen bir şey. O yüzden hayır, katiyen abartılmıyor. Ben bazen sadece kavramların abartıldığını düşünüyorum. Ya da “titr”lerin diyeyim. Anne olana anneliğiyle ilgili, anne olmayana da hemen anne olması gerektiğiyle ilgili sürekli psikolojik baskı var. Ben 3 yıl önce evlendim mesela, yakın çevrem dâhil pek çok kişiden “ne zaman çocuk yapacaksınız?” sorusu duyuyorum. Çocuk sahibi olmaya hazır hissetmeyen ya da tercih etmeyen kişilere “şimdi yaptın yaptın, birkaç sene sonra çok zor olur, pişmanlık duyarsın” filan denmesin rica ederim. Bu çok kişisel bir durum!

Anne karnında Google araması

Sizce en komik durumlar neler?

Aslında komik demeyeyim, ama ilgimi çeken bir şey var. Şu an artık bütün çocuklar çok zeki gördüğüm kadarıyla; özellikle bizim çocukluğumuzla kıyasladığımızda. E bilgi çağındayız malum, bilgiye ulaşım kolay artık ve bir de folikasit tabii! Daha anne karnında Google karıştırıyor neredeyse çocuk. E haliyle ebeveynlerin tümü “en zeki çocuk benimki, iq’su şöyle yüksek eq’su böyle üç haneli” diye anlatıyor diğer ebeveynlere. Bunları dışarıdan izleyince kıkırdıyorum tabii; ama çocuğum olsa belki hiç susmadan bunu anlatırdım, ahkâm kesemeyeceğim.

Anne babaların tepkileri nasıl?

Bu videoları en çok da anne babalar paylaşıyor desem... Bence onlar da kendi durumlarında rahatlayacak, gülecek bir alan buluyorlar izlediklerinde. Birkaç kişiden “anne olmadığınız nasıl belli, anne olun ben sizi görürüm” gibi yorumlar almışlığım da oldu, ancak bu bir skeç... Kinaye yaparken elbette bir şeyleri abartıyorum, tabii ki çocuğuna “hamur ablası” tutan bir ebeveyn yok, komedi tam da bunun için var zaten! Gülüp geçemiyor bazıları ve komedi videomu ciddi ciddi yorumluyorlar. Bunlar nadir başıma geliyor; çoğu anne baba videolarımı “çok güldüm, bu ben!” diye paylaşıyor. Bazılarından samimi mesajlar alıyorum: “sizin videonuz sayesinde fark ettim ki ben de böyleyim, ay çok sinir bozucu görünüyormuşum, teşekkürler” gibi... Amacım kimseyi hedef almak ya da ahkâm kesmek değil, sadece bu karanlık gündemde aramızda gezen tiplemeleri paylaşıp, yüzlerini biraz olsun güldürebilmek.

“Bu videoları en çok anne babalar paylaşıyor”

Yakında beyaz perdede

Yakında bir film projeniz olacak. Gündeminizde başka neler var?

Evet, ismi “Oregon!” Heyecanla filmimizin ocak ayında seyirciyle buluşmasını bekliyorum şu ara. Muhteşem bir ekiple çalıştım. Senaryoyu okuduğum andan itibaren içinde olmak için can attığım nadir işlerden oldu. Onun dışında İKSV Tiyatro Festivali’nin bu seneki açılış oyunu olan “Kibarlık Budalası Remix” için provalardayız.

Çok keyifli geçiyor. Bir de Ferzan Özpetek’in yönettiği kısa film var, detaylarını şimdilik veremiyorum. Pek güzel oldu o da...