Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. O nedenle sanat dünyasına damga vurmuş ressam, aynı zamanda da çok güçlü bir kadın olan Frida Kahlo’nun yaşam hikayesi ve dekorasyon trendlerine yansımasına kısaca bakalım istedim.
1907 yılında Meksiko’nun güneyindeki dünyaya gelen Frida, henüz 6 yaşındayken çocuk felci hastalığıyla karşı karşıya kaldı. Bu hastalık onun bir nevi kaderini de belirledi. Çünkü bir ayağının kısa kalması nedeniyle hayatı boyunca hep topal kaldı. Bu topallık ona ‘Tahta Bacak Frida’ lakabının takılmasına neden oldu. Daha 18 yaşındayken geçirdiği bir otobüs kazası sonucu neredeyse vücudunda ki tüm kemikler kırıldı ve bu kazadan sonra hayatının büyük bölümü hastaneler, ameliyatlar ve tarifsiz acılar içinde geçti. Frida Kahlo yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen hayata resim yaparak tutunmayı başardı. Yatağının tavanındaki aynaya bakarak oto portreler yaptı. İlk oto portresi, "Kadife Elbiseli Otoportre"dir.(1926) Bu dönemi atlattıktan sonra Meksikalı Michelangelo olarak anılan ünlü ressam Diego Rivera ile tanıştı. Çok fırtınalı bir evlilik hayatı geçirdiler ve bu gelgitler Frida’nın yaptığı resimlerde oldukça etkili oldu. En büyük isteği bir çocuk sahibi olmaktı ama sağlık durumu buna izin vermedi.
1938’de New York’ta açtığı sergi ona büyük ün getirdi, 1939’daki Paris sergisi ile övgüler topladı. 1953 yılının Nisan ayında Mexico City’de bir kişisel sergi açtı, aynı yıl Temmuz ayında Kahlo maalesef zaten kısa olan sağ bacağını kangren olması sebebiyle kaybetti. Yaşamının son anına kadar resim yapmaya devam etti ve ölümünden yalnızca 8 gün önce son eserini tamamladı. Bu eseri ‘Yaşasın Yaşam’ isimli bir natürmorttu. Kahlo 13 Temmuz 1953’te henüz 47 yaşındayken hayata veda etti. Yaptığı 143 resmin 55 tanesi oto portredir.
Frida Kahlo; yaşadığı hem duygusal hem de bedensel olarak dinmeyen acılarının aksine renkleri kullanmayı çok seviyordu. Hatta kendisi için ‘Renkleri Giyen Kadın’ ifadesini kullanıyordu. İşte onun bu renkli stili dekorasyon dünyasına çok büyük bir ilham kaynağı oldu.
Duvar kağıtları, doğal motifler, kobalt mavi başta olmak üzere renklerin en canlı tonları, egzotik meyveler, hayvan figürleri, büyük çiçekler, büyük yapraklı bitkiler, kaktüsler… Hepsi Frida’nın özgür olmak isteyen ruhunun birer yansıması gibi.
Kahlo tarzının en belirgin özelliği ne kadar renkli olabiliyorsa o kadar olmalı felsefesine dayanıyor. Retro desenli seramikler, etnik desenli masa örtüleri, örgü hasır sepetler, el dokuması halı ve kilimler, renkli kırlentler, farklı renklerdeki duvar boyaları kullanmak sizi Frida Kahlo’ya bir adım daha yaklaştıracaktır. Frida'nın tarzında tasarlanmış bir mekanda her bir detay önemli bir rol oynuyor ve her şey diğerini tamamlıyor. Evrensel ve özgün bir ortam bu şekilde oluşuyor.
Son zamanlarda moda, tekstil ve dekorasyon dünyasında Frida Kahlo temalı pek çok ürüne rastlamak mümkün. Birçok firma sofra ürünlerinden yastık kılıflarına, kolyelerden kalem kutularına kadar geniş bir yelpazede bu kültür ikonuna yer veriyor. Yaşadığı dönemde kuralların dışında, kendine has bir tarzı olan Frida’nın bugün bile hala adından söz ettirmesinin sebebi özgün oluşudur.
Sizde Frida Kahlo’dan ilham alarak yaşadığınız mekanlara renklerin ve desenlerin dinamikliğini katabilirsiniz. Son olarak bütün güçlü kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutlarım.
Zeynep Eyüboğlu
İç Mimar