İzmir yaklaşık 25 yıldır CHP’nin kalesi.
Ne ilginçtir ki.. İzmirlinin her seçimde adeta gözü kapalı oy verdiği belediye başkanlarının hiçbiri uzun ömürlü olamıyor!
2014’te 30 ilçenin 22’sinde seçim kazanan Başkanların yüzde 90’ı 2019’da parti yönetimi tarafından değiştirildi.
Adeta Belediye Başkanı koltuğuna atanan Başkanları bu seçimde bekleyen son da 2019’dakinden farksız oldu. Yüzde 90’ı yine değişti!
Şimdi soru şu: CHP yönetiminin Büyükşehir de dahil başkanların yüzde 90’ını değiştirmesi “ Bizim Başkanlar başarısız, bunu kabul ediyoruz” anlamına mı geliyor?
Ya da CHP yönetimi aslında “Biz parti olarak doğru ve çalışkan Başkanlar tespit edemiyoruz” mu demek istiyor?
Öyle ya; Başkanlar başarılı olsa, neden değiştirilsinler?
İşin özeti… CHP, kendisini 25 yıldır taşıyan bir kente liyakatli adaylar belirlemeyi bile başaramıyor. Bu benim iddiam değil. CHP yönetiminin her 5 yılda Başkanların tamamını değiştirmesi başka nasıl okunabilir ki?
Başkanlara da haksızlık yapmayalım. Bazıları başarılı olmalarına rağmen parti içi iktidar mücadelesinin kurbanı oldu. Ama günün sonunda kaybedenin hep İzmirli olduğu da bir gerçek. Kent hak ettiği belediyecilik hizmetini bir türlü alamıyor.
İzmir’i ve ilçelerini iki dönem üst üste yönetecek birilerini bulamayan bir siyasi aklın ülkeyi yönetme ihtimali sizce nedir? Millet bu sorunun cevabını biliyor olmalı ki, yetkiyi bir türlü CHP’ye vermiyor.
İzmir örneğinden CHP’nin çıkarması gereken çok dersler var da… O dersi çıkarmaya kimsenin niyeti yok.
İkinci Altan Öymen vakasına doğru
CHP yönetimi Deniz Baykal’ı ölüm yıldönümünde anmak için kabri başında tören düzenliyor. Ama o törene Kılıçdaroğlu davet edilmiyor! O da Baykal’ın oğlu ve kendi ekibiyle alternatif anma töreni gerçekleştiriyor!
Kurultay öncesinde saf değiştiren Kılıçdaroğlu’nun eski özel kalemi TBMM çatısı altında bağımsızlığını ilan ediyor. CHP’nin seçilmiş İdare Amirine odasını vermiyor! CHP’li İdare Amiri ancak polis yardımıyla makamına oturabiliyor!
CHP Genel Merkezi’nde çalışan personelin fotoğrafları bir albümde toplanıyor. İsim isim kimin Kılıçdaroğlu’na yakın, kimin yeni yönetimi desteklediği tespit ediliyor. 1 Nisan sabahında genel merkezden toplu işten çıkarmalar olacağı konuşuluyor.
CHP yönetimi sanıyorum “Kavgalı eve kız verilmez” sözünden bihaber.
Kılıçdaroğlu’nun izlerini partiden silme refleksi ile kendi seçmenlerine bile antipatik gelecek ne varsa yapıyorlar. Küçük kazanımlar elde ettiklerini zannederken büyük büyük kaybediyorlar. Millet bütün enerjisini iç kavgalarda tüketen bir partiye neden oy versin ki?
Tünelden önceki son çıkışa süratle yaklaşan Özgür Özel’in tek şansı acilen eski genel başkanıyla helalleşmek.
Bunu yapamazsa Altan Öymen’in başına gelenin aynısını yaşaması kaçınılmaz.
Sırada F-35’ler var
ABD ve İsrail’den sonra en çok F-16 savaş uçağı Türkiye’de..
Şimdi bunlara 40 adet Blok 70 daha eklenecek. 79 adet modernizasyon kitiyle beraber..
ABD’nin Rusya’dan aldığımız S-400’leri hazmetmesi tam 5 yıl sürdü. Türkiye F-35 projesinden dışlanmasına, örtülü ve açık ambargolara rağmen geri adım atmadı.
Gelinen noktada hava savunma sistemimiz var. 5.Nesil Savaş uçağına en yakın F-16’nın Blok 70’leri de yolda.
Felaket tellallarının anlattıkları sizi yanıltmasın. Bu işin kazananını sabırlı, kararlı ve akılcı bir diplomasi ile ABD’yi ikna eden Türkiye’dir.
ABD, F-16’ları vermesi Türkiye’nin savaş uçağı ihtiyacını Rusya, Çin ya da Avrupa’dan karşılayacağını ve buna engel olamayacağını gördü. Bknz: S-400 krizi..
Sam Amca’nın F-35’ler için kapımızı çalacağı günler de yakındır.
Ama roller değişti. Kaan yoldayken F-35 alma konusunda çok istekli olmayabiliriz.