Vatandaşın derdi her ne kadar geçim olsa da siyasetin gündeminde her zamanki gibi seçim var. Peki, korona günleri, kısıtlamalar ve ekonomik sıkıntılar Türkiye’de seçmen davranışını nasıl etkiliyor?
Elimde iki ayrı araştırma şirketinin kısıtlamadan önce gerçekleştirdiği iki farklı anket var. Optimar ile başlayalım.
AK Parti’de bir miktar düşüş görülüyor ama büyük oranda oyunu koruyor. İktidar partisinin oyu yüzde 38.4
CHP yüzde 24.4. MHP yüzde 10.5. İyi Parti’nin oyu ise yüzde 10.3.
Optimar, HDP’nin oyunu yüzde 11.5 bulmuş.
Ankette seçmene Cumhurbaşkanlığı seçiminde kime oy vereceği sorusu da yöneltilmiş. Cumhurbaşkanı Erdoğan olası rakiplerinin açık ara önünde. Erdoğan’ı yüzde 8 ile Mansur Yavaş, yüzde 7 ile “AK Parti adayına oy veririm” diyenler ve yüzde 6.2 ile Ekrem İmamoğlu takip ediyor. Meral Akşener’in oyu yüzde 5.2, Kılıçdaroğlu’nun oyu ise yüzde 1.6. Muharrem İnce’ye Cumhurbaşkanlığı seçiminde oy vereceğini söyleyenlerin oranı yüzde 4.2.
Geçelim diğer araştırmaya... AREA’nın araştırmasında da Cumhur İttifakı önde. Ancak kararsızların oranı yüzde 20.
“Türkiye’yi içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik krizden kim çıkarır?” sorusuna seçmenin yüzde 30.8’i ‘Erdoğan’ cevabını veriyor. ‘Akşener’ diyenler yüzde 9.3, ‘Kılıçdaroğlu’ diyenler yüzde 8.4.
AREA araştırmasında seçmene “Cumhurbaşkanlığı adaylığı için siyasiler dışında başka meslek gruplarından kişilerin aday olmasını nasıl karşılarsınız?” sorusu da sorulmuş. Anketi cevaplandıranların yüzde 61.8’i adayın siyasi bir kişilik olmamasına olumlu baktığını söylemiş.
Peki, seçmen siyaset dışından kimleri Cumhurbaşkanı adayı olarak görmek istiyor? Cevaplar ilginç...
Ali Koç, İlker Başbuğ, İlber Ortaylı, Zülfü Livaneli, Ömer Lütfü Avşar, Haluk Levent, Ersan Şen, Cem Boyner, Haşim Kılıç, Uğur Dündar, Yılmaz Özdil...
Bu isimlerin önemli bir bölümü siyasetin pek de dışında sayılmaz. TV’lerdeki tartışma programlarının gediklilerinden hukukçular Ömer Lütfü Avşar ve Ersan Şen’in isimleri dikkatimi çekti.
Demek ki tanınır olmanın ön koşullarından biri TV’lerdeki tartışma programları. Bu popülarite onları farklı bir yere taşır mı? Orası biraz zor.
An itibarıyla anketlerden yansıyan siyasi tablo böyle.
İMAMOĞLU’NUN LEKELENMEME HAKKI
Ne hayatımıza kâbus gibi çöken korona belası.
Ne de kısıtlamada dükkânını kapatmak zorunda kalan esnafın, çalışanların sıkıntıları. Tek derdimiz, Ekrem İmamoğlu üzerinden yürütülen saçma sapan tartışma.
En sonda söyleyeceğimizi başta söyleyelim. İmamoğlu’nun türbe ve HDP’li belediye ziyaretlerini şikâyete konu etmek, arkasından işi bu noktaya getirmek nereden bakarsan bak tutarsızlıktır. Yanlıştır. İmamoğlu haklı olarak bu mesele üzerinden bir mağduriyet algısı oluşturdu ve siyaseten bunu bir süre daha kullanacak gibi görünüyor.
Oysa bu ülkede 2017 yılında Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 158. maddesinde bir değişiklik yapıldı. İmamoğlu hakkındaki şikâyet “Lekelenmeme Hakkı” kapsamında değerlendirilebilir ve böyle bir tartışma hiç gündeme gelmeyebilirdi.
Nedir bu lekelenmeme hakkı? Anlatalım... Savcılık kendisine ulaşan şikâyetlerle ilgili soruşturma izni istemeyebilir ve soruşturmaya yer olmadığına karar verebilir. Yani savcı İmamoğlu hakkındaki şikâyette de aynı yolu izleyebilirdi.
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Yılmaz Tunç, “Sorun uygulamada. 3.5 yılda 358 bin 877 kişi hakkındaki dosyada soruşturmaya yer olmadığına dair karar verildi. Bu kadar insanın asılsız ihbarlar karşısında lekelenmeme hakkı korunmuş oldu” diyor.
Keşke İmamoğlu lekelenmeme hakkı korunan 358 bin 878’inci kişi olsaydı. Şu zor dönemde böyle anlamsız bir tartışmayla toplum gerilmezdi en azından.