CHP lideri Kılıçdaroğlu tam da Ekrem İmamoğlu’nun Diyarbakır’a gittiği gün bürokratları tehdit etti. Ve gündeme İmamoğlu’nun normalde büyük patırtı koparacak ziyareti değil Kemal Bey’in devleti kilitlemek olarak algılanan bu çıkışı oturdu. Kimin fikri bilmem ama zamanlama ve kamuoyunu yönlendirmek açısından başarılı bir siyasi hamleydi.
Yalnız, ne yaparsa yapsın, Kemal Bey’in işi zor. Çünkü ne İmamoğlu’nun ne de çözüm ortağı Meral Akşener’in durmaya niyeti yok. Kılıçdaroğlu ve ekibi sabah akşam “Aday biziz” mesajı verirken, İmamoğlu-Akşener cephesinde farklı bir mekanizma işliyor.
İmamoğlu bir belediye başkanı. Ama muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı gibi hareket ediyor. Yasa gereği il dışına çıkarken Vali’den izin alması gerekir. Bunu yapıyor mu bilmiyoruz ama kendi partisinden izinsiz hareket ettiği bir sır değil. CHP Genel Merkezi’nin uyarılarına rağmen soluğu Diyarbakır’da alması geri dönüşü olmayan bir yola girdiğinin ispatı. Bu yoldaki en büyük destekçisi de Meral Akşener.
Bütünü anlamak için ayrıntılara bakmak her zaman faydalı bir yöntemdir. Biz de öyle yapalım. Süreç İyi Partili Cihan Paçacı’nın Kılıçdaroğlu’nun çatı adaylık niyetini ortaya koymasına gösterdiği tepkiyle başladı. Daha sonra Akşener’in masayı devirdiği “Aday değilim, Başbakan olacağım” açıklaması geldi. Ardından İmamoğlu, Anadolu yollarına düştü. Sırada bazı CHP il başkanlarının yapacağı “Adayımız İmamoğlu” açıklamalarının olduğu konuşuluyor. Eğer bu da gerçekleşirse bilin ki çarşı çok fena karışır. Bakalım Kemal Bey o zaman gündemi nasıl değiştirecek, kimi ya da kimleri tehdit edecek? Bütün bu somut gelişmeler bize şunu gösteriyor: İyi Parti ve İmamoğlu, Kemal Bey’in adaylığına karşı. Akşener’in gönlündeki çatı aday İmamoğlu.
Elbette ki İmamoğlu da bu desteği karşılıksız bırakmayacak ve tüm gücüyle Akşener’in yanında saf tutacaktır. Ne demek istediğimizi biraz açalım. Ankara caddelerini haftalardır Meral Hanım’ın “Projeye değil, ranta karşıyız” yazan afiş ve billboardları süslüyor. İyi Parti farkında olmadan AK Parti’nin yatırımcı ve kalkınmayı esas alan bir parti olduğunu kabul ettiği bu kampanya için 30 milyon lira harcamış! Eğer bu iddia doğruysa büyük para! 2020’de sadece 42 milyon lira Hazine yardımı alan bir partinin 30 milyon liralık kampanyanın finansmanını nasıl sağladığı merak konusu. Kaynak kim olabilir sizce? Cevabı hemen bulduğunuzdan hiç şüphem yok. İyi Parti Genel Merkezi’nde kendisine bir kat tahsis edilen yeni araştırmacının yüksek bütçeli kampanyaları önümüzdeki süreçte daha çok konuşulur.
Gelelim CHP yönetimi ve İmamoğlu arasındaki adaylık krizinin siyasetteki olası yansımalarına. Bu sürecin kazananı İyi Parti, kaybedeni CHP olur. İyi Parti zaten HDP ile örtülü ittifakın kâr ortağı konumunda. HDP’nin zararı sadece CHP’ye yazıyor. CHP’nin bu süreçte bir de parti içi iktidar kavgasına girmesi İyi Parti’ye yarar. Muhalefeti dizayn edeceğim derken kendi partisinde kontrolü kaybeden Kılıçdaroğlu finalde ya CHP’yi ya da çatı adaylığı İmamoğlu’na vermek zorunda kalabilir.
Okullar kapanmasın
Dün Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer ile dar kapsamlı bir toplantıda buluştuk. Bir öğrenci velisi olarak toplantıdan son derece memnun ayrıldığımı söylemeliyim. Hemen her kademesinde görev yaptığı eğitim sektörüne son derece hâkim ve idealist bir kişilik yeni bakan. Sorunları da çözüm yollarını da biliyor. Sohbetimiz herkesin merak ettiği “Pandemi sebebiyle okullar yeniden kapanacak mı?” sorusuyla başladı. Bakanın verdiği bilgiye göre, okullarda durum gayet iyi. Şu an için kapatılmayı gerektirecek bir tehlike söz konusu değil. Türkiye genelinde tam 850 bin sınıf var. Geçtiğimiz cuma günü itibarıyla bunların sadece 4 bin 25’i kapalıydı. Hafta sonu 10 günlük karantina sürecindekilerin dönmesiyle kapalı sınıf sayısı da 2 bin 225’e düşmüş. Bakan Özer “Pandemide Türkiye’nin normalleşmesi için önce eğitim sisteminin normalleşmesi gerekiyor. Eğer okullar açık olmasaydı toplumda vaka sayısı daha yüksek olacaktı” diyor. Rakamlar bakanı doğruluyor. Okullar altı haftadır açık ve endişe verici bir gelişme yaşanmadı. Çünkü çocuklar okulda dışarıya göre daha korunaklı ve tüm tedbirlerin alındığı bir ortamda ders görüyor. İki doz aşı olan öğretmenlerin oranı da yüzde 86’ya ulaşmış.
Bakan Özer ile sadece korona tedbirlerini konuşmadık. İlkokul, ortaokul ve lise öğrencilerini yakından ilgilendiren bir de müjde verdi. Bakanlık artık ders kitaplarının yanında eğitimde kullanılan yardımcı kaynakları da öğrencilere ücretsiz olarak dağıtacak. Velilerin bütçesini zorlayan yardımcı kaynakların ücretsiz dağıtılması güzel bir gelişme. “Etiler’deki okulda ne varsa Cizre’deki okulda da o olacak” diyen bakanın önceliklerinin başında eğitimde fırsat eşitliği geliyor. Doğrusu da bu zaten. Çocuklarımız bunu hak ediyor.