Yıl sonu nedeniyle, herkes kabuğuna çekildi. Devletler de, bankalar da, şirketler de bu yıl daha önce olduğundan çok daha fazla, kendi yönetimlerini başarılı gösterme eğilimindeler. Çünkü, 2013 yılı için başarı ölçütü, yıl sonu kârlılık ve bütçe büyüklüklerine bakılarak belirlenecek.
Bu hareketlenme, bir sürü sıkıntısı olan Avrupa Birliği (AB) ülkelerini de olduklarından iyi gösteriyor. ABD merkezli banka, şirket ve yatırım fonları da sürekli biçimde kendi borsa ve paralarına yatırım yapıyorlar. Sonuçta, başta ABD olmak üzere tüm gelişmiş ülke borsaları beklenenin üstünde endeks artışları ile karşılaşıyor. Bunca para bolluğuna rağmen, hem ABD doları hem de euro tüm gelişmekte olan para birimleri karşısında değer kazanıyor. Ancak, yeni yılla birlikte bu eğilim değişecek.
Biri düzgün öteki bozuk
Yeni yıl biterken, ABD ve AB dışındaki çoğu üst düzey gelişmekte olan ülkelerin ekonomik durumları aşağıdaki gibi bir tablo çizdi. Macaristan ve Polonya, AB’ye dahil olmakla birlikte, diğer ülkelerle aynı kaderi paylaşıyor.
Blooomberg, IMF ve Akbank kaynaklı bu datalara göre, gelişmekte olan AB ülkeleri büyüme dar boğazı yaşarken, Endonezya ve Hindistan ciddi sayılacak büyüme oranlarına ulaşacak. Cari açık, başta Türkiye ve Güney Afrika olmak üzere, gelişmekte olan ülkeleri etkiliyor. Gelişmiş ülkeler ise, cari açıkları bahane ederek, bizim gibi ülkelerin borçlanmaları sırasında yüksek faizler talep edebiliyorlar.