47 yaşında baba olan Arda Türkmen 7 aylık olan kızı Siena Ada’nın A’dan Z’ye her şeyiyle ilgilenen bir baba olduğunu söylüyor: “Ben babayım, anne baksın derseniz uzak kalırsınız. Benim ilk günden beri kızımla çok tatlı bir iletişimim var”.
Bugün ‘Arda’nın mutfağı’ndayız ama bir farkla... Kanal D’den evlerimize konuk olan, 7’den 70’e herkese yemek yapmayı sevdiren ünlü şef Arda Türkmen, Babalar Günü’nde 7 ay önce başlayan bir serüvenin, baba olmanın kendine göre tarifini veriyor bize. Kasım 2022’de eşi Melodi Elbirliler ile kızları Siena Ada’yı kucaklarına aldıkları gün Türkmen’in hayatında yepyeni bir dönem başlamış. Kızı Siena Ada’dan bahsederken gözlerinin içi gülüyor. Beyoğlu’ndaki stüdyosunda buluştuğumuzda röportaja başlamadan bana ilk sorusu “Aç mısın, sana yumurta yapayım mı?” oluyor. Her zamanki gibi işin mutfağında. 6 aydan sonra ek gıdaya geçtiklerinde buharda haşladığı sebzeleri kızının eline verip, kendi deneyimlemesi için teşvik ettiğini söylüyor. “Gerçekten de iyi bir baba olmak için tüm mesaimi harcıyorum. Emzirmek dışında kızımın her şeyiyle ilgileniyorum. Her akşam ben yıkıyorum. Geceleri kalkıyorum. Evdeki sorumluluğu tam anlamıyla paylaşıyorum” derken, o dakikaları âdeta yaşarcasına dökülüyor ağzından sözler.
*Kızınızı ilk kucağınıza aldığınız an neler hissettiniz?
Baba olmak çok güzel ama karmaşık bir duygu. Çünkü hem sorumluluk hem sevgi hem sahiplenme hem özlem var. Hepsinin harmanlandığı bir duygu. Bana bugüne kadar ebeveyn olmanın hep güzel tarafları anlatılmış. Ebeveyn olmanın çok zorlayıcı tarafları da var. Çevremde çocuklarıyla çok belli oranlarda iletişim kuran babalar olduğu gibi, benim gibi her şeyiyle A’dan Z’ye ilgilenen babalar da var. Her şeyiyle ilgilenmek istediğim için, benim için yorucu ve ağır bir mesai. Ama hepsini topladığınızda, bir gülüşü ile dünyalar değişiyor.
*Bir gün baba olma hayaliniz var mıydı?
Annem hep, “Sen 20’sinde evlenir hemen çocuk yaparsın” derdi. Ama hayatı akışına bıraktım ve kısmet neyse o olsun dedim. Hiçbir zaman “bir gün mutlaka baba olacağım” demedim ama “hiçbir zaman baba olmayacağım” da demedim. Baba olmak en büyük hayalimdi diyemem. Ama bir gün bir çocuğum olursa iyi bir baba olacağımı biliyordum. Şu ana kadar da öyle olduğumu düşünüyorum.
*Babaların babalık hissini daha geç anladıkları söylenir hep, siz buna katılıyor musunuz?
Annenin anne karnından başlayan muazzam bir bağı var. Fakat bir baba olarak, empati kuruyorsanız, sahipleniyorsanız, sorumluluktan kaçınmıyorsanız, zorlu zamanlarda orada oluyorsanız bir şekilde o bağı siz de kuruyorsunuz. İlk 3 ay zorlu geçiyor. Çünkü bebek dâhil olmak üzere herkesin yeni hayata adapte olması gerekiyor. Ben babayım, anne baksın derseniz uzak kalırsınız. Benim ilk günden beri kızımla çok tatlı bir iletişimimiz var.
“Emzirmek dışında her şeyi yapıyorum”
*Neler yapıyorsunuz, evde nasıl sorumluluk paylaşımı var?
Emzirmek dışında her şeyi yapıyorum. Uyutma, yedirme, altını değiştirme, yıkama, gezdirme, oynama, doktora götürme, her şeyi yapıyorum. Hiç bunlar benim işim değil demedim. Aksine sorumluluğu paylaşmak ve yükü almak istiyorum. Böylece kızımla yüksek bir bağ kurduğumu düşünüyorum. Bunu yapmayan insanları da anlayamıyorum. Bunu yapmayacaksan neden çocuk yapıyorsun. Herkes için bir doğru zaman var. Onu bilip çocuk sahibi olmalı. Benim için de bu zamanmış. 47 yaşında baba oldum. Sabır, olgunluk, hayattaki yerim anlamında doğru zamandı.
“Tek çocuktan yanayız”
*Hiç sevmediğim soruyu soracağım: İkinci çocuğu düşünüyor musunuz?
Ben tek çocuğum ve her zaman çocuk sahibi olursam tek çocuğum olacağını düşünüyordum. Eşim Melodi’nin ise kardeşi var ve o iki çocuk istiyordu. Ancak şu anda o da tek çocuktan yana. Bir kadın için çok daha zor hamilelik, doğum vs. Ben tek çocuk olmanın yalnızlığını hiç çekmedim. Ama tek olmanın getirdiği dayanıklılık, yalnız kalma becerisi, işini kendi başına halledebilme gibi pek çok beceri geliştirdim. Her şeyi kızımla doyasıya yaşamak istiyorum o nedenle tek çocukta kalacağımı düşünüyorum.
*Rutinleriniz var mı?
Sabah en erken biz ikimiz kalkıyoruz. Her sabah 10 dakika sohbet ediyorum onunla. Konuşuyorum, anlatıyorum. O da dinliyor. Nasıl bir insan olması gerektiğini anlatıyorum. Sohbet ediyorum onunla. Siz ne kadar verirseniz o da o kadar alıyor ve karşılığını veriyor. Özgüveni, mutlu olmayı, pozitif olmayı aşılamaya çalışıyorum. Melodi’yle çok iyi anlaştığımız konulardan biri bu. Mesela emekliyor. Uzaktaki oyuncağını alamayınca mızıldanıyor. Onu alıp hemen eline vermiyoruz. Alması için çaba göstermesine izin vermeye çalışıyoruz. Her yere bırakıyoruz; yerde yatıyor, emekliyor, hareket alanı sunuyoruz.
*Uyuyan bir bebek mi?
Maşallah uyumlu bir bebek. Evet, gazı var ama aşırı değil. Bazı geceler evet zorluyor ama her gece değil. Normal bebek standartlarında yapması gereken her şeyi yapıyor.
*Ayağınızda sallıyor musunuz? Nasıl uyuyor?
Yatağına bırak, kendi kendine ağlayarak uyusun kısmına katılmıyoruz ve hiç yapmadık. Beşikte aşırı sallamadık. Mutfak konusunda olduğu gibi, çocuk gelişiminde de trendler var. Sonra 10 yıl geçiyor bir bakıyorsun onlar yanlış olmuş. Biz genellikle hep kucakta uyuttuk. Temas ederek uyuttuk. Bazen ayağımda salladım hâlâ da sallıyorum. Hafif hafif sallıyoruz.
*Yemekle arası nasıl? İştahlı mı?
6 ay anne sütü içti. Şimdi mama veriyoruz ve ek gıdaya geçtik. Her şeyi denetiyoruz. Haşlanmış kabak veriyoruz, el ağız koordinasyonunu sağlamaya çalışıyoruz. Salatalık, havuç, kayısı, yumurta verdik. Her tür meyve sebze veriyoruz. Limon verdik. Merak ediyor her şeyi ama çok iştahlı bir bebek değil. Yemesi gerektiği için yiyor.
*İleride mutfakta kızınızla ilgili hayalleriniz var mı?
Hayalim iyi ve vicdanlı bir insan olması. Hayatta ne yapacağı konusunda yolunu kendisi seçecektir. Büyüyünce nasılsa “baba sen karışma” diyecek.
*Baba kız ilişkisinin yetişkin kadının hayatını etkileyen kritik bir ilişki. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Annesiyle de iletişimi çok iyi ama enteresan bir şekilde beni görünce çok heyecanlanıyor. Benim kucağımdan başkasına gitmiyor. Benimleyken çok sakin. Bu çok mutlu hissettiriyor ve bu dönemde kurduğumuz ilişkinin, onun hayatında kuracağı her ilişkide izi olacağının bilincindeyim. Hep özgüvenli bir çocuk olması için çabalıyorum. Ayakları üstünde durabilen, kendi kendine yetebilen bir insan olmasını isterim. İşimin olmadığı her an erkenden eve gidiyorum. Her akşam ben yıkıyorum. Rutinlerimiz var. Ne kadar yorgunsam da ben yapıyorum. Hoşuma gidiyor, kendimi mutlu hissettiriyor. Bu da onu çok mutlu ediyor.
“Özel hayatım bana özel olmalı”
*Sosyal medyada çocukların paylaşılması konusunda ne düşünüyorsunuz?
Kızım dünyaya gelmeden önce konuştuk bunu. Şahsen hiçbir şekilde kızımın görselini paylaşmayı düşünmedim. Bunun iki sebebi var: Birincisi mahremiyet duygusu. Ailem bana özel kalmalı. İki; her şeyin çok afişe edildiği bir dünyadayız. Çocuk pornografisi gibi çok ciddi tehlikeler var. Onlardan uzak kalabilmek için, eşim de benle hemfikir oldu ve destek verdi. Hiçbir şey paylaşmıyor değiliz. Ama suratını çok paylaşmak istemiyorum. Nazardan da korkuyorum. İleride belki o da istemeyecek. Sosyal medyada göz önünde insanlarız. Bazı şeyler özel kalmalı. Ben annemi de çok paylaşmam. Özel hayatım bana özel olmalı.