Adamın biri çevresine “Kurban” meselesinin nasıl ortaya çıktığını anlatıyormuş: Hz. Musa Allah’a dua etmiş. “Ya Rabbi, bana bir kız evlat verirsen onu senin için kurban ederim.” Bir süre sonra Hz. Musa’nın bir kızı olmuş, adını Ayşe koymuş.
Çocuğun kurban edilme vakti gelince Hz. Musa bıçağı kızının boynuna dayamış. Tam kesecekken, Azrail gökten elinde bir keçiyle gelmiş. Adam baştan aşağı yanlış bu hikâyeye şevkle devam ederken, dinleyicilerden biri dayanamamış ve şöyle demiş: “Ben bunun neresini düzelteyim? Hz. Musa değil Hz. İbrahim, kız değil erkek. Ayşe değil İsmail, Azrail değil Cebrail, keçi değil koç.”
Son dönemde Türk Silahlı Kuvvetleri’ni (TSK) yıpratmaya yönelik sistematik saldırıları ve asılsız iddiaları gördükçe aklıma hep bu hikâye geliyor.
En son beş generalin TSK’dan istifa ettiği iddiasını ortaya attılar. “Teyitli ve kesin bilgi” diye servis edilen “Beş general istifa etti” haberi külliyen yalan. İki general istifa etmemiş, sağlık sorunları sebebiyle emeklilik haklarını kullanmış. Üstelik bir zorunlulukları olmamasına rağmen sağlık raporlarını da TSK’ya sunmuşlar.
İstifa ettiği duyurulan Tuğgeneral Mustafa Enis Koç ise Barış Pınarı bölgesindeki görevinin başında. Güvenlik kaynaklarından edindiğim bilgiye göre, adının böyle bir iddiaya karıştırılmasından son derece rahatsız ve bir tekzip metni yayımlamaya hazırlanıyor.
Sınır ötesinde kahramanca görev yapan, terörle mücadele eden Mehmetçik’in komutanını onca işinin arasında tekzip yazmakla meşgul etmenin, emri altındaki personelin moralini, motivasyonunu bozmanın ne anlama geldiğini uzun uzun izah etmeye gerek var mı? TSK’yı yıpratmak, dışarıya karşı kendi içinde sorunları olan bir ordu gibi göstermek kime, ne fayda sağlar?
Üstelik bu iddialar Suriye odaklı diplomatik hareketliliğin arttığı, Esed’in Türk ordusunu hedef gösterdiği, Rusya’nın İdlib üzerinden Türkiye’ye eleştiriler yönelttiği bir dönemde gündeme taşınıyor.
TSK’da 266 general görev yapıyor. Bunlardan ikisinin sağlık sebebiyle emeklilik dilekçesi vermesinde tuhaf olan ne var? 2020’de de üç general aynı sebeple emekliye ayrılmış. Buradan TSK içinde büyük bir kriz yaşandığı, hükümet ile asker arasında sorunlar olduğu gibi bir hava yaratmaya çalışıyorlar. Yazık, hem de çok yazık.
Üstelik TSK’da nasıl ve ne zaman emekli olunacağının yolu, yöntemi belli. Ya ocak-şubat ya da temmuz-ağustos döneminde emeklilik dilekçesi verilebiliyor. Bu iki değerli komutan da 31 Ağustos’tan önce dilekçelerini hazırlamış, üst makama sunmuş. Yani bu tarihten sonra yeni emeklilik dilekçesi verilmesi, başka komutanların ikna yoluyla orduda kalmalarının sağlanması gibi bir şey söz konusu olamaz.
Binlerce yıllık geleneklere sahip, dünyanın en disiplinli ordularından biri olan TSK’da kimse söz konusu asılsız haberlerde iddia edildiği gibi hareket etmez. Akdeniz’de seferdeyken babasının vefat haberini alan, Hulusi Akar’ın cenazeye katılabilmesi için verdiği hazırlık talimatına rağmen gemisini bırakmayarak görevine devam eden komutanı kaç kişi biliyor? Aylarca ailelerinden, çocuklarından uzakta vatan nöbeti tutan kahramanların fedakârlıkları filmlere, kitaplara konu olur. Bu ordu 2016 yılından bu yana hareket halinde. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın ifadesiyle “Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı ve yoğun” askeri faaliyetleri sürdürülüyor. Aynı anda beş ayrı harekât başarıyla yürütülüyor. Edirne’deki birlik de Tatvan’daki de sürekli yurt içi ve yurt dışında vatan görevini yerine getiriyor. Bu başarının birilerini rahatsız etmesi elbette ki şaşırtıcı değil. İki generalin sağlık sebebiyle emeklilik dilekçesi vermesi üzerinden algı oluşturulmaya çalışılması tam olarak bu rahatsızlığın bir yansıması.
Daha çok rahatsız olacaklar. Mehmetçik durmayacak. Durdurmaya güçleri yetmeyecek. Geçti o günler.
Kılıçdaroğlu’nun can alıcı dosyası!
İddia sahibi Cumhuriyet yazarı Mine Kırıkkanat.
CHP lideri ve ekibi hakkında çok yakıcı ve can alıcı bir dosya olduğunu söylüyor.
Bu dosya sebebiyle Kılıçdaroğlu ve arkadaşları istifa etmeliymiş!
Bu öyle bir dosya ki elinde olmasına rağmen açıklayamıyor Mine Hanım. Çünkü başının derde girmesinden çekiniyor!
Kırıkkanat’ın tuhaf iddiasını ciddiye almıyorum.
Sadece CHP ve Millet İttifakı içindeki “Cumhurbaşkanı adayı kim olacak?” tartışmasının ne kadar sert geçeceğinin bir işareti olarak okuyorum bu çıkışı. Ve daha neler göreceğiz demekten kendimi alamıyorum.
Cumhuriyet yazarının durup dururken böyle bir çıkış yapması anlamlı. Ama asıl ona bu açıklamayı kimin yaptırdığı önemli. Adaylık yolunda biraz gerilerde kalan birileri mi acaba?