9 Ocak 1905’te ve devam eden günlerde, Çar’a karşı Rus tarihindeki en yaygın iş bırakma eylemi gerçekleştirildi. 400.000 işçinin katıldığı eylemin bir organizatörü veya lideri yoktu. Eylem, aynı bizim Taksim olayları gibi kendiliğinden gelişmişti.
25 Şubat 1917’deki genel grevde, 16 yaşında bir genç kız grevi durdurmaya çalışan bir atlı askere bir demet kırmızı gül verdi; asker de atından inerek bu çiçek demetini aldı. Bu an, sembolik bir zafer ve barış anı kabul edildi. İşte, insanlar o zaman Çar’a karşı savaşı kazanabilecekleri ve Birinci Dünya Savaşı’ndan çekilebileceklerini anladılar. Benzer durum, bizdeki 1960 ihtilalinden önce, askerlerle talebeler arasında yaşandı. Taksim Meydanı’ndaki “kırmızılı kız” da benzer bir semboldü.
İstanbul’u ele geçirme planı
Ruslar, 19. yüzyıl boyunca İstanbul’u ele geçirme planları yaptılar. Hem boğazların, Karadeniz’in ve ticaret yollarının kontrolü bunu gerekli kılıyor, hem de Ortadoks Hıristiyanlığın merkezi Slavlara geçmiş oluyordu. Birinci Dünya Savaşı öncesi, bu amaca yönelik bir deniz filosu oluşturulmuştu. Salt bu nedenle bile Osmanlı Devleti’nin savaşa girmesi kaçınılmazdı. Ekim 1917 devriminden önceki ve sonraki karışıklıklar Rusları güçsüz kılmasaydı, bu amaçlarına ulaşabilirlerdi. Bazen savaşa mecbur kalırsınız.
Stalin, 2. Dünya Savaşı sırasında bile, boğazları ve İstanbul’u ele geçirmenin pazarlığını yaptı. ABD atom bombasına ve İngiltere çeşitli bölgelerde askeri üslere sahip olmasa idi, savaş sonrasında bu amacına ulaşabilirdi. Türkiye, bu badireleri atlattı.
Rus yaşam tarzını bilmezdi
Lenin, Rusya’nın başına geçmeden önce, 1905 yılında sadece 6 ay Rusya’da yaşamıştı. 1917 devrimine kadar, Rusların yaşam tarzı hakkında az şey biliyordu. Hep kaçmış, saklanmış, hapse girmiş veya sürgüne gönderilmişti. Ekmel İhsanoğlu, hiç olmazsa çok uzun süredir bizlerin arasında.
1930 Ekonomik Buhranı, Rusya’ya teğet geçmişti. Bu krizden zarar görmeyen Rusya’da bu dönemde fabrikalar, gidişli gelişli yollar, kanallar, demiryolları ve büyük binalar yapıldı. 1935’te açılan Moskova metrosu, bunlardan birisiydi. Ancak, batıda kriz durumunun düzelmeye başlaması ile Rusya yeterince ithalat yapamamaya başladı ve Rus mallarına rağbet azaldı. 1937’den itibaren, Rusya’da ihracat yapma zorlamaları sonucu, kıtlık ve halk isteklerine karşı “büyük devlet terörü” kendisini göstermeye başladı. Biz de, dışarıdaki kriz nedeniyle ekonomik başarılar elde etmiş bir ülkeyiz. Şimdi, dışarıda kriz bitiyor. Biz de biraz zorlanacağız ama tabii ki, bizde kıtlık, diktatörlük ve devlet terörü yok.
Bilim ve sanata saldırı
1947’den itibaren Rusya’da bilim adamları ve sanatkârlara karşı büyük bir saldırı başladı. “State Museum of Modern Art(Devlet Modern Sanat Müzesi) kapatıldı; Khachaturian dahil, bir çok müzisyenin çalışması yasaklandı; bilim kadını Kliueva ve kocası, kanser ilacını Amerikalılara satmakla suçlandı. Stalin’in yakını Zhdanov’un yahudi doktorlar tarafından öldürüldüğü ileri sürüldü. Tabii ki, bizde sanat ve bilim düşmanlığı bu denli değil.