-
Sesler kesildikten sonra, baba: "Bizi hayata bağlayacak bir şey kalmadı. Öldüler..."
-
Dr. Abbasoğlu: "Kaos yaşanıyor. İhtiyaçlar belli değil."
-
Sağlık bakanı:" Amerikalıların 250 doktoruna da, 2000 yatağına da, ilacına da ihtiyacımız yok."
-
Televizyonlar: (Sürekli anonslar) "antibiyotik, sargı bezi, ağrı kesiciye ihtiyacı olan yerler..."
-
Ürpertici bir TV görüntüsü: İlaç yokluğunda uyuşturulmadan dikilen bir bacak. "Bağırmalar."
-
"Dış yardımları ret mi ediyorsunuz? sorusuna,
Dışişleri Bakanı Cem: "Kriz masası ne isterse biz onu yapıyoruz."
-
Cumhurbaşkanı halka: "Şikayet edecekseniz devleti değil, depremi edin. Altımız çürük.
-
Bir öğrenci: "Cumhurbaşkanı'nın pişkin tavrı beni rencide ediyor."
-
Çocuğunu yitirmiş anne: "Cumhurbaşkanı sizi kınıyorum."
-
Vatandaşlar hep bir ağızdan: "
Devlet nerede?!."
* * *
Devlet, depremde ölenleri toplu mezarlara gömüyor. Sağken değer vermediği yurttaşının cenazesine de, inançlarına da saygısızlık ediyor.Devlet, lacivert elbisesi, Rayban gözlüğü ve 30 korumasıyla, 30 yıldır aynı şeyleri söyleyen, ama, 30 bin deprem konutunu hala mağdurlarına vermeyen
"Büyük babayı" felaket mahaline götürebilmek için, 'Mercedes' arıyor. Tabii bu nedenle kurtarma çalışmalarına ara veriyor.
Devlet, acıyı, sefaleti durduramıyor. Her konuda aciz kalıyor..
İşte bir haftalık Türkiye görüntüsü...
Bu yüzyılın
son doğal faciası, bir başka felaketi de açığa çıkardı.
Devleti yönetenler, gerçekleri bilmelerine karşın, halkı koruyacak, uyaracak önlemleri almamış, adeta onları ölüme terk etmişler. Yetenekli ve basiretli değiller, üstelik vurdumduymaz ve pişkinler...
Her felaketle yeni
raporlar hazırlanır ama uygulanmaz. Adana depremi sonrası, Sivil Savunma Kuruluş Yasası'nın yeniden düzenlenmesine karar verilmişti. Ayrıca, enkaz altı arama, kaldırma, ilk yardım ve imar konularında son teknolojiye sahip uzmanlar yetiştirilmesi gereği ortaya çıkmıştı. Müteahitler cezalandırılacak, imar mevzuatı gözden geçirilecekti. Hepsi lafta kalmış...
Oysa, sivil örgütler kendini geliştirmiş ve devletin açığını kapamaya çalışmıştır.
Eşsiz yurttaş dayanışması gösterenlere, sivil toplum örgütlerine, özellikle gençlere, AKUT'a ve Silahlı Kuvvetler'e şükran borçluyuz. Eşgüdümü oluşturamayan, acil durum planı bulunmayan, iletişim kuramayan yöneticiler; gönüllüler birlikte daha fazla can kurtaracağı yerde,
tarihe hainlikle eş anlamda geçecek davranışlarda bulunuyorlar.
Dengeli konuşmayan Sağlık Bakanı hemen istifa etmelidir. Bu felakette daha fazla insan ölmüş ya da sakat kalmışsa nedeni odur...
Uluslararası dayanışmaya sevinmeliyiz ve
insana verdikleri değeri örnek almalıyız...
Bir facia ve bir yönetim rezaleti yaşanıyor. 21. yüzyıla bu çökmüş düzenle ve bu düzeni yaratanlarla girmeyelim. Yazık olur!..