YazarlarYaşar Kemal kartal avlıyor

Yaşar Kemal kartal avlıyor

20.11.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Yaşar Kemal kartal avlıyor

Yaşar Kemal kartal avlıyor

Zülfü LİVANELİ

MİLLİYET, büyük bir başarıya imza atarak Yaşar Kemal'in romanını yayınlıyor. Basın ve edebiyat ilişkisinin yeniden kurulması için önemli bir adım.
Yaşar Kemal'in yeni romanını el yazmalarından okumuş ve 10 Nisan 1995 günü bu köşede düşüncelerimi belirtmiştim. Aynı yazıyı bir kez daha yayınlıyorum.
* * *
YAŞAR Kemal, bunca gürültü arasında bile yeni romanıyla uğraşıyor ve "çılgın kalabalıktan uzakta" işini yapıyor.
"Bir Ada Hikayesi" adını taşıyan bu romanı bana 15 yıl önce Stockholm'de anlatmıştı.
Belki de o tarihten çok daha önce kurmuştu hikayeyi.
Bir romancının, eserini nasıl oluşturduğunu görmek bakımından çok ilginç bir deneydi bu.
Sanırım, aynı anda birçok romanı kuruyor ve üzerinde yıllarca düşünüyor, karakterlerini geliştiriyor, öncelikle kafasında yazıyordu.
Saatler süren ünlü yürüyüşleri, gerçek yaratma süreciydi.
Kendisi de şaka yollu "Yürürken ezberliyorum. Sonra dönüp hemen kopya ediyorum" demiyor muydu zaten!
* * *
"BİR Ada Hikayesi"nin başlangıç sayfalarını okudum ve çok heyecanlandım.
İnanın ki Türkçenin böylesine kanatlı, uçucu, böyle berrak ve eşsiz kullanımını Yaşar Kemal bile yapamamıştı.
Ustalık döneminin bütün sadeliği içinde, neredeyse Yunus Emre yalınlığına ulaşmış.
Deyim yerindeyse artık kelimesiz yazıyor.
Kullandığı sözcüklerin bir gündelik dildeki anlamı var bir de yan yana gelişlerindeki eşsiz konçertonun tınlamaları.
Romanın başlangıç bölümü, aydınlık bir nehir gibi ferahlattı beni.
Hayran oldum, günlerdir de unutamıyorum.
* * *
KELİMESİZ yazmak, öyle zor ve ulaşılması güç bir nokta ki ne demek istediğimi anlatmak için eski bir Japon hikayesine başvuracağım.
Yüzlerce yıl önce büyük bir okçu yaşarmış Japonya'da.
Ülkenin en keskin nişancısıymış ve yayını gerdi mi hiçbir şey kurtulmazmış elinden.
Bir süre sonra başarıya doymuş ve zaferlerini geride bırakarak dağlara gitmiş.
Yıllarca orada tek başına yaşamış.
Yeni kuşaklar ardı ardına ok atma sanatında ustalaşıyor, görülmemiş teknikler geliştiriyor ve okullarda eğitim görüyorlarmış.
Bir gün akıllarına gelmiş: "Eskiden böyle bir usta vardı, acaba ne yapıyor dağların başında?" diyerek onu ziyaret etmeye karar vermişler.
Bir öğrenci grubu sarp dağlara tırmanmış ve günlerce aradıktan sonra artık yaşlanmış olan büyük ustayı bulmuş.
Usta bir kayanın üstüne oturmuş, kartalları seyrediyormuş.
Öğrenciler kendilerini tanıtıp, saygılarını sunmuşlar ve sonra ellerindeki modern ok ve yayları gösterip, ne düşündüğünü sormuşlar. Onun zamanındaki ok ve yaylarla kıyaslamasını istiyorlarmış.
Usta büyük bir hayretle kendisine uzatılan ok ve yaya bakmış ve sonra "Bunlar ne?" diye sormuş.
Öğrenciler önce şaşırmışlar, usta alay ediyor sanmışlar.
Daha sonra ustanın ok ve yay gereçlerini gerçekten unuttuğunu anlamışlar.
Çünkü usta artık gözüyle kartal avlamanın peşindeymiş, bütün araçları ortadan kaldırmış.
Amacına ulaşmak için aracıya ihtiyacı yokmuş!
* * *
YAŞAR Kemal'in son romanından bölümler okuyunca çok sevdiğim bu Japon hikayesi aklıma geldi.
Bizim büyük ustamız da roman hilelerini, yazış tekniklerini ve dil kurallarını aşıp, büyük bir "saf"lığa ulaşmış.
Gözüyle kartal avlıyor artık.


Yazara Emaillivaneli@milliyet.com.tr