Hafız Esad acaba gerçek hafız mıydı?

       Hafız el Esad'ı tanıyamadım ama Emin el Hafız ile görüşmüşlüğüm var... İkisi de Suriye Cumhurbaşkanı, biri ihtilal yaparak geldiği o makamda birkaç yıl kalabildi, diğeri 30 yıl yalnız Suriye'ye değil Ortadoğu'ya hükmetti!..
       Emin el Hafız 60'lı yıllarda sabah en erken kalkan albayların, paşaların ihtilal yaptığı günler kanlı bir darbeyle Suriye'nin kaderine hakim olmuştu... Sonra yine bir meslektaşı subay devirmişti General Emin el Hafız'ı...
       Peki, hafız ne demek?.. Biliyorsunuz ama ben bir kez daha tekrarlayayım... Kuran - ı Kerim'i tümüyle ezberlemiş olan, ezbere okuyabilen kimselere hafız deniyor... Oysa halk arasında, fazla zeki olmayıp bir konuyu manasını anlamadan ezberleyenler de hafız diye anılıyor!..
       Emin el Hafız'ın gerçek bir hafız olmadığını, Kuran'ı ezbere okuyamadığını hatta dindarlıkla ilgisizliğini tahmin edebiliyorum!.. Nasıl mı?.. Bir gece yarısı yönetimi ele geçireceğim diye bir camiyi topa tutup ibadet edenleri öldürtmesi, söylediğimin yeterli kanıtı değil mi?..
       Hafız el Esad'ın hafızlığının karşılığını taşıyıp taşımadığını da bilemiyorum ancak; Ortadoğu'nun tilkisi diye anıldığına göre, çok zeki bir ihtilalci ve yönetici olduğu muhakkak...
       Madem ki Müslüman'dır ve hafızdır, Allah rahmet eylesin deyip hemen Şam'da yıllar önce başıma gelen olayı anlatmak istiyorum...

İhtilalci General Emin el Hafız'la neler konuştum?

       Şam'da Büyükelçimiz Şinasi Orel'di, müsteşarı da çocukluk arkadaşım Çetin Oran... Gazetem beni ihtilali izlemeye göndermişti... Tabii en önemli görevim ihtilalin lideri ile görüşmekti... Emin el Hafız Paşa ile karşı karşıya gelebilmek için tam 11 gün bekledim... Her gün, bugün görüşeceksiniz hazır olun diyorlardı ama bu tarihi randevu bir türlü gerçekleşmiyordu!..
       Nihayet bir gece saat 11'de pürsilah iki subay ile ihtilalin karargahına gittim, beni bir ufak odaya aldılar ve yine uzun sinir bozucu bekleyiş başladı!..
       Özel Kalem Müdürü bir sivildi, annesi Türk ve İstanbullu, babası Filistinli Bedri Bey... Bir süre daha bekledikten sonra çok gaddar olduğu söylenen Emin el Hafız'ın karşısına çıkartıldım... Aklımdan hala çıkmayan sözleri koyu bir Arap milliyetçisi olan General Hafız ve arkadaşlarının hepsinde Türkiye ve Türk kompleksi taşıdıklarıydı... Asırlarca Osmanlı İmparatorluğu'nun bir büyük vilayeti olmuştu Suriye... Ama imarına, geçimine, savunmasına az para mı harcamıştı?.. Ne çare ki bu tarihi gerçeği istismar edip duygu sömürüsüyle halkı Türkiye'ye karşı kışkırtıyorlardı!..
       Nitekim, General Hafız'dan daha önceleri ihtilal yapan ve bir süre iktidarda kalan bir başka Albay Edip Çiçekli kendisi ve eşi Türk kökenli olduğu için devrilmişti!
       Bir saat kadar konuştuğum Emin el Hafız'ın yanından çıktıktan sonra Özel Kalem Müdürü Bedri Bey'e veda etmek için odasına uğradım...
       Bedri Bey "güle güle" derken kulağıma fısıldamıştı... "Beyefendi, beyefendi tahtadan maşa olmaz, Arap'tan paşa olmaz!.."
       Hafız Esad'ın ölümünden sonra dileriz Suriye'deki 30 yıllık huzur ve istikrar (yapay da olsa) bozulmaz ve hem kendilerine hem de komşularına zarar vermez!..

Yerli - yabancı malda fiyat farkı fahiş!..

       Akmerkezi, İstiklal Caddesi'ni ve Nişantaşı'nı şöyle bir dolanıp Windov Shoping yapayım dedim... Fiyat farkları müthiş!.. Yerli ve kaliteli gömlekler ile yabancı mallar arasındaki marka farkları neredeyse üç katı!
       Eskiden yerli pamuklu veya sentetik karışık iplikle dokunmuş tişörtler, gömlekler üç - beş yıkamada bozulurdu... Üstelik modelleri de ters gelirdi alıcıya, çoğu zevksizdi... Şimdi ben, ortaya yerli malı kullanmalı filan gibi bir slogan atmak istemiyorum ama güya ünlü marka taşıyan birtakım mallara çok fahiş fiyatlar koyuyorlar!..
       Çarpık çurpuk ayakkabılar, deniz terlikleri ithal malı olanlar 120 milyon ile 200 milyon arasında... Onlara benzer yerliler ise 8 milyon, 50 milyon... Galiba, bizim bazı ithal giyeceklerin çoğu dışarısının arta kalmış demode malları...
       Lütfen satın alırken dikkat edin!..


Yazara E-Posta: y.cetiner@milliyet.com.tr