Kansas State Üniversitesi’nin Aile Terapisi bölümünde çalışan ve özellikle partner şiddeti konusunda farklı pek çok ülkede uzmanlığını sürdüren Prof. Dr. Sandra Stith ile konuştuk
Eğitim için geldiği İstanbul’da sorularımı yanıtlayan Prof. Dr. Sandra Stith, aile içi şiddetin önüne geçmek için öncelikle okullarda evlilik, eş olmak, hayatı paylaşmak, partnere saygı duymak gibi konuları içeren ilişki eğitiminin müfredata katılması gerektiğini söyledi. Eğitim için geldiği İstanbul’da sorularımı yanıtlayan Prof. Dr. Sandra Stith, aile içi şiddetin önüne geçmek için öncelikle okullarda evlilik, eş olmak, hayatı paylaşmak, partnere saygı duymak gibi konuları içeren ilişki eğitiminin müfredata katılması gerektiğini söyledi.
Ülkemizde aile içi şiddet oranı çok fazla. Her yıl onlarca kadın ölüyor. Dünya bu konuda ne durumda?
Bir ülkede aile içi şiddet oranını kesin olarak bilmek mümkün değil. Polis raporlarına güvenecek olursak ve kurbanların her şiddet olayını bildirmediğini göz önüne alırsak oranın gerçekte olduğundan çok daha düşük olduğunu görüyoruz. Dünya çapında araştırmalar, kadınların yüzde 30 ile 40 oranında, bir şekilde partner şiddetine maruz kaldığını gösteriyor. Partner şiddeti gören erkeklerin oranı daha az. Araştırmalar arttıkça, aile içi şiddet mağdurlarının kaynakları da artıyor. Aile içi şiddetle ilgili bilgi halka ulaştırılıyor ve daha fazla sayıda kadın yardım istiyor.
Bu kapsamda ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Partner şiddetinin pek çok farklı tedavisi mevcut. Bazen şiddet eylemini yapan kişi aynı zamanda madde (alkol ve diğer uyuşturucular) kullanıyor ve öncelikle madde bağımlılığı tedavisi olması gerekiyor. Bazen, şiddet gösteren kişi (genellikle erkek oluyor) partnerini fiziksel olarak istismar edebileceği hakkına sahip olduğunu düşünüyor. Bu tarz kişiler için tasarlanmış tedaviler var ve Amerika’da istismar nedeniyle tutuklanan kişiler bu tarz bir tedaviye yönlendiriliyorlar. Ancak bu tarz tedavilerin etkililiği üzerine yapılan araştırmalar, bunun bazı kişiler için yararlı olabileceğini ama hepsinde işe yaramadığını gösteriyor. Şiddet gösteren partnerlerini bırakmak isteyen kurbanlar için sığınaklar, hizmetler ve bu kadınlara verilen topluluk desteği de ayrıca yararlı olabiliyor.
Sizin tedavi programınızın özelliği ne?
ABD, Güney Amerika, Finlandiya ve İran’da test edilmiş tedavi programım; Aile İçi Şiddet Odaklı Çift Terapisi, beraber kalmaya karar veren çiftler için tasarlandı. Benim programıma kabul edilmek için, şiddet gösteren kişinin, terapistle şiddet ile ilgili konuşabilmesi, şiddet uygulamaktan vazgeçmek istediğini fark etmiş olması gerekiyor. İki partnerle ayrı ayrı görüşüldükten sonra, genel olarak gerçekleşen şiddetin seviye ve tarzında uzlaşmaları gerekiyor. Örneğin, kadın, eşinin onu boğazladığını, bayılana kadar kendisine vurduğunu söylerken, partneri kadını yalnızca bir kez ittiğini söylüyorsa; onlarla teke tek görüşüp kadının sığınması, erkeğin de bireysel olarak yardım alması için teşvik ediyoruz. İkisi ile aynı anda görüşerek ayrı ayrı yardım almaları konusunda onları teşvik edebiliriz ancak o çift ile çalışmayız. Tedavilerimin çoğu çiftlerin aile içi şiddeti tanımlaması ve anlamasını, iletişimi iyileştirmeyi, çatışma veya anlaşmazlıkları şiddet içermeyen şekillerde çözmeyi öğrenmelerini kapsıyor.
Aile içi şiddeti önlemek adına, neler yapılması gerekiyor?
Öncelikle, gençlerin sağlıklı ilişkiyi tanımlayabil-meleri ve sürdürebilmeleri için, eş olabilmek, birlikteliğe ve bireye saygı duymak, aile kurumu gibi konularda ilişki eğitiminin okullarda müfredatın bir parçası olmasını öneririm. Ataerkil kültürün erkekler üzerindeki baskısını da (duygulardan bahsetmemek ve ailedeki tüm kararları vermekten sorumlu olmak gibi) değerlendirmek önemli. Çiftler sorumlulukları dengelediklerinde, erkekler üzerine daha az baskı biniyor ve kadınlar da kendi ihtiyaçlarını savunabilecek kararlar verebiliyorlar. Bu tarzdaki değişimlerin dünyadaki partner şiddetini azaltabileceğine inanıyorum. Aile içi şiddet kurbanları için STK ve devlet sponsorlu programların tüm dünyada mevcut olması gerekiyor. Kurbanların nereden ve nasıl yardım alabileceklerini bilmeleri gerekiyor. Madde bağımlıları ve partner şiddeti uygulayanlar için tedavi programları olmalı. Aile içi şiddete uygun tasarlanmış ve buna cevap veren çift terapileri olmalı.
Eğer bir kimse; bir karar vererek, ailelerinin istismar içeren hareketlerini tekrarlamak istemiyorsa veya çocuklarına daha iyi bir rol model olmak istiyorsa, iyi eğitimli aile terapistleri, psikologlar ya da sosyal hizmet uzmanları insanların değişmesine yardım edebiliyor. Eskiden “bir kez istismar ettiyse hep istismar eden biri olarak kalır” diye inanırdık ama artık insanların değişebileceğini biliyoruz.
Aile içi şiddetin çocuklar üzerindeki uzun vadeli sonuçları neler?
İstismar içeren evlerde büyüyen pek çok çocuk, yetişkin olduklarında ya istismarcı oluyorlar ya da aile içi şiddet kurbanı oluyorlar. İstismara şahit olan çocuklar hayatlarının her alanını etkileyecek şekilde travma geçiriyorlar. Çalıştığım istismarcı kişiler ve kurbanların çoğu, çocuklarına olan sevgiden dolayı değişmek için çalışmaya karar veriyor.
Duygusal istismar
Farklı çeşitlerde partner şiddeti var. Eğer partnerleri tüm finansı kontrol ediyorsa, bunun ekonomik istismar olduğunu pek çok kurban anlamıyor. Eğer bir partner cinsel ilişkilerin zaman ve tarzını kontrol ediyorsa, bu da cinsel istismar olarak görülebilir. Alay etmek için isim takma, hakaret etme, küçük düşürme, mahçup etme ve benzerleri duygusal istismara dahildir. Fiziksel istismar ise itmekten, eş cinayetine kadar götüren ve büyük zarar veren fiziksel şiddet arasında değişkenlik gösterir.