Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Merkez Bankası, 1 Dolar = 1.5 TL seviyesi ve daha düşük fiyattan aldığı dövizlerini satsın. Ancak, döviz satınca, piyasadan sattığı döviz karşılığı kadar Türk lirası çekmiş oluyor. Ama, bankalar döviz almak için ödedikleri Türk lirasını, Merkez Bankası Açık Piyasa penceresinden geri istiyorlar. Zaten, faizler de bu operasyonu engellemeyecek kadar düşük. Bu durumda, Merkez Bankası’nın döviz satışı, ‘cari dış açık’ı finanse etmekten başka işe yaramıyor. Merkez Bankası, piyasaya verdiği Türk lirasını faizi yükseltmeden nasıl geri çekeceğini açıklamalıdır. Yoksa, piyasadaki paranın geri çekilmesi için, ülkeye yeniden döviz girişinin başlaması mı beklenecektir?
* Merkez Bankası, döviz fiyatını “düşürmek” istiyorsa, bu fiyatı “artırmaya” çalışsın. Çünkü, hiçbir şey çıkmadan düşmez; piyasada “kötü” görülmeden “iyi” görülmez. Yani, Merkez Bankası’nın döviz satışı Türk lirasının değerini yükseltmek için değil, Türk lirasının değerinin aşırı düşmesini engellemek için olsun. (Böyle yaptığını zannediyordum. Bu nedenle de, bankaya sürekli destek verdim.)

Önemli olan
- Önemli olan, döviz fiyatının çıkabileceği en yüksek değerde bir süre istikrara kavuşmasıdır. Bu nokta, “cari dış açık”ın kapanmaya başladığı veya rahat finanse edilebilir noktaya geldiği seviyedir. İşte bu seviyede, Merkez Bankası fazla bağırıp çağırmadan seviyeyi koruyacak müdahaleler yapmalıdır. Bir defa istikrar sağlanınca, dışarıdan, hem özelleştirmeler hem borsa hem de dış borçlanma için bol miktarda döviz gelecek ve döviz fiyatı, Merkez Bankası’nın öngördüğü ve olması gereken noktaya oturacaktır. (Bu gelişmeler sırasında, Merkez Bankası, bu kez döviz fiyatının aşırı düşmemesi için müdahale etmelidir.)
- Merkez Bankası bu politikaları, 1 Dolar = 1.70 TL civarındayken uygulasaydı, döviz 1 Dolar = 1.90 TL seviyesine bile yükselmezdi. Şimdi, uygulanan ve devam edeceği anlaşılan, iyi anlatılamayan ve tedirgin politika sonucu, döviz fiyatının 1 Dolar = 2.0 TL seviyesini bile aşması olasıdır. Çünkü piyasa, “müdahale edildiğine göre, kur yukarı gidecek” algısını satın alır.
- Merkez Bankası, doğal olarak ekonomi yönetimine iştirak eden kurumlarla ve bakanlarla işbirliği içinde olacaktır. Ama bu işbirliği (en iyisi koordinasyon diyelim), ekonomiden sorumlu bakanlara, Merkez Bankası politikalarını açıklama imtiyazını vermez; vermemelidir. Koordinasyon, görüş alış verişinde bulunma ve Merkez Bankası’nın uygulamaya karar verdiği politikaları diğer kurumlara anlatabilme anlayışı çerçevesinde, olmalıdır. Ne Hazine ne de Bakan, Merkez Bankası’na bir politika dikte ettirmeye çalışmamalı; Merkez Bankası’nı da söyleneni yapmadığı için kınamamalıdır. Son zamanlarda, diğer ekonomiden sorumlu kurumların Merkez Bankası üzerinde bir hâkimiyet kurmaya çalıştığını düşünüyorum.

Faiz politikası iyi ama borsa
- Merkez Bankası’nın bu aşamadaki faiz politikasını uygun buluyorum. Bu konudaki istikrar bozulmamalıdır.
- Öte yandan, ne Merkez Bankası ne de diğer ekonomiden sorumlu kurumlar, “borsa” ile (yönetimlere adam atamak dışında) hiç ilgilenmiyorlar. Oysa, gelişmiş ülkelerde para politikaları borsaya göre şekillendirilir. Kriz hallerinde ise, önce bankalar sonra borsalar kurtarılır.